Satılık onur arıyorsanız

22 Kasım 2018

Bölgemizin selameti için ABD’nin iki şeye ikna edilmesi lazım:

1. Suriye’de bir PKK devleti kurulmadan da İsrail’in güvenliği sağlanır.

2. Suudi Arabistan’ın başına ihtirası becerisinden büyük bir cani geçirilmeden de İsrail’in güvenliği sağlanır.

Aslında bir şey daha var, ama bu sadece Trump açısından anlamlı:

3. Uluslararası ilişkilerde para her şey demek değildir.

ABD Ortadoğu petrollerinin düzenleyicisi rolünü İngiltere’den devralırken, İsrail’in bağımsızlığını sağlama ve güvenliğini koruma şartını da üstüne aldı. Daha doğru ifadesiyle, Başbakan Churchill, İngiltere’nin petrol üzerindeki haklarını bu iki maddeye ilişkin güvence karşılığında Roosevelt’e devretti.

Sovyetler Birliği, “Hür Batı” için (bir zamanlar, başına “hür” sıfatı getirilmeden “batı” kelimesi kullanılmazdı) bir numaralı tehdit olmaktan çıkınca, “askeri-sınai kompleks” denen yapı, silah satışlarını sürdürmek açısından yeni bir düşmana ihtiyaç duydu; o zaman işbaşında olan ABD yönetiminde köşe başlarını kapmış olan yeni-muhafazakârlar (ki ne yeni idiler, ne de muhafazakâr) aradıkları düşmanı İslam dünyasında, hem de kendi elleriyle örgütleyip işbaşına getirdikleri İran İslam Devrimi’nin şahsında buldular. Bu düşman,

Yazının Devamı

DAEŞ sonrası görev

19 Kasım 2018

"Amerikan kuvvetlerinin DAEŞ sonrası görevleri" kavramı, iki ay önce, Amerikan Kara Kuvvetleri Kurmay Okulu ile aynı kuruma bağlı Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nden Gregory Aftandilyan tarafından kaleme alınan bir raporun yayınlanması ile duyuldu. Yayında her ne kadar ileri sürülen görüşlerin Gregory Aftandilyan’a ait olduğu belirtiliyorsa da aynı kavram, Trump tarafından Suriye özel temsilcisi olarak atanan, Türkiye eski büyükelçisi James Jeffrey tarafından da son iki ay içinde birkaç kere tekrarlandığına göre, rapordaki diğer görüşlerin de sadece Aftandilyan’a ait olmadığı belli. Nitekim Aftandilyan, ABD hükumetinde, savunma ve dışişleri bakanlıkları ve Temsilciler Meclisi’nde milletvekili ve senatör danışmanı olarak 35 yıldır görev yapmakta olduğuna göre, bu görüşler zaten değersiz olamazdı.

Rapor, Trump’ın göreve geldiği sırada ettiği “Suriye’den süratle çıkacağız” sözlerini, Suriye’deki ABD askerlerinin ç ok amaçlı hizmetini anladıktan sonra geri aldığı hatırlatılıyor. Raporda bu çok amaçlar arasında İran’ı İsrail’den ve Suudi Arabistan’dan mümkün olduğu kadar uzakta tutmanın bulunduğu belirtiliyor. Raporun yazarı “ABD’li siyasetçiler için ne kadar iştah kaçırıcı olursa

Yazının Devamı

Prensi beraat ettirmek kimin görevi?

15 Kasım 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, herkes alışmış olmalı ki, konuşmalarında ne aşırı duygusallık vardır ne de tabir caiz ise “sansasyon.” Kaşıkçı cinayetiyle ilgili olarak Paris dönüşü yaptığı açıklama, içeride dışarıda hemen bütün gazeteler tarafından çarpıcı başlıklarla verildi. Kaydı dinleyen Suudi görevlilerin şaşkınlığından tutun, Türkiye’nin bu soruşturmadaki nihai hedefine kadar, hemen her cümlesi ayrı bir gazetenin manşeti oldu. Ortak nokta ise Türkiye’deki soruşturmanın “emri verenin ortaya çıkartılmasına yönelik olduğu” idi.

Açıklamada, ses kaydının ilgili taraflarla paylaşıldığı hususu da vardı. Bir ülkede yürütmenin başındaki kişi, bir kanıtın ilgili taraflara verildiğini söylüyorsa, verilmiştir. Hele böyle bütün dünyayı haftalardır sallayan soruşturmada, soruşturmayı yürüten ülkenin liderinin eksik veya hatalı açıklaması yapması mümkün müdür?

Peki, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın açıklaması ne anlama geliyordu? Koca bakan (“Koca” oluşu makamından dolayı elbette!) “varlığı iddia edilen” kayıtları” almadıklarını söylüyor, “Erdoğan yalan mı söylüyor?” diye soran gazeteciye de cevap yetiştiriyordu: “Onun bu durumda oynadığı bir siyasal oyun var.”

Bu sözler, zamanı

Yazının Devamı

İran korkulanı yapacak mı?

12 Kasım 2018

Tehdide uğrayan bir tarafın ister ülke ister kişi olsun, sert karşılık vermesi normaldir. Ülkeleri temsil edenler de insan olduklarına göre arada ateşli söylevlerin, hatta hakaretlerin uçuşmasından fazla bir anlam çıkartmamak gerekir.

Nitekim yaptırımların yeniden konulması üzerine, İran yetkililerinin ABD’ye, Trump’a ve onları bu yola sevk eden başlıca etken olarak gördükleri İsrail’e sert sözler söylemeleri beklenmeliydi. İran, ABD’ye veya İsrail’e yaptırım ilan edemeyeceğine, etse de bir değeri olmayacağına göre, İran rejiminin elinde demeçten başka bir silah yok.

Gerçekten yok mu? İran, yaptırımların sadece kendisinde değil, fakat hemen hemen tüm dünyada uyandırdığı infialden yararlanarak, AB ülkeleri, Rusya ve Çin ile halkının çoğu Sünni olmakla birlikte İran’a karşı Müslüman kardeşine beslemesi gereken bir sempatiyi beslemekte olan bazı bölge ülkelerinin korktuğunu onların başına getirecek midir? Ya da şöyle soralım: İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesini ve AB ülkelerinin anlaşmanın hala geçerli olup olmadığı konusundaki tereddütlerini fırsat bilip, nükleer silah edinme yolunda, adım atmaya başlayacak mıdır?

İran’dan hafta içinde gelen “Amerika ve İsrail, yaptırımların

Yazının Devamı

İki Amerika çarpışmak üzere

8 Kasım 2018

Amerikalı seçmen, kıyamete değil, ülkeyi bir çatışma kulvarında tutmaya karar verdi. Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Parti’nin eline geçmesi Trump’ın istediği gibi at oynatmasını önleyecek; ancak Senato’nun Cumhuriyetçilerin elinde kalması, dünyanın iki yıl, hatta belki de altı yıl daha Trump’a tahammül etmesini gerektirecek.

Ara seçimlerin bir özelliği, seçmenin başkanı veya Kongre’yi dengelemek ve frenlemek için oyunu öteki partiye kaydırarak genel seçimlere kadar ülkeyi nispeten sakinleştirmesidir. Seçmenin bu tutum değişikliği, söz gelimi Obama’nın son iki yılını adeta hareketsiz, ağzını açmadan geçirmesine sebep olmuştu. Ancak bu kez sonuç öyle olmadı.

ABD’de önceki günkü ara seçimler kadar ülkeyi kutuplaştıran, seçmeni ayrıştıran bir süreç yaşanmadı denebilir. Trump taraftarları kadar, ona karşı olanlar, Trump’tan yüz bularak milliyetçiliği ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına kadar götürenler ile Trump’ın bu ayrımcı söylemine öfkesini “Trump gitsin de ne olursa olsun” diyecek kadar aşırıya taşıyanların kampları daha önce hemen hiçbir seçimde bu kadar keskin hatlarla ayrılmamıştı.

Bırakın ara seçimi, genel seçimlerin ertesi günü seçimlerden, iki sütunluk bir haber dışında söz

Yazının Devamı

Yarın küçük kıyamet kopabilir

5 Kasım 2018

Dün dünyanın İran’dan serbestçe petrol alabileceği son gündü. Yarın ise ABD’de ara seçimler var. Bu seçimlerin İran’a ambargoyu koyan ve ağırlaştırmak için elinden geleni yapan Trump ile doğrudan bir ilgisi yok. Seçimin ertesi günü kim kazanırsa kazansın Trump yine başkan olmaya devam ediyor olacak.

Ancak, şu anda hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da azınlıkta olan Demokratlar çoğunluğu elde edecek olurlarsa, önümüzdeki bir ay içinde, belki de daha erken, Trump’ın “vatana ihanet, rüşvet veya diğer ağır suçlar ve kabahatler” sınıfından bir suçlama ile Senato’da yargılanması ve görevinden azledilmesi mümkün olacak. Suçlama Temsilciler Meclisi’nde yöneltiliyor ve oylamada bulunan üyelerin basit çoğunluğu ile kabul veya ret ediliyor. Kabul edilirse, Trump mahkeme görevini yapmak üzere Yüksek Mahkeme başkanının başkanlığında toplanacak olan Senato’da yargılanacak. Başkanın görevden azli için Senato’nun üçte iki çoğunluğu gerekiyor.

Demokratların halen 195 sandalyesi bulunan Temsilciler Meclisi’nde 218 sandalye kazanması, yani 23 yeni üyelik elde etmesi tamamen imkânsız değil. Böyle bir şey daha önce iki kez oldu. 2006’da örneğin George Bush’un ilk döneminde, demokratlar ara

Yazının Devamı

Trump, Kaşıkçı davasını satacak

1 Kasım 2018

Başkan Erdo- ğan’ın dünya liderlerine söylediği ama asıl Kral Selman ile krallıkta ondan aşağı kalmayan Başkan Trump’ın duyması gereken mesaj çok net: Canileri korumayın! Erdoğan’ın bu ifadesini yorumlayan tüm yazarlar, çoğul ekine rağmen, kastedilenin bir adet cani ve onun da Suudi veliahdı Muhammed bin Selman olduğunu belirtiyorlar. Bir ülkenin devlet-hükümet adamlarına yargı kararı olmadan bir suç atfetmek elbette söz konusu değil ve bu tür yorumlar sadece yazarını bağlar.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında, iki ülkenin de önem vermesi gereken tek ilişki, her yıl ortalama 2 milyon kişinin hac farizasını kolaylıkla, kalp huzuru ve güvenlik içinde yapmasını sağlamaktır. Suudi yönetiminin bu kutsal iki mabedin “hizmetkârı” sıfatını taşıması ve başka ülkelerdeki Arap ve öteki Müslümanların dayanağı olabilecek bir gelir kaynağının bu ülkeye nasip olmuş olması da Türkiye dâhil bütün İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri için önemli elbette. Ama Türkiye bu açılardan bakarak, Kaşıkçı cinayetinin soruşturmasında ve daha sonra yer alacak yargılama aşamasında adaletin tesisinden başka bir düşünceyle hareket edemez, etmiyor.

Oysa ABD için mesele öyle değil. Şimdi Trump, ondan önce de

Yazının Devamı

Trump öfke ve nefret ekiyor

29 Ekim 2018

Yazık... İstanbul’da düzenlenen Dörtlü Suriye Zirvesi’nde Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel Suriye’den yola çıkarak, Orta Doğu’da sadece askerî değil ama siyasî çözümler için bir tür ittifak oluştururken, ABD başkanı Trump, koca Amerika’yı, bir terör örgütünün müttefiki haline indirgemiş bulunuyor. Almanya ve Fransa, Suriye’de çözüm arayışlarına ABD’yi dahil etmeyerek, Trump’ı bir anlamda çözümün değil sorunun parçası saydıklarını göstermiş oldular.

Elbette bu sorumluluk sadece Trump’ın değil; bugünkü durumda George W. Bush’tan bu yana ABD’nin açık ve gizli bütün kurumlarını ele geçirmiş olan NeoCon’ları temizlememiş olan Obama’nın da rolü var. Ancak Trump sadece mevcut kötülüklere yenilerini eklemekle kalmadı; büyük öncelik verdiği “İsrail’in güvenliği” söylemiyle, Irak’ı ve Suriye’yi içinden çıkılmaz hale getirdi. Buna Sudan ve Yemen’i de ekleyebilirsiniz. Hatta listenin başına Suudi Arabistan’ı da koyabilirsiniz.

Yazık gerçekten… ABD toplumu gibi zaten birçok açıdan sosyal yangınların kıvılcıma baktığı bir ortamda, ayrıştıran, ötekileştiren, hatta öteki saydıklarını şeytan ilan

Yazının Devamı