İsrail Genelkurmayı

3 Eylül 2018

Emekliliğe hazırlanan İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gadi Eisenkot’un yerine aday iki komutan var ki, aşırı milletçi İsrailli yazarlara göre Netanyahu hükümetiyle açıkça savaş halindeler. Genelkurmay eski başkan yardımcısı Tümgeneral Yair Golan, 2016’da Almanya’da Nazilerin Musevi soykırımı anma töreninde yaptığı konuşmada, şöyle demişti:

“Bugün Holokost’u hatırlarken beni korkutan bir şey varsa, o da, general olarak Avrupa’da ve özellikle Almanya’da, 70, 80, 90 yıl önce olan şeylerin bugün burada, kendi aramızda olmakta olmasının kanıtlarını görmektir.”

General, bu imalarla dolu ve muğlak sözleriyle anladığı şekilde, İsrail’de İsrail yurttaşı Araplara karşı, Nazilerin Musevilere uyguladığı türden bir soykırım uygulandığı suçlamasından ibaretti. Nitekim, o günden beri aşırı milliyetçi, Siyonist yazarlar, Tümgeneral Golan’ı, İsrail’i Nazi Almanyası’na benzeterek, “antisemitik” olmakla suçluyor ve Genelkurmay Başkanlığı’na atanmaması için aktif kampanya sürdürüyor. Uluslararası Holokost Anma İttifakı isimli örgüt, İsrail’in herhangi bir politikasını Nazi Almanya’sına benzetmeyi antisemitizm saymış ve bu karar, ABD ile 31 AB üyesinden 21’i tarafından onaylanmıştı. Ayrıca bu

Yazının Devamı

Açık konuşma zamanı

30 Ağustos 2018

Trump’ın konuşmasını izlerken insanın içinden iki ayrı şiddetli dürtü kabarıyor: Ekrana bir şey fırlatmak ya da düğmeyi çevirip arkasını dönüp gitmek...

Rahip Brunson olayının bir seçim malzemesi olduğu, 6 Kasım’a giden günlerde Trump ve hükümetinden içinde bu şahsın adı geçen çirkin ifadeleri daha sık duyacağımızı biliyoruz. Hatta sadece ifadelerle yetinmeyecekleri, sadece ikili ilişkilerimizi değil NATO çerçevesindeki bağlantılarımızı da gözümüzde giderek daha da önemsizleştiren eylemlere, yaptırımlara başvuracaklarını bekleyenlerden birisiyim. Ama yine de bu ifadelerin her tezahüründe, bir devletin başkanı bile olsa bir kişinin ülkemle ilgili sözleri, seçtiği kelimeler, başvurduğu metaforlarla ortaya çıkan kafa yapısı karşısında irkiliyorum. TV’lerin minibüsün arkasına bisiklet gibi bağlanmış kız çocukları türü haberleri verirken kullandıkları, “Bu kadarına da pes!” ifadesi, sanırım ulusça ağzımızdan düşmüyor.

Son zorbalıklarından biri, Beyaz Saray’da yapılan bir Evanjelist rahipler yemeğinde konuşmasındaki “Türkiye ile Brunson konusunda savaşıyoruz” sözleriydi. Bu ifadenin içindeki “fighting” kelimesi savaşmak, kavga etmek, dövüşmek veya mücadele etmek anlamlarına geliyor. Ama

Yazının Devamı

Kudüs tamam, sıra Golan’da

27 Ağustos 2018

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı çoğumuz, paramızın başına gelen ani değer kaybı felaketinin, ABD’nin kasıtlı bir eylemi olduğunu itiraf anlamına gelen tehditlerine kadar tanımazdık. Oysa bu zatın marifet listesi çok eskilere uzanıyor ve çok kabarık...

Çeşitli bakanlıklarda yüksek düzeyde görevlerde bulunmuş olan Bolton, Siyonizm’i ırkçılık olarak niteleyen BM Genel Kurul kararını geri çevirttiren Dışişleri Bakan Yardımcısı idi. BM’ye ABD temsilcisi olarak atandığı kısa dönemde İsrail’i kınayan kararlarıyla tanınan İnsan Hakları Komisyonu’nun kaldırılmasını sağlamıştı. Washington’daki dışişleri ve savunma bürokrasisinin nefretini ideolojisi ile üzerinde toplamış olan, Clinton-Obama yıllarında kenara itildikten sonra, Trump tarafından yeniden sahneye çıkartılan Bolton, Suudiler ve onların şürekası körfez emirlerini İsrail ile barışa ikna etmek için stratejiler geliştiren kişidir. Trump’ın ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı da onundur. İşgal altındaki Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı Bolton’ın fikridir; bu sırada yaptığı konuşmaların
yazarı da bizzat Bolton’dır.

Şimdi anlıyoruz ki TL’nin Trump’ın Twitter mesajlarından sonra dünyanın dört

Yazının Devamı

Trump için sonun başlangıcı

23 Ağustos 2018

Öyle anlaşılıyor ki, Trump nasıl başkanlık yapıyorsa, başkanlığa da öyle hazırlanmış: ilkesiz, kazanmak için her şey mubah havasında bir seçim kampanyası yürütmüş. Oğlunu, emlak alışverişi vesilesiyle tanıdığı Ruslara gönderip, rakip Demokrat Parti ile Demokrat aday Hillary Clinton hakkında siyasal çamur derlemesi için Rus Mafyası ile iş birliği imkanlarını aramış. Hükûmetin adaylara verdiği kampanya desteği paralardan Trump’ın evlilik dışı ilişkide bulunduğu kadınlara sus payı ödemek gibi usulsüzlükler, hırsızlıklar yapmış.

Başkan seçildikten sonra ABD’yi babasının çiftliği gibi yönetmek, istediğini bakan atayıp, onlara müttefiklerine karşı aklına gelen yaptırımı ilan ettirmek mümkün; ama başkanlık kampanyası ve propaganda, yasaya aykırı-bırakın yasaya aykırılığı- usullere aykırı olması mümkün olmayan süreçlerdir. Halkın bağışları ile toplanan paralar, hükumetin yardımları, tek-tek, kuruş-kuruş belgelenmek zorunda.

Kampanya usulsüzlüklerini, özellikle Rusya ile seçime hile karıştırmak için iş birliği imkanları arandığına dair Federal Araştırma Bürosu FBI’ın kuşkularını soruşturmak üzere görevlendirilen özel savcı Robert Mueller’ın raporunu iki haftaya kadar açıklayacağı tahmin

Yazının Devamı

AB ile işler düzelirken

20 Ağustos 2018

Avrupa Birliği, ABD yaptırımlarının sarsacağı ekonomilerine, bir de mesela yeni göçmenler gibi ekstra krizlerin eklenmesini istemiyor. Bunun için de bir ön önce Türkiye’ye karşı eteklerindeki taşı dökmeleri gerekiyordu. Döküyorlar!

Türkiye’nin, Rusya ve İran ile ortaya koyduğu Suriye sorununu süratle çözme iradesi de AB için önem taşıyor. Bu sebeple Astana ve Soçi Süreçleri sarsılmadan devam etmeli; Trump’ın “hedef gözeterek konulan yaptırımlar” listesine giren bu üç ülkenin yaptırımların olası kötü etkisinden korunması gerekiyordu. Koruyorlar!

Eğer Trump, keyfi ve tek taraflı kararla aldığı İran yaptırımlarına riayet etmeyen şirketlere cezai yaptırımlar uygulayacak olursa, bu karara karşı direnecek cephede Türkiye gibi bir ülkenin boşluğu olmamalıydı, bunun için safları sıkıştırmak gerekiyordu. Sıkıştırıyorlar!

Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu (veya Türkiye’nin Dostları Forumu) geçen hafta içinde yayınladığı bildiride, Trump’ın Türkiye’den ithal edilen çelik-alüminyum vergilerini iki katına çıkartmasına karşı çıkan ifadelere yer verdi. Bu Forum, Avrupa Parlamentosu’nu temsil etmiyor ama Brüksel kaynaklı bir kuruluşun desteği, kadirşinas milletimizin elbette hoşuna gitti.

Hollanda

Yazının Devamı

Bir papaz için

16 Ağustos 2018

Amerika’da 1955 yılında Yale mezunu olmaktan başka sermayesi olmayan bir genç, National Review adında bir dergi yayımlamaya başladı. William F. Buckley ismindeki bu genç, derginin “amaç ve misyon” belgesi olarak kaleme aldığı makalede, birçok iddianın yanı sıra, dergisinin Amerika’daki “sorumsuz sağ” akımların ciddi bir birikim sağladığı zamanda yayın hayatına atıldığını belirtiyor; amacının “Tarihin yolunu kesip, ‘Dur’ diye bağırmak olduğunu” ifade ediyordu. Bu ifade, bana ilk okuduğumdan beni hep Necip Fazıl’ın “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak/Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak…” dizelerini çağrıştırır: “Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden/Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden...”

Buckley 2008’de vefat etti ama dergisi kısmen de olsa sorumsuz sağ akımlara karşı tutumunu sürdürdü. 1950’ler, ABD’de henüz Nazizm’in fikren ve hatta örgütsel olarak yaşadığı yıllardı. Ta 1958’de, Başkan Dwight Eisenhower üzerinde Musevi lobisinin etkisine karşı çıkmak için Amerikan Nazileri kollarında gamalı haçlarla gösteri yapıyorlar ve üzerinde “Save IKE from Kikes” yazabiliyorlardı (IKE, “Eisenhower” ailesine kasabalarında verilen kısa ad; Kike ise Musevilere ağza alınmayacak

Yazının Devamı

Trump başka neler yapabilir?

13 Ağustos 2018

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve onu takiben Başkan Donald Trump, el altından tarih ve saat vererek, terörizm iddiasıyla yargılanan rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılmaması halinde “çok geniş kapsamlı yaptırımlar uygulanacağı” tehdidini birer birer gerçekleştirmeye başladı.

Adalet ve İçişleri bakanlarının ABD’de hiçbir mallarının olmaması, ilk açıklanan “yaptırım” kararının anlamsız kalmasına sebep oldu. Bu arada ister doğal sebeplerle ister spekülasyon amacıyla olsun, dolar arayan Türklere, yabancı kaynakların giderek artan fiyatlardan dolar satması da bir tür yaptırım olarak görülebilir. Ancak alınan-satılan doların devede kulak nispetinde olması sebebiyle - televizyonların “son dakika” kuşaklarında giderek yükselen dolar fiyatı her ne kadar sosyal medyada yankı buluyorsa da - bankalar ve kambiyo kuruluşları nezdinde bir heyecana yol açmadı.

Ek vergilere gelince: Alüminyum o ölçüde değilse bile, çelik, Türkiye’nin ABD’ye başlıca yarı mamul madde ihracat listesinde önemli bir yer tutuyordu. Geçen yılın aynı döneminde 1 milyon ton çelik ihraç etmişken, Trump’ın Amerikan ekonomisini kurtarmak amacıyla yılbaşında koyduğu ek vergilere Türk çeliğini de eklemesi sebebiyle zaten

Yazının Devamı

Ah seçimler, ah!

9 Ağustos 2018

Demokrasi kuramı açısından baktığımızda seçimler belki her şey demek değil, çoğulculuğu garanti etmek için daha birçok başka süreç var; ayrıca seçimlerde rekabeti sağlamak için yapılması gerekenler var. Yani seçim deyince her şey bitmiyor!

Bitmiyor, lakin... Yine de seçim çok çok çok önemli demokrasilerde. Hele seçime bir fikir, ülkeyi iliklerine kadar ilgilendiren bir harekete vücut veren devrimci nitelikte bir fikir çerçevesinde örgütlenerek değil de “Onlar değil de biz kazanalım” gibi gevşek bir tutum çevresinde “Gemisini kurtaran kaptan!” ideolojisinden başka bir kaygısı olmayan insanların girdiği seçimlerde kazanmak tek ölçü. Kazanmak için her şey mubah.

O kadar ki iki hafta önce 20’den fazla Avrupalı lideri kendi tabirinle “atlatıp”, yanından ayrılmadığın bir liderin ülkesine, iki bakanına yaptırım uygulama kararı almak bile, mubah. Evet, bu bakanları dikkatle seçip, onlara ve ülkeye fazla (hatta hiç) zarar vermeyecek bir hassasiyet gösterebilirsin ama yine de bu ülkenin ulusal kültürü, böyle ambargo, yaptırım, tedbir uygulamak gibi kabadayılıklara geçit vermeyecek bir birikim içerebilir ve ne kadar dikkatle de seçsen, bu ülkedeki Amerikan aleyhtarlığına tavan yaptırtabilirsin.

Yazının Devamı