Bir medeniyetin sessiz kahramanları: Osmanlı’da çocuk olmak

2 Mart 2025

Osmanlı’da her doğan çocuk, yalnızca ailenin değil, topyekûn cemiyetin mutluluğu olarak kabul edilirdi. Mahallenin, şehrin ve hatta devletin omuzladığı bir ‘emanet’ sayılırdı.

Çocuk, masum bir yüz, gelecek umudu, sevinç ve belki de masal dolu bir hayal dünyası… Doğru yetiştirildiğinde gönül ferahlığı, ihmal edildiğinde ise büyük dertlerin kaynağı olan bir sorumluluk. Günümüzün sonu gelmeyen telaşlarında, çoğu zaman gözden kaçırdığımız bu kıymetli hazinenin Osmanlı’da nasıl korunup büyütüldüğünü düşündünüz mü? Osmanlı’da çocuk, yalnızca anne-babasının değil, mahallenin, şehrin ve hatta devletin omuzladığı bir “emanet” sayılırdı. Herkes el birliğiyle o küçücük varlığın yetişmesi için seferber olur, yokluk ya da kimsesizlik hiçbir yavrunun kaderi olmazdı. Belki bugün kulağa masal gibi geliyor ama tarihin ışığında baktığımızda, tam da bu güçlü şefkat ve dayanışma tablosuyla karşılaşıyoruz. 

Küçücük

Yazının Devamı

Hat sanatının kadın sultanı: Meryem Norouzi

23 Şubat 2025

Babası tarafından 12 yaşında keşfedilen Meryem Norouzi, uluslararası hat ve grafik yarışmalarında birçok ödül aldı. Dünyanın en prestijli hat yarışmalarında Türkiye’yi temsil eden Norouzi, hat sanatının kadın sultanı olarak biliniyor


Katar’daki hat yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Meryem Norouzi bu eseriyle birincilik ödülüne lâyık görüldü.

Meryem Norouzi 1986 İran Kirmanşah doğumlu. İstanbul Üsküdar’da yaşıyor. Karaj Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik bölümünden mezun olan sanatçı Fransa, İngiltere, Malezya, Suudi Arabistan, Türkiye dahil olmak üzere birçok sergiye katılmış. Norouzi’nin eserleri hızla uluslararası tanınırlığa erişmiş ve halen çeşitli müzelerde sergilenmekte. 2014 yılında hüsn-ü hattın ülkemizdeki en saygın üstatlarından Davut Bektaş hocadan icazet alan Meryem Norouzi Türk vatandaşı olduktan sonra sanatını 10 senedir yaşadığı İstanbul’da sürdürüyor.

Başarılarla Dolu Kariyer

Uluslararası hat ve grafik yarışmalarında birçok ödül alan

Yazının Devamı

Yakın Doğu’nun lanetli mirası: Sykes-Picot Antlaşması

16 Şubat 2025

Sykes-Picot’un laneti hâlâ Orta Doğu’da hissediliyor. Anlaşma, bölgedeki çatışmaların temel nedenlerinden biri. Uluslararası sorunlara yol açan bir kötülük metni nedeniyle, başta Filistin olmak üzere bölgedeki topraklar peşkeş çekiliyor.

Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran gelişmelerden biri ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze ile ilgili yaptığı açıklamalar oldu. Trump’ın Ürdün kralı II.Abdullah’ın ziyareti esnasında yapmış olduğu “Gazze’yi alma, Gazze halkını Mısır ile Ürdün’e geri dönüş hakkı olmaksızın tehcir etme ve Filistin topraklarını İsrail lehine bir emlak geliştirme projesi çerçevesinde ilhak etme” açıklamaları tüm dünyada infial uyandırdı. Bu açıklamanın hedeflerini Mısır reddederken, Ürdün kralının yaşadığı gerilim kameralara da açık biçimde yansıdı. Öte yandan Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin birçoğu Filistinlilerin topraklarında yaşama hakkının çiğnenemeyeceğini ve hatta bunun sorgulanmasının dahi

Yazının Devamı

Bursa Amerikan Kız Koleji vakası

9 Şubat 2025

4 Türk kız öğrenci, öğretmenlerinin çabasıyla vaftiz edilip, Hristiyan olunca, Bursa Amerikan Kız Koleji 1928 yılında kapatılmıştı. Suçlu bulunan öğretmenlere sembolik cezalar verildi. Peki, bu cezaların temel gerekçesi neydi? Buyrun, sizi 1900’lerin başına götüreyim…

Anadolu’da 19’uncu yüzyılda American Board adlı Hristiyan Protestan misyonerlik örgütünün faaliyetleri kapsamında kurulan Bursa Amerikan Kız Koleji’nde 4 Türk öğrenci öğretmenlerin çabasıyla İslamı terk edip vaftiz edilmiş ve hristiyan olmuşlardı. Muadelet, Kamran, Nemika ve Seniha adlı 4 kız öğrencinin, “kendilerine yapılan telkinlerin tesirinde kalarak, İncil’e ve  

Hz. İsa’ya muhabbetle protestanlığı seçtikleri ve okulun misafirhanesinde vaftiz edildikleri” iddiasıyla ortalık karışmış ve 1928 yılında okul kapatılmıştı. 

Türk Maarif Cemiyeti 

Öğretmenlerinin protestan misyonerliği yaptığı kesinleşince, okul 1928’de, dönemin Bakanlar Kurulu tarafından kapatıldı. Aynı yıl Mustafa Kemal Atatürk’ün himayesinde

Yazının Devamı

Saray mutfağının vazgeçilmezi

9 Şubat 2025

4 Baharat Yolu, Güneydoğu Asya’nın tropik ormanlarından ve Hindistan’ın baharat merkezlerinden başlayarak Arap Yarımadası ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya uzanan bir ticaret ağıydı. Temel güzergâh şuydu: Güney Hindistan, Malakka Boğazı, Sri Lanka, Yemen  Kızıldeniz, Kahire, Akdeniz, Venedik ve diğer Avrupa limanları. Bir diğer rota ise kara yoluyla İran üzerinden Osmanlı topraklarına ve oradan Avrupa’ya uzanıyordu. Bu yollar sadece baharat taşımadı; kültür, din, teknoloji ve fikirlerin de geçiş noktasıydı.

4 Baharatın ilk izlerini Mezopotamya, Hindistan ve Çin’de görüyoruz. M.Ö. 3000’lerde Sümerler, tıbbi ve dini ritüellerde bazı baharatları kullanıyordu. Eski Mısır’da mumyalama işlemlerinde tarçın ve mür gibi baharatlar yer alıyordu. Hindistan ve Güneydoğu Asya’da ise baharat mutfağın ve tıbbın ayrılmaz bir parçasıydı. Batı’nın baharatla esas tanışması ise Antik Yunan ve Roma ile oldu. Ama unutulmamalı ki, baharat hep Doğu’nun malıydı ve Batı için hep ulaşılması gereken egzotik bir hazineden ibaretti.

Yazının Devamı

İstanbul'un yangın hatırası

26 Ocak 2025

İstanbul, taşın ve ahşabın yan yana dizildiği, medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir. Bu şehrin kaderi sadece tarihi olaylarla değil, devasa yangınlarla da şekillendi.

Geride bıraktığımız hafta ne yazık ki ülkece sarsıldığımız bir yangın felâketi yaşadık. Yangında ara yıl tatilini Bolu Kartalkaya’da ailece kar tatili yaparak geçirmek isteyen 36’sı çocuk 78 vatandaşımızı yitirdik. Yaşamını yitiren insanlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve tüm ülkemize sabırlar diliyorum. Yangın felâketi tarih boyunca insanlığın en çekindiği afetlerden oldu.

Antik çağlardan günümüze Roma, Antakya, Londra, Paris gibi şehirler yıkıcı yangınlar geçirdi. İstanbul, taşın ve ahşabın yan yana dizildiği, medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir. Ancak bu şehrin kaderi sadece tarihi olaylarla değil, kuşkusuz devasa yangınlarla da şekillendi ve yangınlardan payına düşen yıkımları yaşadı. Bizans’tan Osmanlı ve Cumhuriyet’e uzanan şehrin ateşle imtihan süreci, yalnızca binaları değil, hafızalarımızı da yaktı geçti.

Ahşap Şehrin Kaderi

Bizans döneminde taş ağırlıklı konutların &cce

Yazının Devamı

Doğu Akdeniz’in güzel limanı: Beyrut

19 Ocak 2025

Yüzü Akdeniz’e dönük, farklı inançların, onlarca mezhebin birer sokak arayla görülebileceği çok renkli bir alem Beyrut. Âşık olabileceğiniz ve yaşamayı düşünebileceğiniz bir Doğu Akdeniz rüyası.

Beyrut’un cazibesi Ortadoğu’da farklı kültür ve inançların birbirine en çok yaklaştığı yer olmasında yatıyor. Akdeniz’in tacir kavmi Fenikelilerden itibaren sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Beyrut 20.Yüzyıl’ın son çeyreğinden bugüne çok yıkım gördü ama her seferinde küllerinden doğmayı başardı. Arkasında zümrüt yeşili Anti Lübnan Dağları’nın yükseldiği Beyrut’un yüzü Akdeniz’e dönük. Akdeniz’in başlangıç noktası diyebileceğimiz Doğu kıyılarında sıralı onlarca kent arasında en ünlüsü kuşkusuz Beyrut şehri. Özellikle Orta çağ tarihine biraz ilgili olanların isimlerine yabancılık hissetmeyecekleri şehirler Trablus, Byblos, Sayda ve Sur Beyrut’la birleşmiş. Beyrut farklı inançların, onlarca mezhebin birer sokak arayla

Yazının Devamı

Ahmet Güneştekin’in Zamana Dokunuşu: Kayıp Alfabe

12 Ocak 2025

Kayıp Alfabe, Anadolu, Mezopotamya ve Akdeniz havzasının binlerce yıllık kültürel birikimini sanat yoluyla anlatan bir seçki. Sanatseverleri geçmişin izleriyle bir yolculuğa çıkaran sergi, geleceğe de bir davet.

Ahmet Güneştekin’in Kayıp Alfabe sergisi, 17 Ocak - 20 Temmuz 2025 tarihleri arasında Artİstanbul Feshane’de sanatseverlerle buluşuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İBB Kültür’ün katkılarıyla düzenlenen sergi, sanatçının geçmişle bugünü buluşturan eserlerini gözler önüne seriyor. Christoph Tannert’in küratörlüğünü üstlendiği sergi, Artİstanbul Feshane’nin tarihi atmosferinde izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor.

 Hikâyelerle örülen dünya

Ahmet Güneştekin, çalışmalarında taş, metal ve çeşitli nesnelerle şekillendirdiği hikâyeleri gün yüzüne çıkarıyor. Sergide yer alan eserler, sadece geçmişin izlerini taşıyan nesneler değil, aynı zamanda geleceğe bir davet. Güneştekin’in yaklaşımlarında, tarihin içinden

Yazının Devamı