Mümkün olsa ve İsmail Kartal maçtan önce yedek kulübelerindeki bütün futbolcuları değiştirmeyi önerse, Hikmet Karaman kabul eder miydi sizce? Sanırım etmezdi... Niye mi? Karaman'ın yedekleri; Aykut (kaleci), Oboabona (stoper), Koray (sağ bek), Ali Adnan (sol bek), Murat Duruer (orta saha), Ümit Korkmaz (forvet) ve Tevfik Köse'den (forvet) oluştu. Kartal'ın kulübesinde ise Mert, Kadlec, Serdar, Uygar, Selçuk ve krizdeki Emenike oturuyordu...
Kuyt, Meireles, Egemen ve Diego'nun eksikliği Fenerbahçe'nin hem 11'ini hem de kulübesini ciddi biçimde vurdu. Rize'de Lafferty sakat olmasa kulübeler arasındaki kalite farkı daha da büyüyecekti... Son 5 maçta 3 galibiyet, 2 beraberlik alan formda Rize'nin karşısına bu kulübeyle çıkmak Kartal için önemli bir handikap oluşturdu. Ancak İsmail Kartal mevcut şartlarda hem doğru hem de adaletli bir kadroyu sahaya sürdü. Emenike'nin nihayet kulübeye çekilmesiyle Webo hak ettiği formayı aldı, Alper'in orta sahaya, temposu yükselen Mehmet Topuz'un sağ kanada monte edilmesi de çok yerindeydi...
*****
Mehmet Topuz'un golü Giray'ın hediyesiydi ama Topuz'un yaptığı bunaltıcı baskı ve vuruş kalitesi de alkışa değerdi. Webo'nun akıl dolu asistinde
Atiba, Meireles, Yekta karışımı bir orta sahaydı Jan Wouters... Esas işi rakibi karşılamaktı, sert presle kazandığı topları hızla kanatlara veya önündeki yetenekli arkadaşlarına aktarmakta da ustaydı. Ajax, Bayern Münih, PSV ve Hollanda Milli Takımı kariyeri boyunca bu işi yaptı. Teknik adamlıkta ise daima altyapı sorumlusu veya ikinci adamdı. Şota bırakınca Kasımpaşa'da ortaya çıkan krizi de karşıladı, Galatasaray karşısına cesur bir takım çıkardı...
Konya'da yedek bekleyen Tunay'ı sol kanada monte ederken, Babel'i sağa kaydırdı. Formsuz Sancak'ın yerine de sol bekte İlhan Eker'e şans tanıdı. Bu akıllı dokunuşlar moralsiz Kasımpaşa'ya ciddi biçimde cesaret aşıladı.
Hamza Hamzaoğlu da takımına küçük ve cesur dokunuşlar yaptı. Hücumcu Telles'i sol bekte görevlendirip, Olcan'ı gerçek bölgesi sağ kanada kaydırması kağıt üzerinde akılcı bir hamleydi ama Tunay tehdidi dakikalar ilerledikçe büyüdü ve Adem'le ilk sinyalini veren gol Castro ile geldi.
Yasin'in direkten dönen şutu ve kötü bir vuruşla savunmaya nişanladığı top, Galatasaray için büyük şanssızlıktı. Dakikalar ilerledikçe sarı-kırmızılı takım gerildi çünkü Kasımpaşa soldan Tunay, sağdan Babel'le tehlikeli biçimde
Başakşehir'in son haftalarda uzaklaştığı kendi oyun karakterini başlama vuruşuyla birlikte sahaya yansıtarak, pozisyon yakalaması maçın genel seyriyle ilgili net bir bilgi verdi. Abdullah Avcı'nın öğrencileri ikinci bölgede yine blok halinde bekleyip kazanılan toplarla kontratak fırsatları bulmaya çalışacak, Burak'sız Galatasaray ise Yasin ve Bruma ile kanatları daha fazla kullanmaya gayret edecekti.
Oyun tam da böyle gelişti... Selçuk-Hamit ikilisinin orta alanda yaptığı prese savunma da tam destek verince Galatasaray oyunu rakip yarı sahaya yıkmayı başardı. Mahmut ve Badji'nin orta alandaki direnişi ilk yarım saatte Başakşehir'i ayakta tutarken, Visca da kontrayla iki ciddi pozisyon yakaladı.
Galatasaray'ın devrenin sonuna doğru orta sahada üst üste top kayıpları yapmaya başlaması oyunu bir anda Başakşehir'in istediği düzene çevirdi. Mossoro'nun desteklediği Visca, sarı kartlı Olcan'ı bir hayli yıpratırken, defansı adeta uyutan Perbet çok net bir fırsatı kaçırdı.
Ardından da müthiş bir gol izledik... Selçuk, Sabri'nin nefis ortasında birinci sınıf bir golcü vuruşu yaptı, akıllara Romario'yu getirdi, boş kaleye kaçıranlara büyük bir ders verdi...
Başakşehir ikinci
Porto (59 maç, 7 gol), Werder Bremen (121 maç, 51 gol), Juventus (47 maç, 7 gol), Wolfsburg (85 maç, 24 gol) ve Atletico Madrid'de (61 maç, 8 gol) toplamda 10 yıl forma giymiş bir yıldız da olsanız futbol öyle enteresan bir oyun ki bütün kariyeriniz bir maça düğümlenip kalabiliyor. Ne Volkan ne Emre ne Selçuk ne ilk kez Saracoğlu'na çıkan Sneijder... Derbinin kadrosunda yer alan 36 oyuncudan işi en zor olan Diego Ribas'tı... Ya sırtındaki bu ağır yükü taşıyacak ya da Fenerbahçe'den ayrılmak için gün saymaya başlayacaktı. Açıkçası kimse onun yerinde olmak istemezdi...
Derbi müthiş başladı. Önce Selçuk'un ardından Burak'ın gole çok yaklaştığı pozisyonlarda Volkan kalitesini ve tecrübesini konuşturdu. Hamzaoğlu'nun sahaya sürdüğü cesur kadro özellikle ilk 20 dakikalık bölümde hem iyi pas yaptı hem de kararlıydı. Fenerbahçe bu sürpriz baskıya enerjisiyle yanıt verdi.
Gökhan'ın nefis hareketlerle Kuyt'a hazırladığı pozisyonun hemen ardından Fenerbahçe vites artırdı ve oyundaki psikolojik üstünlüğü bir anda ele geçirdi. Ancak Umut'un Sabri'ye, Sneijder'in de Telles'e yaptığı kesintisiz yardımlar, Fenerbahçe'nin rakip savunmayı eksik yakalamasını engelledi. Sarı-lacivertli takım
Mecburiyet dışında (sakat-cezalı çokluğu) bir büyük takımın orta sahası üç defansif futbolcudan oluşabilir mi?
Bence hayır...
Topal ve Selçuk sahadayken, Meireles'in 11'de yer alması doğru mu?
Yine hayır...
Öyleyse, Alper'in sakat, Caner'in cezalı olması yüzünden Fenerbahçe'nin en güçlü ofansif bölgesi de çökmüşken, Emre ve Diego'nun yedek kalması nasıl açıklanabilir?
Emre takımla birlikte tek çalışmaya çıkabildiği için yedek soyunmuş olmalı. Peki Diego neden yok? Kalitesi mi eksik, yoksa Meireles daha yetenekli bir 10 numara mı!
Rakibin Aykut Kocaman'lı Torku Konya olmasından mı bilinmez, İsmail Kartal gereğinden fazla tedbirli, savunmayı daha çok düşünen ve kontratak düzenine kurgulanmış bir kadroyu sahaya sürdü. Tam da sahasında iştahlı futbol oynamayı seven Konya'nın istediği gibi... Kocaman'ın yerinde olsanız saldıran, oyunu öne taşımaya çalışan bir Fenerbahçe mi istersiniz karşınızda, 8 oyuncuyla savunma yapan bir rakip mi? Cevap belli...
Fenerbahçe sezonun en kötü maç başlangıçlarından birini yaptı. Konya beklendiği gibi iştahla saldırdı, sarı-lacivertli oyuncular da adımlarını hep geriye doğru attı. Kadlec hücuma hiç katılamadı, Gökhan'ı da Mehmet Uslu iyi
Galatasaray, Balıkesir maçını pazartesi oynamıştı... Sarı-kırmızılılar salı günü izin yaptı, futbolcular tesislere gelemediği için çarşamba antrenmanı da iptal edildi. Perşembe günü salonda basketbol oynadılar, sahanın bir türlü kardan temizlenememesi yüzünden cuma da Florya yerine Sivas'ta çalıştılar.
Özetlersek Galatasaray, Sivas deplasmanına tek saha çalışmasıyla çıktı. Futbolcular pazartesiden, cumaya kadar ayaklarını topa bile değmedi... Ali Dürüst maçtan önce, "İsteseydik Arena'da çalışabilirdik, problem yok" derken, Florya'nın 3 gün boyunca temizlenmemesine hiç değinmedi! Hamza Hoca da, "Sadece 1 antrenmanı iptal ettik, 2 gün üst üste dinlenmenin zararı yok, hatta yararlı olabilir" diyerek meseleye olumlu yanından bakmaya çalıştı...
Sivasspor gibi hem sportif hem de termometrenin eksi 10 dereceyi gösterdiği sert bir deplasmana çıkacaksanız eğer, her şeyden önce fizik olarak çok iyi durumda olmalısınız. Ancak Galatasaray maç öncesi hazırlığını yapamadığı gibi Hamzaoğlu'nun doğru bir uygulamayla riske etmediği Melo'dan da yoksun sahaya çıktı...
Maça etkili başlayarak kontrolü ele geçiren Sivasspor oldu, Galatasaray ise ilk atağında golü buldu. Balıkesir maçının en
Fenerbahçe, Gaziantep'le 21 Eylül'de Kadıköy'de oynadığı maça aynı orta saha ve aynı forvet hattıyla çıkmıştı. Kaleyi yine Mert korumuştu, Egemen (Bekir) haricindeki üçlü de sahadaydı. Sarı-lacivertli takım, Emre'nin 81'deki penaltı golüyle 1-0 kazandığı maçta rakibine istatistiklerde büyük üstünlük kurmasına rağmen "üretim" sorunu yaşamıştı. Öyle ki yüzde 63'e yüzde 37'lik topla oynama üstünlüğüne karşın 22 şutun yalnızca 4'ü rakip kaleyi bulmuştu...
21 Eylül'de Emenike merkezde, Sow sol kenarda maça başlamıştı. İsmail Kartal rövanşta Webo konusundaki tüm ısrarlara rağmen bu ikiliden vazgeçmedi, beklentilerin aksine görev bölgelerini de değiştirmedi. Kartal'ın merkez forvetteki ilk tercihi Emenike, burası kesin... Kaleden çok uzakta topu tabanıyla tutup, anlamsızca etrafa bakmadığı ve küskün tavırlar içinde olmadığı sürece de Webo'nun ilk 11 şansı yok gibi. Maçın başında attığı golle Kartal'ı haklı çıkardığını da söyleyebiliriz...
Fenerbahçe'nin golden hemen sonra rakip yarı alanda top tutamadığı için oyun üstünlüğünü Gaziantepspor'a kaptırmasının en önemli sebebi, pres karşısında dağılan Diego'nun yaptığı kayıplardı. Ciddi bir dirençle karşılaşmayan ve orta sahayı çok
Ersun Yanal'ın Trabzonspor'a imza attığı 12 Kasım günü geri sayım başlamıştı Kadıköy'deki Fenerbahçe-Trabzonspor randevusu için... Erkan Zengin'in iki kulüp arasında 'pinpon topu' gibi gidip geldikten sonra Trabzonspor'u seçmesi heyecanın dozunu biraz daha artırdı. Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun "sahadan çekiliriz" tehdidi ve maçın hakemi Bülent Yıldırım'ı telefonla aradığını açıklaması ise son derece gereksiz bir biçimde tansiyonu zirveye yükseltti.
Ezeli rakiplerin üç puan mücadelesi bu çok gergin ortamda başladı. Sahadaki futbolcuların neredeyse tamamı 'savaşa çıkmış' gibiydi. Ayaklarındaki ise alev topuydu sanki rakibi yakıp kavurmak istedikleri...
Fenerbahçe, İsmail Kartal'ın hafta arası çalışmalarında sık sık dile getirdiği gibi presle başladı. Diego, Kuyt, Emenike ve Caner'le önemli fırsatlar da yakaladı ama o çok arzulanan gol, Trabzonspor savunmasının dikkatli isimlerine takıldı. İyi bir kontra atak takımı olan ve geri adım atmayan bordo-mavililer de Mehmet ve Erkan'la öne geçme şansı buldu, fakat Volkan çok sağlam durdu...
Maçta 29. dakika dolarken Fenerbahçe'den Alves, Trabzonspor'dan ise Salih, Erkan ve Sefa sarı kart görmüştü. Ersun Yanal yerinde bir