Herkesin daha iyi yaşam özlemi içinde olmasından doğal bir şey olamaz. Daha iyi yaşamın şartı daha çok gelire sahip olmaktır.
Memurun, işçinin tek gelir kaynağı maaşı, ücretidir.
Memurun, işçinin maaş ve ücret artışını istemesi normaldir.
Fakat üretim artmadan maaşın ve ücretin artmasının imkanı yoktur.
Üretim artmadan, ücret ve maaş neden artamaz?
Sayın okuyucularıma anlatayım.
Maaş ve ücretin (bundan sonra maaş lafını unutup ücret diyelim) kaynağı "gelir"dir. Ortada bir para olacak ki, ücret ödensin. Gelirin kaynağı ise üretimdir. Açık anlatımıyla "ne kadar üretim, o kadar gelir!.."
Üretim denilen şey, (1) doğanın, (2) sermayenin, (3) emeğin, (4) müteşebbisin katkısıyla ortaya çıkar. Üretimi oluşturan bu 4 faktör, üretime katkılarının karşılığını değişik isimlerde alır. (1) Doğa, üretime katkısının payını "rant / kira" olarak alır. (2) Sermaye, üretime katkısının payını "faiz" olarak alır. (3) Emek, üretime katkısının payını "ücret / maaş" olarak alır. (4) Müteşebbis, üretime katkısının payını "kar" olarak alır. Üretim sonunda oluşan "gelir" bu 4 üretim faktörü arasında paylaştırılır.
Demek ki ücretin / maaşın ödenmesi için önce bir üretim gerçekleşecek. Sonra o üretimin gelirinin bir bölümü emeğin payı olarak memura, işçiye ödenecek.
Üretim aynı kaldığı sürece maaş ve ücretin artması ancak kira, faiz ve karın payından kısıntı yapılarak mümkün olabilir. Bunun da bir sınırı vardır. Ama maaş ve ücrette sağlıklı artış için üretimin artması şarttır.
Bir ülkede üretimin göstergesi milli gelir rakamıdır. Milli gelir denilen şey, bir yıl içinde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini gösterir. Milli gelir rakamı ülkede yaşayan insanların sayısına (nüfusa) bölündüğünde, o ülkede yaşayan insanların bir yıllık süre içinde kişi başına üretime katkıları ve gelirleri ortaya çıkar. Türkiye'nin milli geliri 200 milyar dolar dolayındadır. Nüfusumuz 65 milyon dolayında olduğuna göre, bizde kişi başına yıllık üretim ve gelir rakamı 3 bin dolar demektir. Acaba kişi başına yılda ortalama 3 bin dolar üretim ve gelir "normal" bir üretim ve gelir rakamı mıdır? Hayır... Avrupa ülkelerinde yaşayanlar için bu rakam 30 bin dolar, komşumuz Yunanistan'da 15 bin dolardır. Demek ki, biz kişi başına çok az üretiyoruz. Demek ki bizim kişi başına düşen ortalama milli gelirimizin düşük olmasının sebebi üretememektir. Üretimimiz düşük olduğundan gelirimiz de düşük. Üretemediğimizden fakiriz.
Türkiye'de üretimi gerçekleştiren 4 üretim faktörü olan "doğa, sermaye, emek ve müteşebbis", kişi başına 3 bin dolarlık geliri paylaşıyor. Halbuki bu faktörler Avrupa'da 30 bin dolarlık gelirden, Yunanistan'da 15 bin dolarlık gelirden pay alıyor.
İşte bunun içindir ki, bizde ücret "şu kadar" dolar, onlarda "bu kadar" dolar, bizde ücret düşük denilemez. Bizde üretim düşük olduğu için "kişi başına milli gelir rakamı düşük"tür. Bu nedenle ücretler ve maaşlar insanlık haysiyetine yaraşır bir hayat çizgisi sağlayamayacak ölçüde düşüktür.
Burada bir soru daha sorulabilir... İyi de... Acaba üretim faktörlerinden "emek", düşük de olsa bu ülkede yaratılan katma değerden yeterli pay alıyor mu? Yoksa hakkı mı yeniliyor? Bunun göstergesi de "katma değer"in paylaşımıdır. Üretim sonunda yaratılan 100 birim gelirin, üretime katılan faktörler "doğa, emek, sermaye ve müteşebbis" arasında "kira, ücret, faiz ve kar" olarak dağılım oranları, emeğin yaratılan katma değerden ne ölçüde yararlandığını ortaya koyar. Elimizde en sağlıklı gösterge İSO'nun Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşundan derlediği rakamlardır. Bu rakamlara göre Türkiye'de yaratılan 100 birim katma değerden (1999 yılında) emeğin ücret olarak aldığı pay yüzde 70.2, kiranın payı yüzde 1.8, faizin payı yüzde 47.3'tür. Bunları topladığınız zaman 119.3 yapıyor. Halbuki yaratılan katma değer 100.0. İyi de bu arada müteşebbisin karı ne oldu? Müteşebbis üretimden kar etmedi. Yüzde 19.3 zarara uğradı. Bu zararını 1999 yılında üretim dışı kaynaklardan (örneğin faizden) kapattı veya kapatamadı... Demek ki bizde sadece üretim düşük değil, müteşebbis de üretimden kar edemiyor. Üretimden kar edemeyen müteşebbis yatırım yapamaz. Üretime devam edemez. Üretim geriler ise bırakınız ücretin maaşın artmasını, faiz de ödenemez, kira da ödenemez. Bunları bilelim de bir an önce "üretmeye, daha çok üretmeye" çalışalım.
(*) Kar, üretimden kaynaklanan, milli gelir anlamında kar oranıdır.
Kaynak: İSO, Türkiye'nin 500 büyük kamu ve özel sanayi kuruluşu araştırmaları.