"Başakşehir'den çıktık yola, kork bizden Avrupa..."
Seremoni sırasında ekranlara yansıyan koreografideki bu mesajı oraya yazdırmak hiç kolay olmadı Abdullah Avcı ve öğrencileri için. Bana göre, Dnipro misali vasat bir kadroyla UEFA Avrupa Ligi'nde finale çıkmış kadar önemli bir iş başardılar bu sezon. Rakip kim olursa olsun ciddiyeti, disiplini, kompakt oyun felsefesini elden hiç bırakmadılar. Futbol seviyelerini sürekli ileriye taşırken, Volkan Babacan ve Mahmut Tekdemir'i de milli takıma kazandırdılar.
Beşiktaş derbiyi kaybedince Şampiyonlar Ligi ön eleme turu biletini alan Fenerbahçe'ye karşı da oyuna son derece istekli ve etkili başladılar. Cezalı Ferhat'ın yerine sol beke çekilen Alparslan, Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte maça başlayan Mehmet Topuz'u oyunun başında bir hayli hırpaladı. Visca, Mossoro, Mahmut ve Doka da hücum etmeye pek niyeti olmayan Fenerbahçe'yi her geçen dakika geriye doğru itti... Mossoro ve Visca net fırsatları harcamasa 15 dakika dolmadan 2 farka ulaşabilirlerdi.
Emre ve Diego'nun sahada görünmediği 20 dakikalık bölümü çok kötü oynayan Fenerbahçe ancak 25. dakikadan sonra pas yapmaya başladı, ilk pozisyonunu da Kuyt'la yakaladı.
Beşiktaş 7 puan kaybettiği Gaziantep (1-1), Akhisar (1-1) ve Konya (0-1) maçlarından birini bile kazansaydı, TT Arena'da Galatasaray'ın karşısına matematiksel olarak şampiyonluk şansını yitirmeden çıkacaktı ama olmadı, yorgun ve göçebe Kartal'ın kanatları 10 günde oynanan 3 zorlu karşılaşmayı kaldıramadı. Galatasaray ise Beşiktaş gibi Fenerbahçe'nin de tökezlediği ligin finalinde 5'te 5 yaptı, derbiye 4. yıldızı cebine koymak için çıktı...
Derbi hem ismine ve hem de tribünlerdeki atmosfere yakışır biçimde başladı. Üzerinde kazanma baskısı olmayan Beşiktaş sert ataklarla kolay lokma olmayacağının sinyallerin verirken, Demba Ba, Sosa ve Atiba'nın çabaları dikkat çekiciydi. Ancak ligde ikinci yarının tartışmasız en iyisi olan Yasin'in gol perdesini açması fazla uzun sürmedi. Yasin hem topu taşırken hem takip ederken hem de gol vuruşunu yaparken yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serdi...
Demba Ba'nın direkte patlayan kafası mı? Beşiktaşlılardan çok Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı. Hakem Hüseyin Göçek'in, Demba Ba'ya gösterdiği sarı kart ise meslektaşlarının haftalardır Melo'ya çıkarmadığı kartların yanında çok komik kaçtı!
Beşiktaş dakikalar ilerledikçe oyuna
Galatasaray'ın son 5 maçta Gençlerbirliği'ni sadece 1 kez (geçen sezon 0-2'den 3-2) yenebilmesi, Muslera'nın cezası, Emre Çolak'ın kadroya alınmaması, Burak'ın formsuzluğu ve Chedjou'nun sakatlığı maç öncesinde sarı-kırmızılıların handikapları, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın ise umutlarıydı kuşkusuz. Mesut Bakkal'ın, Galatasaray'a karşı 15 maçta 5 galibiyet ve 5 beraberlik alması da önemli bir istatistik olarak dikkat çekiyordu...
Bana göre Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en iyi orta sahalarından biri olan Selçuk İnan'ın, Galatasaray kariyerinde belki de ilk kez oyun içinde sakatlanıp sahayı terk etmesi ise endişelerin biraz daha artmasına yol açtı. Maçta ilk 20 dakika geride kaldığında iki takımın da 4'er şutu vardı. Bir de yine Melo'ya çıkmayan çok net bir sarı kart...
Hakem Halis Özkahya, Hleb'in sağ bileğine gözünün önünde tabanıyla çok ağır bir darbe indiren Melo'ya diğer meslektaşları gibi sadece nasihat verdi. Böylece fazlasıyla şımartılan bu fair-play tanımaz oyuncuya çıkmayan kartların sayısı bilmem kaça yükseldi... Ahmet Çalık'ın devre biterken Burak'a yaptığı faul çok daha hafifti ama Özkahya hiç düşünmeden genç futbolcuya kartını gösterdi!
Golü bir an önce bulmaya
Emenike'nin, Webo'dan hızlı ve kuvvetli olduğunu biliyorum. Hücum oynamayı seven ve geri dönüşlerde problem yaşayan Sivasspor'u cezalandırma anlamında kağıt üstünde Webo'dan daha etkili bir silah olabileceğini de kabul ediyorum.
Ancak Kuyt'ın formsuzluğunun faturası neden Webo'ya çıkıyor bunu hiç anlamıyorum...
Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor galibiyetlerinde başrolü oynayan Webo yedeğe çekilmesini gerektirecek ne yaptı? Ya da şöyle soralım... Sezonun en büyük hayal kırıklığı Emenike 11'e dönmek için hangi maçta hangi performansa imza attı?
Kuyt formsuz veya sakatsa sorunu çözecek adamlar Alper ya da Meireles olmalıydı. İsmail Kartal, Emenike saplantısı yüzünden bir kez daha adalet terazisinin dengesini bozarak sınıfta kaldı...
İsmail Kartal ikinci yanlışı kalede yaptı. Balıkesir maçında 3 hatalı gol yiyen Volkan'ın 11'de oynama garantisi mi var? Kartal, Volkan'ın motivasyonu ve form durumu resmen yerlerdeyken bile Mert'e şans vermeyecekse, kulübede oturmaktan pas tutan milli kaleci hazır sözleşmesi de 20 gün sonra bitiyor, bence artık başka denizlere yelken açmalı...
İsmail Kartal devre sonunda o çok güvendiği Emenike'yi bir kez daha kenara almak zorunda kaldı ve
Melo ve Chedjou'nun yokluğunda Yasin ile Semih'e 11'de görev veren Hamza Hamzaoğlu, Gaziantep maçının etkisiz ismi Umut'un yerine de formsuz Bruma'ya şans tanıdı. Sarı-kırmızılı 11 futbolcudan 7'sinin ofansif ağırlıkta olması, kağıt üstünde Hamza hocanın eski takımına karşı golü erken bulma planları yaptığını gösteriyordu... Ancak bu planın, çabuk düşünüp çok iyi uzun top atan Bilal liderliğindeki Akhisar'a ciddi kontratak fırsatları verebileceği de ortadaydı ve Güray 17. dakikada karşı karşıya pozisyonda Muslera'ya takıldı...
Bu sert uyarının ardından Zokora'nın ikinci kez kaçırdığı Sneijder kaleyi yokladı, Burak da fırsatçılığını konuşturarak, Oğuz'a cezayı kesti. Akhisar neye uğradığını anlamadan Emre'nin nefis asistinde Burak farkı ikiye yükseltti. Roberto Carlos, Başakşehir'den devre arasında aldıkları Orhan Taşdelen'i her iki golde yaptığı hatalar nedeniyle İsmail'le değiştirdi ancak Galatasaray'ın baskısı devam etti. Ofansif kadronun iki farka rağmen ilk yarı sonuna kadar üçüncü gol için büyük bir iştahla hücum etmesi ise son derece dikkat çekiciydi.
Akhisar ikinci devrenin başında biraz kıpırdanınca Galatasaray da frene basarak, tempoyu düşürdü. Sneijder'in
Cezalı Sneijder'in yokluğuna hafta boyunca çare arayan Hamza Hamzaoğlu, Trabzonspor deplasmanında kulübeden gelerek iyi performans sergileyen Emre Çolak ve Olcan'a 11'de forma verirken, Yasin'i sürpriz biçimde yedeğe çekti. Trabzon'da hiç düşünmediği Melo'yu da 11'de sahaya sürdü.
Burak ve Umut'u hücumda yeniden bir araya getiren Hamzaoğlu stoperdeki tercihini Semih sağlıklı ve hazır olmasına rağmen bir kez daha Hakan Balta'dan yana kullandı. Hamza hocanın savunmanın ortasında Chedjou-Semih yerine Chedjou-Hakan ikilisini tercih etmesi artık doğal karşılanıyor ve dün haklı çıktı.
Elyasa'nın maçın hemen başında sakatlanıp çıkması Gaziantep'in defansif planlarına darbe indirdi. Galatasaray'ın erken bir golle oyunun tüm kontrolünü ele geçirme umutlarını artıran bir gelişmeydi bu fakat hem savunma dörtlüsü hem de kaleci Eray sağlam durdu. Sneijder'in eksikliği ciddi biçimde hissedilirken, Melo da ilk yarı boyunca ofansif katkı yapamadı.
*****
48'de skor 1-1'e gelebilirdi. Önce Mustafa Durak çapraz pozisyonda istediği vuruşu yapamadı hemen ardından da Chedjou 1,5 metreden topu auta yolladı. Galatasaray takımı hücuma çıkarken çok hızlı, agresif ve istekliydi ancak top
Beşiktaş'a karşı 1 beraberlik, 1 galibiyet; Galatasaray'a karşı 1 beraberlik, 1 çok şanssız yenilgi ve Trabzonspor'a karşı 1 galibiyet alan Eskişehirspor, Fenerbahçe ile de İstanbul'da berabere kalmıştı. 4 büyüklere karşı sözkonusu 6 maçta 2 galibiyet, 3 beraberlik alırken sadece 1 kez kaybeden Eskişehir'in bu alkışa değer karnesi ile ligdeki konumu arasındaki çelişkiyi anlamak, açıklamak hiç kolay değil...
Eskişehir'in ligin vitrin maçlarında sergilediği bu sıra dışı performans, Egemen ve Kuyt'ın kulübede oturmasıyla birlikte Fenerbahçe için en ciddi tehlike olarak dikkat çekiyordu kritik müsabaka öncesinde... İsmail Kartal, Bursaspor maçının anahtar oyuncusu Hasan Ali'yi 11'de sahaya sürerek ödüllendirdi. Hasan oyuna girdikten sonra öndeki üçlünün sağına geçen Caner de Eskişehir'de bıraktığı yerden devam etti.
Emenike, Kuyt ve Diego'yu yedek soyunduran Kartal, Bursa maçına göre zengin bir kulübeyle sahaya çıktı. Boffin'in yerine kaleyi yine Ali'ye teslim eden Skibbe ise evlerinde oynadıkları Galatasaray ve Beşiktaş maçlarının aksine Serdar Özkan'ı da 11'de düşünmedi.
Maçın ilk 25 dakikalık bölümünde Fenerbahçe, Caner ve Gökhan'la sağ kanadı kullanmaya çalıştı ancak
Süper Lig'e verilen bir haftalık ara hem Trabzonspor'a hem de Galatasaray'a yaradı. Yusuf Erdoğan ve Felipe Melo dışında iki takım da ideale çok yakın 11'lerle sahaya çıktı. Ersun Yanal ve Hamza Hamzaoğlu'nun bu önemli oyuncuları, 'rezerv güç' olarak yedek soyundurması hem planlama hem de forma adaleti açısından doğruydu...
Son maçını 22 Mart'ta oynayan Mehmet Ekici ilk dakikalarda tutuk ve tedirgindi, oyunu yönlendirmekte zorlandı. Özer, Deniz ve Cardozo'nun yaptığı top kayıpları da Mehmet'in rakip kaleye yaklaşmasını engelleyen bir faktör olarak göze çarptı. Orta alanda hiçbir presle karşılaşmayan Mehmet ve Özer'in 15. dakikadan sonra vites artırmaları ise oyunda ibreyi Trabzonspor'a çevirdi. Mehmet'in kalitesini gözler önüne serdiği kontratakta Özer de fırsatçılığını konuşturdu ve gol perdesi açıldı.
Galatasaray'ın 40 dakika boyunca hiçbir ofansif etkinlik gösterememesinin nedeni ise Ersun Yanal'ın son dönemin en önemli ikilisi olan Sneijder ile Yasin arasındaki pas bağlantısını tamamen kesmesiydi. Uğur, Burak'ı; Mustafa da Umut'u sıcak temaslı müdahalelerle durdurunca, sarı-kırmızılı takım kilitlendi. Emre'nin üst direkte patlayan şutu ve devamında Burak'ın zor olanı