Yaşlı CHP, yaşlı kadrolarla Türkiye’nin geleceğini yapılandıramaz. CHP‘nin yönetim kadrolarını “emekliler” doldurur ve de “emekliler ölünceye kadar” koltuklarına yapışır kalır ise, daha da kötüsü emekliler “gençlere kapıları kapar ise”, CHP çağdaş, ilerici ve devrimci bir parti olamaz.
“Mütekaitlerin vatan-millet-silistre partisi” olarak kenarda bucakta kalır.
- Türkiye nüfusunun yüzde 49.7’si kadın. Türkiye’de 36.0 milyon kadın var.
- Türkiye’de “ortanca yaş” 28.8 olarak belirlendi. Nüfusun yarısı 28.8 yaşın altında.
- 20-50 yaş grubunda 33.5 milyon kadın ve erkek var.
- 20-35 yaş grubundakilerin sayısı 19 milyon.
Sosyal demokrat, devrimci, çağdaş bir siyasi partinin yönetim kadrolarına bu nüfus yapısı yansımalıdır.
Parti, kadınlara ve gençlere yönelmek, kadrolarını kadınlar ve gençlerle yeniden yapılandırmak zorundadır.
Gençlere kapılar kapalı
Kadın kolları ile gençlik kolları canlandırılmalıdır. Nasıl ki genç işkadınları, genç işadamları dernekleri var. CHP’de de “Genç Partililer Meclisi” oluşturulmalı, genç partililerin, ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarına, iç ve dış politika konularına yönelik çalışmaları teşvik edilmeli, alternatif politika önerileri değerlendirilmelidir.
Ankara’da toplanan 33’üncü kurultaya katılanların yaş ortalaması çok yüksek idi. Gençlere sadece disiplin sağlama görevi verilmişti.
Halkın her kesiminin desteğini isteyecek, iktidar yürüyüşünü başlatacak, Genel İdare Kurulu’na aday olabilecek kadın ve genç partililerin sayısının sınırlı olması nedeniyle, kadınlar ve gençler Genel İdare Kurulu’nda yeterince temsil edilme şansına sahip olamadı.
Türkiye’nin, Türk halkının geleceği “üretim”e bağlıdır. Hangi parti olursa olsun, iktidara gelecek partiler halkı üretime yöneltebildiği, üretimi artırabildiği ölçüde Türkiye büyüyecek, gelişecek, çağdaş ülke haline gelecek, halkın refahı artacaktır.
Üretim artışı olmadan, gelir dağılımı düzeltilemez. İşsizlere iş bulunamaz. Fakirlik önlenemez. Daha iyi eğitim, daha iyi sağlık, daha iyi mahkeme, daha iyi polis, daha iyi yaşam... Bütün bunlar üretim artışı ile gerçekleşebilir.
Her şeyin başı üretim
Devlet güçlü olamaz ise, yolsuzluk, rant dağıtımı, hırsızlık, uğursuzluk devam eder. Laf ile “yapacağız, edeceğiz“ ile bu sorunlar çözülemez. Devletin gücü ülkenin, ülke halkının üretim gücüne bağlıdır.
İşte bütün bunlar için iktidar iddiasını taşıyan, iktidar yürüyüşüne geçen partinin her şeyden önce oturarak, üretimi artırmaya yönelik politikalar oluşturması, bunu halka anlatarak, halkı arkasına alması beklenir.
Bunu söylemek kolay, yapmak zordur. İmkânsız değildir ama zordur. Çünkü üretim “laf salatası” ile artırılamaz”. Doğru politikalar ile artırılabilir. Bunu yapabilecek kadrolara ihtiyaç vardır. Parti liderlerinin, yöneticilerinin sorumluğu bu tür kadroları oluşturmak, çalıştırmaktır.
Türkiye’de şimdilerde çok iyi yetişmiş gençler var. Bunlar ülkenin sorunlarının çözümü için, Türk halkını fakirlikten kurtarmak için, çağdaş bir Türkiye için çalışmaya hazır. İş ki, “mütekaid particiler” bunlara partinin kapısını kapamasın. Bunları partiye davet etsin. Çalışmalarına imkân hazırlasın. Bunlar arasından sivrilenlerin parti kadrolarında yer almasının önü kapanmasın.