Washington
İngilizce “Think tank” deyimini Türkçeye “düşünce kuruluşları” olarak çeviriyoruz.
Washing-ton’da çok sayıda “Think tank” var.
Think tanklar entelektüellerin sosyal, ekonomik, siyasi, askeri konularda araştırma yapmak, görüş geliştirmek, politika önerileri ortaya koymak amacıyla kurdukları dernekler. Washington’da iç ve dış politika kararlarının oluşmasında büyük etkileri var. Bir bakıma “siyaset lobisi” yapıyorlar.
Günümüzde bunların çoğu gönüllü kuruluşlar, bağımsız örgütler olma niteliğini kaybetti. Hükümetler, haber alma teşkilatları, ordular, silah üreticileri, enerji şirketleri için araştırmalar yapan, politikalar geliştiren, kamuoyu oluşturan, başka ülkelerin iç ve dış politikalarını yönlendirmeyi amaçlayan, amaçları doğrultusunda etkili ve yetkili kişileri, oluşturdukları politikaların takipçisi yapma arayışında olan örgütler haline dönüştü.
Think tanklar, nereden para aldıklarını, neler yaptıklarını gizlemiyorlar. Bütün bu bilgiler internet sitelerinde açıklanıyor.
1900’lü yılların kuruluşları
İngiltere’de 1884 yılında kurulan Fabian Society’nin ilk think tank olduğu söylenir. Amerikalılar ise ilk think tank’in 1916 yılında kurulan “Brookings Institute” olduğunu iddia ederler.
Bugünkü anlamda ilk think tank 1945 yılında ABD’de kurulan RAND Corporation’dur. 1970 yılından sonra ABD’de kurulan çok sayıda think tank, ABD’nin dış politikasını ve iç politikasını etkilemeye başlamıştır.
Şimdilerde ABD’de önde gelen think tanklar Federal hükümetten, ordu bütçesinden, CIA kaynaklarından ve de önde gelen şirketlerin bağışlarından yararlanıyor. Her biri 200-300 kişilik profesyonel kadroya sahip. Yıllık 100-300 milyon dolarlık bütçeleri var.
Türkiye think tank radarında
Şimdilerde Washington merkezli think tankların büyük bölümü
(1) Cumhuriyetçiler, (2) Museviler için çalışıyor. Türkiye de think tankların ilgi alanı içinde. Çünkü, (1) ABD’nin Ortadoğu politikası bakımından,
(2) İsrail’in Ortadoğu’da güvenliği için, Türkiye önemli.
Think tanklar, Türkiye ile ilgili toplantılar, konferanslar düzenliyorlar. Bu toplantılara kamu kesiminden önde gelen siviller ve askerler katılıyor. Özel sektör temsilcileri ve üniversite öğretim üyeleri, gazeteciler toplantılara davet ediliyor.
Washington’daki Amerikan Musevi Komitesi ile ABD yönetimi için çalışan think tankların uzun süredir gündemlerinde ana konu Türkiye’de hükümetin ülkeyi “radikal İslam” ülkesi haline getirip getirmeyeceği ve Türkiye’nin Ortadoğu politikaları.
(1) Türkiye “radikal İslam” ülkesi olursa, diğer Ortadoğu ülkelerinden bir farkı kalmaz. ABD’nin ve İsrail’in yararı Türkiye’nin radikal İslam ülkesi olmamasıdır. (2) Türkiye’nin radikal İslam ülkesi olma tehlikesi, İsrail’i bölgede yalnızlığa iter. İsrail için olası bir dost olarak Kürtlerin devlet kurmalarında yarar vardır.