İsmail Özelçinler

İsmail Özelçinler

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hangimizin dağarcığında içimizi ısıtan veya sızlatan anılar yoktur ki...
Hangimiz zaman zaman bu anıların şemsiyesinde belleklerimizi dinlendirmedik...
Çocukluk ve gençlik yıllarının sıcaklığında yaşanan anıları, nedense uzun yıllar sonra raflardan indiriyor, gündeme oturtuyoruz.
Şahsen ben, unutulmayan, bende iz bırakan anılarımı, zaman zaman dost meclislerinde anlatıyorum.
Bazen gülümsüyor, bazen hüzünleniyorum.
Spor basınında 35 yılım geride kaldı.
Ozanın “Yaş otuzbeş yolun yarısı“ şiirinde yaptığı vurguya bakılırsa, yolun yarısını çoktan geçtim.
İtiraf edeyim, biraz ihmalci bir yapım var.
Oysa bu anıları toplar ve rahatlıkla bir kitap haline getirebilirdim.
Ama benim yapamadığımı bir büyüğüm, spor basınını duayenlerinden Tayyar Özdemir yaptı.
Kendisi daha önce birkaç kitapta çıkardı. İyi de yaptı.
Bir süre önce, “Zaman tuneli” isimli köşesinde, çok eski yıllara ait, spor camiasından birbirinden ilginç anıları kaleme aldı.
Kendi payıma müthiş keyif aldım.
Hele hele Karşıyakalı Fındık Metin’le ilgili anlattığı, bir sinema ve bir film senaryosu niteliğindeki anıyı okurken kahkahalara boğuldum.
Tayyar Özdemir’in 35-40 yıl öncesine ait anlattığı onlarca anının yanında, daha onlarcası da raflarda duruyordur.
Şimdi şöyle bir düşünelim, beyin cimnastiği yapalım.
Acaba son 10 yılda İzmir spor çevresinde anlatabileceğimiz doğru dürüst bir anı kaldı mı?
İzmir spor dünyası, sıkıntılar içinde yaşayıp gidiyor.
Dertler, kulüplerde iz bırakacak tatlı anı mı bıraktı!