Geçmişin yükleri

20 Eylül 2012

Amatörün Dünyası olarak yüreğimizde milyonlarla yeni sezona “merhaba” diyoruz.
Pazar günü güvenli limanlardan ayrılıp dalgalı ve fırtınalı denizlere doğru yol alıyoruz.
Hedefi olan bir yelkenliye rüzgar da yardım eder, kullar da...
Bu yolculukların sonunda “gidip de dönmemek, dönüp de görmemek var” der eskiler. Kul hakkı önemli bedeli ağır ve büyük.
Merak ediyoruz kaç yönetici ve sporcu sezon sonunda ya da ortasında el sıkışıp helalleşip veda ediyor.
Yoksa bazıları işi hukuksal boyuta mı taşıyorlar?
Olağanüstü bir takım yaratabilirsiniz.

Yazının Devamı

İmreniyorum şu ağaçlara

12 Eylül 2012

Kısa bir aradan sonra yine sizlerle beraberiz.
Kavuşmanın tadı ayrılıklarda yatıyormuş.
Çeşitli yerlerde kişi ve kişileri izleme fırsatım oldu. Aralarından geçtim, onlarla sohbet ettim, dinledim.
Anladım ki çoğu insan, el ele gönül gönüle değil.
Selam veriyorsunuz, anlamsızca bakıyorlar. Yardım ediyorsunuz, “Neden bana yardım ediyor, bir çıkarı mı var?” diye düşünüyorlar.
Sözde, sevgiden yanalar. Kendilerini bile sevmiyorlar.
Doğayı sevdiklerini söylüyorlar ama acımasızca yok ediyorlar.

Yazının Devamı

Selam olsun

22 Ağustos 2012

Mumları üfle, bir dilim kes hayattan.
Hatırla bizi, yoksa gideceğiz yanından...
Gidişimiz öyle bir gidiş ki, hep yanındayız...
***
“Ayrılıp birleşen yolun farkındayız” diyerek doğum günümü kutlayan dostlara selam olsun.
İnsan hayatında iki önemli gün varmış. Biri doğduğu gün; diğeri ise neden doğduğunu anladığı gün...
Sevgileriyle doğum günümde bana ikinci bir bayram yaşatan ve yaşamı bana yeniden sorgulatan “Sevgi ve başarı yolcuları”na sonsuz teşekkür.

Yazının Devamı

Ayrılıkların olmadığı yer

15 Ağustos 2012

Elveda diyememiştim sana ama,
Işıklar içerisinden merhaba diyorum ana, ne olur ağlama.
Ağlamak yakışmaz sana
Sen şehit anasısın nasip olmaz her kula
Canım anam guzel anam ağlama.

Işıklı bir yoldan ilerliyorum

Yazının Devamı

Veda etmem ben asla!

8 Ağustos 2012

Genç yeteneklerden gelen mesajları paylaşmak istiyorum:
“Bizim işimiz, ayak topu. Onunla oynamak, gösteri yapmak, izleyenleri başka bir boyuta taşımak ve geleceğin starları olmak, bizim misyonumuzdur.
Ama bizi ayağa düşürüyorlar. Yaş sınırı koydular. Kaldırın şu kısıtlamayı. Kim yeterli ise, o oynasın. Seçim hakkını, birkaç kişinin çıkardığı yönetmelikler değil, özgür irade belirlesin. Herkes istediği oyuncuyu tercih etsin. Biz gençler, büyüklerle dayanışma içinde olmak istiyoruz.”

İkincisi; seçme ve seçilme rezaleti. 20-25 dakikada futbolcu seçilir mi? Tut kolundan, götür kampa. Kararını orada ver. Hepimiz şaşkınız. Sahada mıyız, yoksa sirkte miyiz, belli değil. Onu da geçtik. Bostan tarlasındayız sanki. Karpuz gibi hissediyoruz kendimizi. Seçmece, kesmece bunlar! Sonunda “Seneye görüşürüz” diyerek, özdeğerimize ve özgüvenimize darbe vuruyorlar. Bizler Sirius ve Oreion gezegenlerinden gelmedik buralara. Aynı yolun yolcularıyız.”

Gençler! Bu umutsuzluk rüzgarları da nereden çıktı? Pes etmek, soğumak da neyin nesi? Kaçmakla bir şey elde edemezsiniz.

Yazının Devamı

Karanlıktan aydınlığa

1 Ağustos 2012

Amatörlerde transferler başladı. Neredeyse bitmek üzere. Her takım çok iyi oyuncuları ve teknik heyeti seçtiklerini söylüyorlar. Bazı yöneticiler de, “Bu yıl şampiyon biziz” diyorlar.
Ben, böyle konuşanların şampiyon olamayacaklarına garanti veririm. Neden?
“Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanır” diye bir söz vardır. Başarının en büyük nedeni amaç-hedef belirlemek, uygulamaya geçmek ve olumlu tutumunuzdur.
Yaşamımızı etkileyen bilinçaltımıza, olumlu mesajlar vermezsek eğer; örneğin ben size “Bu yazımı okumak zorundasınız” dediğimde okur musunuz? Tepki verirsiniz değil mi?
Bilinçaltı da böyle çalışır. Kendi kendine emir vermek yerine, telkinlerde bulunmak daha etkili olabilir.

Çalışmak fiili, bir başka fiilin arkasından geliyorsa, hiçbir karşılığı yoktur. Beni davet ettiğinizde “Gelmeye çalışacağım” dersem, oraya geleceğime inanır mısınız? Asla...

Yazının Devamı

Farenin yüreği

25 Temmuz 2012

Bir rivayete göre; kedi görünce kalbi pıt pıt atan ve ödü patlayacak gibi olan bir fare varmış. Simyacı, onun bu haline dayanamaz ve onu hemen bir kediye dönüştürür.
Fare kedi olur ama nafile... Köpek korkusu içini bir kurt gibi kemirmeye başlar.
Ne yapsa korkusunu yenemez. Yine acır haline ve onu hemen dönüştürür bir aslana...
Dıştan kükrer ama içten tir tir titrer avcıyı görünce... “Ya beni vurursa, ne olur benim halim?” diyerek, ürkek tavşan gibi gezer durur ormanın ıssız ve karanlık derinliklerinde...
Kendi gölgesinden bile korkmaya başlamıştır.
Simyacı dayanamaz ve haykırır:
“Neden korkunu yenemiyorsun? Sen hem korkak hem de cesaretsiz birisin. Gövden aslan ama içinde hala farenin yüreği var. Ben sana yardım edemem.”

Yazının Devamı

Oldu mu şimdi?

18 Temmuz 2012

Futbol ustalarının hiç şans vermediği halde başarılı maçlar çıkartarak herkesi kendilerine hayran bıraktı İzmir İl Özel İdare...

Şampiyon takımın oyuncuları ve teknik adamları, paralarını alamadı.

Satılacakları haberleri hem futbolcuların hem de bu işe gönül verenlerin canını sıktı.

“Amatörün Dünyası” olarak futbolcuların alacaklarının ödeneceğini çok iyi biliyoruz.

Yazının Devamı