İstanbul’da bir İtalyan mimar: Raimondo D’aronco

24 Kasım 2024

İstanbul’a Huber Köşkü, Kuruçeşme Nazime Sultan Sarayı, Botter Apartmanı, Yıldız Şale Köşkü gibi halen ayakta olan önemli izler bırakan İtalyan mimar D’aronco’nun Menderes yönetimi tarafından sökülen Karaköy’deki son eseri Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yeniden kentin sanat yaşamına kazandırılıyor.

İstanbul’a ve D’aronco’ya vefa

Karaköy Camii olarak da bilinen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii, 1903’te Karaköy Meydanı’nda Raimondo D’Aronco tarafından inşa edilen son derece zarif bir camiydi. 1956’da dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından başlatılan İstanbul’da İmar Hareketi kapsamında Karaköy Meydanı’ndaki cami yerinden sökülmüştü. Geçtiğimiz günlerde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde birbirinden nitelikli projelere imza atan İBB Miras tarafından Karaköy Camii’nin bulunduğu yerde yeniden yapılarak İstanbul’a kazandırılacağı açıklandı. D’aronco’nun İstiklal Caddesi’nde bulunan bir diğer eseri olan Botter

Yazının Devamı

Anadolu’da bir şefkat eli: Gürbüz Çocuklar Ordusu

17 Kasım 2024

Doğunun amansız soğuğunda, savaşlar ile fakirliğin ve yokluğun yok edici çaresizliğinde yitip gidecek olan 60 bin yetimin, hayatını kurtardı Kazım Karabekir Paşa...

Gürbüz Çocuklar Ordusu Doğu Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’nın projesiydi. Cephede başarılı bir subay olan paşa insani yönleriyle de öne çıkan, merhametli bir insandı. Savaşlarda şehit olan askerlerimizden geriye kalan binlerce yetime sahip çıkmış ve onlar için özel bakım merkezleri kurmuştu.  

Savaşın Yıkıcı Gücü 

Dört bir yanı ateş çemberi olan, Ruslarla, Ermenilerle, İngilizlerle savaşılan bir coğrafyada büyük insani dramlar da yaşanmıştı. Bayburt’tan Erzurum’a doğru seyir halindeyken yol boyunca binlerce yetim çocuğun içler acısı halini gören Kazım Karabekir çok sarsılıp üzülmüştü. Ağaç yaprakları, yabani meyveler ve ahaliden yardım olarak alabildikleri ile hayatta kalmaya çalışan bu çocuklar mağaralarda, duvar diplerinde ve metruk yerlerde yarı çıplak hayata tutunmaya, daha doğrusu ölmemeye çalışıyordu.

Yazının Devamı

Açık hava hat müzesi

10 Kasım 2024

Hat sanatı, yalnızca kağıt ve levhalarda değil, mimari yapılarda da kullanılarak ve estetik bir etki oluşturdu. Mimari yapılarda hat yazılarının kullanımı, özellikle İslamiyet’in yayılmasıyla başladı.

İstanbul’un tarihi yapıları, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda ince ince işlenmiş hat sanatıyla da ziyaretçilerini büyülüyor. Osmanlı’dan miras kalan bu zarif yazı sanatı, camilerden medreselere, çeşmelerden türbelere kadar şehrin dört bir yanında karşımıza çıkarak, taş duvarların üzerine işlenmiş, zamana meydan okuyor.

‘‘Tarihi evraklarımız olmasa bile kitabeler ve mezar taşlarından yeni bir Osmanlı tarihi yazılabilir.’’ denir. Osmanlı İstanbul’u başlı başına bir kütüphanedir. Camileri, türbeleri, çeşmeleri, medrese ve mezar taşlarına kazınmış yazıları hat sanatı meraklıları için birer hazine olmaya devam ediyor. Tarihi yarımada da girdiğimiz her sokakta tarihi bir kitabeye rastlamak mümkündür.

Kelam Güzeli

İslam sanatının en önemli dallarından biri olan hat sanatı Kur’an-ı Kerim’in yazılması ile ortaya

Yazının Devamı

Doğunun Tutkulu İtalyan Ressamı: Leonardo de Mango

3 Kasım 2024

İstanbul sevgisi şehirden hiç ayrılmayacak kadar gerçek ve derindi. Hayranlığı tablolarında hayat buldu. Oryantalist akımın en güçlü temsilcilerinden olan de Mango, bir Türkiye ve doğu sevdalısı olarak hayata veda etti.

Leonardo de Mango için resim kelimenin tam anlamıyla doğuştan gelen bir tutkuydu. Bisceglie’de 1843 yılında bir İtalyan olarak hayata merhaba diyen de Mango’nun 87 yıl süren yaşamı İstanbul’da bir Türkiye ve doğu sevdalısı olarak sona erdi.

Çocukluğunun erken yaşlarında resim yapmaya başlayan sanatçı 20 yaşına kadar herhangi bir eğitim almadan resim yaptı. De Mango’nun resim kariyeri 1862 yılında katıldığı bir desen yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmesiyle beraber değişti ve 8 yıl sürecek olan eğitimi için Napoli Akademisi’ne girdi. De Mango bu akademide döneminin oldukça önemli hocalarıyla bir araya gelme şansı yakaladı. 1867’de ikinci kez desen dalında büyük ödül kazanan sanatçı bu başarısını kendi yeteneği kadar, akademideki Mancinelli ve Dominico Morelli gibi etkilendiği

Yazının Devamı

Kudüs kimin? - 2

27 Ekim 2024

Kudüs’te, 5 İslami dönem yaşandı: 1. Sahabe ve Emeviler Dönemi 2. Abbasi ve Fatimiler Dönemi 3. Eyyubi Dönemi 4. Memlûk Dönemi ve son olarak 5. Osmanlı Dönemi. Bugün tarihi yapıların çoğu Osmanlı izleri taşıyor.

Eyyubilerin Kudüs’ü Haçlılardan almalarının ardından sonra kısa bir süre Selçuklular, sonrasında Memlûk Devleti Kudüs’e hâkim oldu. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi ile Kudüs 1518’de Osmanlı hâkimiyetine girdi. 1518-1918 Osmanlı dönemi ve 20.yy’da Kudüs’e devam edelim. Kudüs’te, 5 İslami dönem yaşandı: 1. Sahabe ve Emeviler Dönemi 2. Abbasi ve Fatimiler Dönemi 3. Eyyubi Dönemi 4. Memlûk Dönemi ve son olarak 5. Osmanlı Dönemi. Bugün tarihi yapıların çoğu Osmanlı izleri taşıyor. 

Osmanlı izleri 

Şehrin surlarını tamir ettiren Kanuni Sultan Süleyman Eski Kudüs’ün El Halil Kapısı’nın alınlığına “La ilahe illallah İbrahim Halilullah” yazdırdı. Buradaki naiflik, Ehl-i Kitabın şehre olan aidiyetine hürmet

Yazının Devamı

Kudüs kimin?

20 Ekim 2024

Kudüs’ü paylaşılamaz kılan nedir? 3 bin yıldır uğruna yüzbinlerce insanın öldüğü, bu şehrin sırrı ne? Peki adının anlamı ‘Barış’ olan ama uğruna bitmeyen savaşlar verilen Kudüs kimin?

Yeruşalem / Dar’üs-Selam / Jerusalem... Kudüs’ün Hz.Davud ile başlayan kadim tarihi aynı zamanda insanlık tarihinin de en önemli olaylarını içinde barındıran ve günümüzde de devam edegelen bir mücadeleyi anlatır. Soru daima şudur: Kudüs kimin?..

Üç Bin Yıllık Kavga

Müslümanlar için ilk kıble, gökyüzüne açılan kapı, etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa’nın ve Mirac’ın şehri. Mekke ve Medine’den sonra üçüncü harem. Mescid-i Aksa altın kubbeli Kubbet’üs Sahra ile karıştırılır çoğu zaman. Yerini doğru tanımlamakta fayda var. Her karışı bir kutsal bir mekânla, önemli bir tarihi olayın hatırasıyla dolu olan Kudüs’ü paylaşılamaz kılan nedir? 3.000 yıldır uğruna yüzbinlerce insanın öldüğü, öldürdüğü bu şehrin sırrı ne?

Yazının Devamı

Türkmenlerin... taşlara yazdığı tarih

13 Ekim 2024

Çin Seddinden sonra dünyanın en uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri olan Diyarbakır surları şehrin kendi doğal taşı olan bazalt taşı kullanılarak inşa edilmiş. Kuşatmalarda gördüğü tahripler, depremler ve zorlu iklim koşullarına direnerek bugüne ulaşan Diyarbakır surlarını kimin, hangi dönem yaptığı bilinmiyor

Yazının başlığı Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde akademisyen olan kıymetli hocamız, araştırma görevlisi sayın Hüseyin Karaçam’ın kitabından alınma. Kitabın tam adı: Türkmenlerin Taşlara Yazdığı Tarih Diyarbakır ve Çevresindeki Artuklu Kitabeleri. Eser alanında şimdiye değin yapılmış en kapsamlı ve nitelikli çalışmalardan birisi ve bir başvuru kaynağı. Elinize bu güzel eseri alıp Diyarbakır, Mardin ve Hasankeyf’te tarihe doğru bir zaman yolculuğuna çıkabilirsiniz.

Bir insanlık mirası: Diyarbakır surları

Çin Seddinden sonra dünyanın en uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri olan Diyarbakır surları şehrin kendi doğal taşı olan bazalt taşı kullanılarak inşa edilmiş. Surların geçmişi MÖ 2000’li yıllarda bölgede yaşayan

Yazının Devamı

Kayıp bir izin peşinde: Adakale

6 Ekim 2024

Tuna Nehri’nde yitik bir Türk toprağı olan Adakale’nin hikâyesi oldukça ilginç. 93 Harbi sonrası Adakale sessiz sakin Osmanlı idaresinde kalmayı sürdürmüş. Ancak 1923’teki Lozan Anlaşması ile ada Rumenlere bırakılmış.

Geçenlerde bit pazarında görür görmez çok heyecan duyduğum bir objeye rastladım. 1967 yılında yapılan Demirkapı Barajı ile sular altında kalan Adakale’de yapılan ve çok nadir olan teneke tütün kutusuydu bu. Kutuyu satan esnaf Romanyalıydı ve istediği fiyat da çok uygundu. O nedenle hemen aldım. Tuna Nehri’nde yitik bir Türk toprağı olan Adakale’nin hikâyesi oldukça ilginç. Adakale Osmanlılar tarafından fethedilmeden önce bir korsan adasıymış. Adaya Türkler, Sırplar ve Bulgarlar Adakale, Macarlar Ujorsova, Rumenler Urşova demiş. En eski adı ise Caroline Adası’ymış. 1878 Berlin Antlaşması’na kadar Türkler Tuna Nehri üzerindeki ticareti bu ada üzerinden kontrol etmiş. Ada Berlin Antlaşması ile elimizden çıkmış.

Antlaşmaya yazılması unutulmuş

Fakat ilginç bir şekilde,

Yazının Devamı