İbrahim Akbulut

Elimde bir yazı var.
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından kaleme alınmış bir görüş...
Muhatabı İzmir Valiliği, konusu sınavı kazandıkları halde Danıştay’ın sınav yönetmeliğini iptal etmesi nedeniyle “memur kadrosunda” işbaşı yaptırılmayan itfaiyeciler...
Valilik bir yazı yazmış idareye:
“Danıştay 12. Dairesi’nin kararı ile Belediye İtfaiye Yönetmeliği’nin “yazılı ve sözlü sınav” başlıklı 16. maddesinde 2,3,4,5,6,7,8 ve 9’uncu fıkralarının durdurulması sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye eri sınavını kazanan asil adayların atama işlemlerinin yapılıp yapılamayacağı konusundaki tereddüt” sorulmuş ilgili makamdan.
O makam da 12 Aralık 2011’de cevap vermiş.
İşte o yazıda özetle şöyle deniliyor:

Türkiye’de sağlık sektörü ilginç bir dönemeçten geçiyor.
Nüfus artışına paralel olarak doktor açığı büyürken, devletin çalışan ve emeklilere, koşulu ne olursa olsun özel hastane kapısını açmasıyla özel sağlık yatırımlarının sayısı giderek artıyor.
Yani ortada garip bir durum var.
Doktor yok ama doktor ihtiyacı olan kurum sayısı çok...
Ama olayın bir başka yönü daha var;
Sağlık Bakanlığı, özel hastanelere istedikleri gibi kadro kurma iznini de vermiyor.
Bu da yatırımcı için sıkıntılı bir durum.

İddianın sahibi, denizcilik sektörünün yayın organı www.denizhaber.com sitesi...
Yayınlandığı tarih ise, 1 Ağustos 2011. Yani iptal edilen ihaleye ilişkin şartnamenin yayınlandığı günler...
‘Adrese teslim ihale’ başlıklı yazıda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gemi alımları konusunda ‘Hollandalı Damen’ firmasından danışmanlık hizmeti aldığı iddia edilmiş.
Herhalde sektörel bir yayın olduğu için www.denizhaber.com’un bu iddiası dikkat çekmemiş...
Veya birileri 3 maymunu oynamış iddia daha fazla dallanıp budaklanmasın diye...
* * *
2011 Aralık ayının son günlerinde, yani bu iddia ortaya atıldıktan yaklaşık 5 ay sonra malum ihale yapıldı.

Olay geçen hafta patladı.
Sayıştay 3. Dairesi, 2009 yılındaki bazı harcamalarından dolayı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da aralarında bulunduğu pek çok kişiye yaklaşık 7.4 milyon TL zimmet çıkardı.
Bir haftadır bekliyorum, bu konuda neredeyse kimseden “tık” çıkmadı...
Tepkiler, bir-iki cılız “kem-küm”den öte gitmedi.
Böylesi durumlarda söylenen bir söz vardır bizde;
“Sükut ikrardan gelir” der büyüklerimiz.
Söylenenlerin doğru olduğunu anlatmak için kullanılır bu üç sözcük.

Sağlık sisteminde son yıllarda bir değişim yaşanıyor...
Bunu kimisi “gelişim”, kimisi de, “sistem tıkanıyor” diye yorumlasa da sağlıkta pek çok şeyin artık eskisi gibi olmadığı aşikar.
Bu değişimden biri de 112 Acil Servis’te başladı sessizce.
Artık 112 Acil Servis ambulanslarına hasta yakını alınmıyor. Bu, uygulamanın bir bölümü...
Uygulamanın diğer ayağında ise hastanın, istediği hastaneye değil, merkezin uygun gördüğü hastaneye nakli söz konusu. Bu da acil servislerdeki yoğunluk ve ilk tanılara göre belirleniyor.
Eminim ki, 112 Acil Servis’te bu uygulamaya karar verenler kendilerini haklı gösterecek bir alay gerekçeyi alt alta sıralayabilir...
Oysa uygulamadan ortaya çıkan tablolar sadece bu sistemin sakatlığını ortaya koyuyor...

Doğrusunu söylemek gerekirse, geçen hafta CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının Aziz Kocaoğlu’nun siyasi geleceğini yeniden şekillendirdiğini yazarken, İzmir’de gündem yaratacağımı düşünmüş ama büyük yarışın gayri resmi startını vereceğimi hiç tahmin etmemiştim...
Saf bir çocuk gibi, örgütünün ve çevresindekilerin Kocaoğlu’na sahip çıkacağını ve karara tepki göstereceğini sanmıştım...
Nerede...
Göstermelik olduğundan adım gibi emin olduğum bir-iki cılız tepkinin dışında tık çıkmadı.
Hani o Kocaoğlu’nun yanında görünen, “arkasındayız” nutukları atanlar var ya...
“Gık” bile çıkarmadılar.
Peki ne yaptılar dersiniz?

İzmir, CHP’nin en önemli kalelerinden biri...
Hatta en önemlisi...
Ana muhalefet partisi için İzmir kalesinin düşmesi demek, CHP’nin siyaset sahnesinde etkisiz bir figurana dönüşmesi demek...
İşte bu yüzden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’e ilgisi de oldukça fazla. İzmir’in havasını solumak, kentteki gelişmelere vakıf olmak için tüm olanaklarını seferber etmiş durumda.
Kılıçdaroğlu, bu amaçla milletvekilleri ve parti örgütünü kullanırken, bir taraftan da parti ile ilgisi olmayan, okul arkadaşı, mesai arkadaşı ve yakın çevresinden bir “bilgi kanalı” oluşturmuş durumda.
Kent siyasetinde neler oluyor, sokaktaki insanların gelişmelere bakışı, tepkileri, övgüleri anında Kılıçdaroğlu’na ulaştırılıyor. CHP lideri İzmir’de yaşamasa da İzmir’i en az İzmirliler kadar iyi soluyor...
Her an tazelenmiş İzmir bilgileri ile donanmış olan Kemal Kılıçdaroğlu ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen yakın çevresi, geçtiğimiz günlerde İzmir’le ilgili son derece hayati kararlar aldılar.

Sıcak gündemin içinde soğutulmaya bırakılmış bir konu var İzmir’de;
Şu iptal edilen gemi ihalesi...
Hatırlanacağı gibi, gerek 300 milyonluk maliyeti, gerekse gemi seçiminin belli adresleri işaret ettiği iddiaları yüzünden o şartname büyük gürültü kopartmıştı.
İptali istenen ihale süreci sonunda da sadece bir firma teklif vermiş, o teklif de fazla bulunan maliyetin üzerinde olunca ister istemez dosya kapatılmıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bugünlerde yeni bir şartnamenin hazırlığına başladı.
Edindiğim bilgilere göre, ilk ihalede şartname dosyası alan bütün firmalardan görüş istenmiş.
Bir de Gemi İnşa Sanayicileri Birliği‘ne sorulmuş; “Nasıl bir şartname hazırlanmalı?” diye.