Batıda başkanlık sistemi

9 Temmuz 2018

Bugün, Türkiye’de yönetim sistemi değişiyor: Cumhuriyet rejimi içinde, parlamenter hükumet sistemi yerine başkanlık yönetim sistemi başlıyor. Bu sistemin, yasama, yürütme ve yargı erklerinin icracıları itibariyle birbirinden ayrılması ilkesine ne kadar uyumlu olduğu, eski Helen kent-devletlerinden bu yana demokrasi teorisinin ana konularından biridir. M.S. 622 yılında yapılan Medine Sözleşmesi’nin yorumları ile, İslam uygarlığında da aynı konu tartışılmaya başlanmıştır.

Demokratik bir yönetim için cumhuriyet, olmazsa olmaz bir rejim sayılıyorken 18-19’ncu yüzyıllardaki tartışmalarda parlamenter sistem, demokrasinin temel şartı olarak ileri sürüldü. İlerleyen zamanla demokrasinin şartı olarak ne rejim ne de sistem değil, güçler ayrılığının icrasında ayrı birimlerin oluşması anlayışı hâkim oldu; rejim ve hükumet sistemlerinin sadece ülkelerin gelenekleri ile ilgili bir etkinlik sağlama meselesi olduğu görüldü. Yani bir krallık da, bir parlamenter sistem de, sonuçta bir cumhuriyet ve bir başkanlık kadar demokratik olabilir.

Güçler ayrılığının demokratik yönetime garanti sağladığı tartışmasız kabul görse de, hala bazı yazarlar, düşünürler başkanlık sisteminin içinde mevcut yetkeci

Yazının Devamı

Trump, çocuklar ve devlet adamlığı

5 Temmuz 2018

"Ben sana vali olamaz- sın demedim, adam olamazsın dedim" diye biten sözün hikâyesi hâlâ geçerli ve hep geçerli kalacak.

Bu satırların yazarı, belki ilkokul sıralarında fotoğraf çekmeye başladığı için, basın hayatında da foto muhabirliğe çok meraklı oldu. Ara Güler’in uyardığı gibi, fotoğrafçı değil, foto-habercisi arkadaşlarımın çok foto-haberini sakladım; onların çalışmasına değer verdim, çabalarını kutlamaya ve ödüllendirmeye çalıştım.

Ünlü foto muhabiri Alan Diaz geride unutulmaz öyküler, fotoğraflar ve bir Pulitzer Ödülü bırakarak bu hafta hayata veda etti. Diaz’a Pulitzer kazandıran fotoğraf, savaş kıyafetleri içindeki Amerikan askerinin silahını doğrulttuğu 5 yaşındaki bir Kübalı çocuğun ve onu saklayan akrabasının yüzündeki korkuyu resmediyordu.

Hikâye, Nisan 2000’de uluslararası basını epeyce meşgul etmişti. 5 yaşındaki Elian Gonzales, birkaç ay önce Fort Lauderdale açıklarında, bir otomobil iç lastiğine tutunmuş olarak bulunmuştu. Bu, Kübalıların ABD’ye kaçak yollarla girme yöntemlerinden biriydi. ABD karasularına girmeden şişme lastikler, deniz yatakları ve otomobil iç lastikleriyle denize açılıyorlar ve ABD sahil koruma gemileri tarafından kurtarılıyorlardı. Ne var ki

Yazının Devamı

Suriye’den yeni bir alev yükseliyor

2 Temmuz 2018

Biz iç siyasetle, seçimle, kim istifa edecek, kim kalacak sorularıyla uğraşırken Suriye yeniden ciddi bir kaosa yuvarlandı.

Rusya ve İran’la yaptığımız, Astana ve Soçi sürecinde kabul edilen çatışmaların yayılmasını önleme anlaşmasına göre Rusya’nın denetimine bırakılan Dera’da Beşar Esad’a bağlı birlikler yoğun saldırılara giriştiler, 200 bine yakın kadın, çocuk ve erkek, sınıra doğru kaçmaya başladı.

Dera ve ona komşu Suveyda illerinin bir açıdan çok önemi var. Beşar Esad’a karşı demokratik muhalefet bu illerde başladı, kısa zamanda ABD ve İsrail’in sağladığı silahlarla isyana dönüştü. (Bu isyancılar Özgür Suriye Ordusu genel adıyla biliniyor ve Suriye’nin kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müttefiki olarak PKK teröristlerine karşı yardımcı oluyor.)

Esad kuvvetlerinin karadan harekâtına Ruslar hava desteği sağlamakla birlikte, karadaki Rus subayları, Dera isyancıları ile sivil halkın tahliyesi konusunda görüşmeler yapıyorlar. İsrail ise Dera ve çevresinden kaçacak tahminen 200 bin mülteci için Suriye içinde çadır kentler kuruyor ve buraları karadan ve havadan koruyor.

Beşar Esad birliklerinin Dera’ya ulaşması, Şam çevresindeki isyancıların ve ailelerinin ya öldürülmüş ya da

Yazının Devamı

Ulusal çıkar çizgisine saygı şart

28 Haziran 2018

Seçim yasakları ülke sınırları dışında geçerli olmadığı için, bütçesini İngiliz parlamen- tosunun sağladığı BBC, parasını ABD Kongre’sinden alan VOA ve Alman hükümetinin verdiği parayla yayın yapan DW, seçim günü dahi AK Parti aleyhtarı yayınlarına devam ettiler. Amerika’da yayımlanan ama uluslararası kapitalist ağın sözcüsü Wall Street Journal, belki de kendi tarihinde ilk defa, yabancı bir ülkenin seçmenine doğrudan seslenerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verilmemesi çağrısında bulundu.

Bunu iyice abartan Alman dergileri, Türkçe ekler, sayfalar ve kapaklar yayımladılar. Daha ileri gidip, ülkelerini Türkiye’nin iç siyaset tartışmalarına sahne yapmak istemediklerini öne sürerek, AK Parti lider ve temsilcilerine ülkelerine girmeyi yasaklayan hükümetler de oldu. Bu arada HDP temsilcilerinin mitingleri bu ülkelerde serbestçe yapıldı. Türkiye seçmeni olan kişilerle buluşması engellenenlerin, aynı zamanda Türkiye hükumetini, bakanlıkları yöneten, Türk milletinin temsilcileri oldukları göz ardı edildi.

Ve bu ilk defa olmadı. Daha önceki seçimlerde de benzeri tutum ve davranışlar tekrarlandı.

Baktığınız zaman, bu yan tutuşta, bu AK Parti düşmanlığında, bu ülkeleri, siyasetçileri ve

Yazının Devamı

Çok Amerika var

21 Haziran 2018

Bu sütunlarda Attilâ İlhan’ın “Hangi Batı” kitabının adından hareketle, “Hangi Amerika?” diye sormuş ve çok sayıda Amerika’dan söz edebileceğimizi ifadeye çalışmıştım. Bu sorunun meşruluğu hiçbir zaman bu hafta olduğu kadar belirgin olmadı.

Bir tarafta dışişleri ve savunma operasyonları bütçesi suyunu çeken bir hükümet var. Müsteşarlar, meslekten gelen diplomatlar, genel müdürler, bakan yardımcılarının idare ettiği bu yapı çoktandır ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye politikalarının gözden geçirilmesini, artık bu ülkelerdeki doğrudan veya vekâlet savaşlarına ayıracak para kalmadığını bildiriyordu.

Başkan Trump bir süreden beri bu “Amerika’ya” meylediyordu. Nisanın başında yaptığı ve hemen akabinde Savunma Bakanlığı sözcüsü tarafından adeta yalanlanan açıklamasında Trump, “Suriye’den en hızlı şekilde çekileceğiz” demişti.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) mevcut Amerikalardan bir diğeri olup, George W. Bush zamanından bu yana, 17 yıldır, adeta kemikleşmiş bir “devlet içinde devlet” yapısı kazanmış bulunuyor. Gerçi her ülkede savunma oluşumları, kontrollerinde olan yatırım bütçelerinin büyüklüğü itibarıyla bir bürokratik imparatorluktur ama Pentagon, Başkan Bush zamanında eline düştüğü

Yazının Devamı

Ticaret savaşının galibi olamaz

18 Haziran 2018

Uluslararası Para Fonu (IMF), bu kez ABD ekonomisi ile ilgili kaygı dolu bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, alınan bütün önlemlere rağmen ABD ekonomisi hızla yeni bir enflasyona doğru yuvarlanıyor. IMF raporuna göre Amerika Federal Merkez Bankası’nın üst üste aldığı faiz artırma kararlarına rağmen, Başkan Donald Trump ve Cumhuriyetçilerin geçen yıl aldıkları, bir süre işe yaramış olan vergi oranlarında azaltma kararları tamamen işlevsiz hale gelebilir. Bu, dünya ekonomileri için çok kötü bir haber değeri taşıyor.

Muhafazakâr ekonomistlere göre, büyük firmaların ve yatırımcıların vergisini azaltırsanız, bu kesim küçük firma sahiplerinden farklı olarak, ellerinde kalacak olan “fazla” parayı yatırıma ayırıyorlar; yeni iş alanları açıyorlar ve devletin kasasına sonuçta daha fazla vergi hasılatı girmiş oluyor. Başka bir deyişle devlet bir koyuyor ve en az üç alıyor. Bunu ülkemizde ilk uygulayan rahmetli Özal olmuştu. AK Parti hükumetleri de vergi oranlarında indirimin istihdamı artıran etkisini bilen nadir hükumetlerimiz arasında.

ABD gibi, konulan “bir” ve derlenen “üç” birimin küresel ölçüde devasa rakamlar olduğu büyük ölçekli ekonomide, bu etki çok daha çabuk yüzünü göstermiş ve

Yazının Devamı

İran’ın Kim’den alacağı dersler var

14 Haziran 2018

Daha birkaç hafta önce Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olacağı sanılan Kuzey Kore lideri ile bu savaşı memnuniyetle başlatacağından emin bulunduğumuz Başkan Trump’ın Singapur’da kaç kez el sıkıştıklarının hesabı bile tutulamıyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle, “Nereden, nereye?”

Şimdi sıra İran’da.

Tutum ve davranışlarında dürtü kontrolü eksikliği, narsisizm ve daha birçok patoloji gördükleri için ABD’de 27 psikolog ve psikiyatrın hakkında kitap yazdığı Trump’ı, saygın bir devlet adamı gibi hareket etmeye, masaya oturup efendice pazarlık yapmaya mecbur bırakan sır ne idi? İran’daki mollalar rejiminin, ABD’ye ve onunla pazarlık eden Kim’e hakaret yağdırmayı bırakıp, bu sırrı araştırması şarttır.

Şarttır, çünkü (a) kendi durumları ABD’yi yeni bir nükleer anlaşmaya zorlayamayacak kadar kritiktir ve (b) Rusya ve Çin gibi Kuzey Kore’yi koruyacak hamilerin yokluğu bir yana, karşısında kendisini bir kaşık suda boğacak bir sözüm ona “Sünni cephesi” vardır.

ABD’yi Kuzey Kore’nin ayağına getirten en önemli faktör, Rusya ve Çin’in, amiyane tabiriyle, Kuzey Kore’yi ABD’ye yedirterek, Amerikan emperyalizminin Kore Yarımadası’na bir kere daha yerleşmesine yol açmama

Yazının Devamı

Kore de İran da artık nükleer güçtür

11 Haziran 2018

İsrail internet siteleri ve Amerikalı Neocon’lar, ne kadar inanmasa da, Kuzey Kore ve İran nükleer silah konusunda, nereye kadar gittiği belli olmamakla birlikte, gereken adımları atmış bulunuyor. İsrail siteleri, hemen her gün ABD’yi İran’a karşı “tabanca mermisi bile yapamayacak şekilde ülkeyi dümdüz edecek” bir savaş ilanı için kışkırtıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, böyle bir saldırıda ABD’yi desteklemeleri için bir Avrupa turu bile yaptı. Kudüs kararından sonra ne Angela Merkel’den ne de Emmanuel Macron’dan yüz bulamadı, ama yine de şansını denedi. İsrail, İran’ın nükleer silah edinmek üzere (veya edinmiş) olduğuna inanıyor ve bunu önlemenin görüşmelerle değil, ancak bombardımanla olacağına -yaptığı patetik gösterilerle-Trump’ı inandırdı.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, Kuzey Kore’yi nükleer silahtan vazgeçirmek için görüşmenin değil Kore’yi bombalamanın çare olduğunu söylerken, benzeri bir kanıdan hareket ediyor. Nitekim görüşme yolunu bir kere daha denemeye mecbur olan Trump, Bolton’ı şimdilik bir kenara itmek zorunda kaldı.

ABD televizyonları, Kim Jung-un’un masaya üç taleple (silahların bir kısmını korumak, nükleer güç olarak tanınmak ve

Yazının Devamı