Pop dünyamızdan

28 Nisan 2018

Dünyada pop müzik denince algılanan şey ile bizde algılanan farklı. Kitlelere hitap eden nitelikte müzik ve hikayeler varsa türden bağımsız olarak “pop”tan söz edebiliriz. Bizdeyse pop dar çerçeveye sıkışmış bir müzikal janr olarak yerleşti.

Ne alaka sen pop yazmazsın ki” demeyin diye ufak bir notla gireyim. Bundan böyle pop dünyamızdan dikkatimi çeken albümleri, single’ları küçük bir kutucuk, köşe içinde köşe açarak yeri geldikçe tanıtmaya çalışacağım. Adı başlıktaki gibi “Pop dünyasından”. Masamın üstüne ilgi çekici ya da iyi hazırlanmış bir pop albüm geldiğinde görmeden geçmek istemiyorum çünkü. Ayrıca pop müziğimiz, sadece magazincilere terk edilmeyecek kadar değerli diye düşünüyorum.

Madem konu açıldı değinmeden geçemeyeceğim. Bir iki bilgi vereyim ki ne yapmak istediğim daha iyi anlaşılsın. Dünyada pop müzik denince algılanan şey ile bizde algılanan çok farklı. The Beatles, Michael Jackson, Madonna, Rolling Stones gibi pek çok klasik köşe başından Beyoncé de, Drake de, Adele de, Daft Punk da, Rihanna da, Ariana Grande ya da Cardi B gibi daha güncel isimler de pop kabul edilebilir. Müzikal ayırımlar var, türler farklı. Ama popülerlik, kitlelere hitap eden nitelikte müzik ve

Yazının Devamı

Seçim tahmini!

24 Nisan 2018

'Üstat, sence ne olur?' “Bence gene tulum çıkaracaklar abi, hiç heyecan-lanmayın.” “Yok abi yok, o kadar kolay değil bu sefer o iş.” Seçim tahmininin sonu.

Teknik olarak herkesin bildiği ve söyleyeceği bundan ibaret. Saatlerce televizyona bakıp internette başlıklar ve linkler arasında gerim gerim gerineceğinize ara sıra bu yazıyı açıp ilk iki satırı okuyun. Yeterli.

Gazetelere bakıyorum. Gökten analiz yağıyor. İnternet haberciliği zaten patlama noktasında. Her dakika anketler açıklanıyor. Şunun yanına şu gelse kaç alır? Şununla o bir arada amuda kalksa filancanın neresi kaşınır? Şu partinin küskünleri şu partinin küskünleriyle masaya otursa en çok hangi partinin filanca kanadında sıkıntı çıkar? Bundan daha absürt ihtimaller üzerinde sayfalarca yazılar. Her gün ısrarla “Asla erken seçim yok” diye yazan siyasi nabızcı şimdi de üstün nabızcılığıyla muhalefet ne yapmalı, iktidar bloku nasıl hareket edecek konularını aydınlatıyor. Bugün yazdığı yarın gene yanlış çıkacak ama kim hatırlayacak ki. Yazan memnun, okuyan memnun, derdi tasası bana düştü.

Sosyal medya başka âlem. Saat başı yaşını başını almış bir yeni büyüğümüzün ya da partisinde kenarda köşede kalmış bir milletvekilinin adı

Yazının Devamı

Dublajın yükselişi

22 Nisan 2018

Eğlence dünyasında, daha da net olmak gerekirse yeni nesil televizyonculukta İngilizcenin hegemonyası sona eriyor. Farklı dillerde yapımlar dublajlı olarak izlenme rekorları kırıyor.

Belki inanmayacaksınız ama eğlence dünyasının geleceğinde “dublaj”ın çok büyük, önemli bir yeri var. 300 milyon Netflix izleyicisinin büyük kısmı dizileri altyazılı değil dublajlı izliyormuş. Gelecekte herkes İngilizce öğrenecek ve ortak bir dil konuşacak falan sanıyorsanız, büyük ihtimalle yanıldınız. Gelecekte herkes kendi dilini konuşacak ve dublaj yükselecek. Netflix’in Roma’da yapılan yeni sezon lansmanında sadece yeni diziler tanıtılmadı. Şirketin yöneticileri eğlence dünyasının nasıl şekillenmekte olduğuna dair ilginç bilgiler verdi. Bunlardan Todd Yellin’in anlattıkları ilgi çekiciydi. Yellin, Netflix’in ürün başkan yardımcısı. Netflix’in nasıl çalıştığını, kullanıcıya nasıl hizmet verdiğini ve buradaki içeriğin nasıl dağıtıldığını anlattı.

Netflix tüm dünyada 125 milyon aboneye sahip. Ama her üyelikte birden fazla kullanıcı var. Her birinin de kendi kişisel tercihleriyle login olma imkanı var. Yani aslında 300 milyondan fazla insan Netflix’teki içerikleri izliyor.

Bu 300 milyon insan

Yazının Devamı

Dizi meraklılarına sıfır kilometre öneriler

21 Nisan 2018

Diziseverler, özellikle de sci-fi, suç ve polisiye türlerini sevenler bu Avrupa çıkışlı yepyeni dizileri not alsın. Netflix’in yeni sezon yapımlarının lansmanını yaptığı Roma’dan bildiriyorum

Yerel yapımlar, yani ABD’den değil Avrupa’dan, İskandinavya’dan, Polonya’dan, Almanya’dan, İspanya’dan, Türkiye’den çıkan yapımlar Netflix için neden önemli anlatayım. Bunlar orijinal içerikler. Hikayeler, Amerika’dan dünyaya yayılan dizi ve filmlerin artık neredeyse standartlaşmış hikayelerinden farklı ve ilgi çekici. Üstelik bu diziler yepyeni ve çok yetenekli oyuncular ve yönetmenlerle çekiliyor. Yeni hikayeler, yeni yetenekler, yeni yüzler. Dünyadaki izleyici işte ufaktan artık bu tip yapımlarla kendini geliştiriyor.

Netflix yöneticilerinden biri “Biz Amerikan televizyonculuğunu Avrupa’ya taşımıyoruz, yerel işleri dünya izleyicisiyle buluşturuyoruz” diye anlattı durumu. Buna pratikte de tanık oluyoruz. Gerçekten ülkelerden çıkan diziler sadece o ülkelerde değil, dünya çapında izleniyor. Mesela en fazla izlenenlerden Alman yapımı “Dark”ın ilk sezonu, Almanya dışında daha çok izlenmiş. “La Casa De Papel” Amerika izleyicisine kendini beğendirmeyi başarmış. Yani yerel diziler illa o ülkelerin

Yazının Devamı

İnternetten siz de sıkılmadınız mı?

17 Nisan 2018

Z kuşağı internetten sıkılmış. Geçenlerde Daily Beast’te çıkan bir haberdi bu. Okudukça ilgimi çekti.

1998-2010 arası doğanlar Z kuşağı kabul ediliyor. Yani bugünün ergenleri.

İşte bu ergenler internetten sıkılmış. Araştırmalara göre internette yeni bir şey görmüyorlarmış. Ne bir şey öğreniyorlarmış ne de gördükleri herhangi bir şey onları şaşırtıyormuş.

“Gördüğüm her şeyi daha önde de görmüş gibi hissediyorum” demiş bir ergen.

Sanırım internet insanları çok erken yaşlandırıyor. Eskiden 70 yaşında birinin söyleyeceği bu cümleyi bugün 15 yaşında bir çocuk söylüyor.

Bir diğeri şöyle demiş: Her sabah ilk iş 15-20 tane uygulamayı açıp ilgimi çekecek bir şey arıyorum. Bulamıyorum. Valla ergenlik biteli çok oldu ama ben de aynen böyle hissediyorum değerli okurlar. Ya internet sayesinde (veya yüzünden) komple ergen bir toplum oluştu ya da artık kuşaklar can sıkıntısında buluştu.

***

Teknoloji devrimi müjdecileri şundan en fazla 5-10 yıl önce teknolojinin hayatımıza ne kadar büyük renk getirdiğinden bahsediyorlardı.

Yazının Devamı

Fatboy Slim ile 10 dakika

15 Nisan 2018

Geçen hafta sonu Sonar İstanbul kalabalığı arasında biraz vakit geçiren ve ardından sabah ikide Fatboy Slim’le kuliste buluşan birinin notları.

Yürüyen merdivenler bir aşağı bir yukarı özenli festival look’larını gururla taşıyan elektronik müzik meraklılarını sahnelerdeki konserlere ya da serinlemek için bir şeyler içecekleri barlara yetiştiriyor. İyi bir ismin performansı başladığında -mesela ben oradayken Black Coffee başladı- hemen barlar terk edilerek salona hücum ediliyor. Bir şeyler tüketmek ve eş dostla biraz sohbet için en iyi zamanlar böyle zamanlar. Saat sabah 02:00 suları ve Zorlu PSM’deki kalabalık ve izdiham, Versace for H&M satış sabahında kapılar açılıyor düzeyinde. Partiye, kafa dağıtmaya, biraz olsun her şeyi unutup dans etmeye ne kadar ihtyacımız varmış.

Benim gibi 2000’lerin başından bu yana İstanbul’da festival takip edenler için elbette anıların canlandığı bir andı. Bir elektronik müzik festivalini açıkhavada binlerce kişi arasında dans ederek yaşamanın ne kadar harika bir deneyim olduğunu hatırlayıp eski festivalleri ve zamanları dedeler gibi yadettik tabii. Bira kuyruklarından ve tuvaletlerin pisliğinden biraz fazla şikayet etmiş olduğumuzu fark etmek

Yazının Devamı

Yeni albümler arasında

14 Nisan 2018

Kulağımıza çalınan, önümüze gelen, masamızın üzerine ulaşan yeni müziklere dair izlenimler, yorumlar, kısa bilgiler, eleştiriler.

“Deli Zaman” - Cihan Mürtezaoğlu

Cihan Mürtezaoğlu Türkiye’nin son dönemde yetiştirdiği en yetenekli müzisyenlerden biri. Pek çok enstrümanı çok iyi bilmenin ve çalmanın yanı sıra bestelerini de kendi yapıyor. Bu açıdan bakıldığında tam donanımlı bir müzik insanı olduğunu söyleyebiliriz. Bu müzisyenlik sağlam bir temele oturmuş ancak değişmez, dönüşmez değil. Mürtezaoğlu müzikalite olarak daha ziyade çizginin alternatif tarafında başladığı kariyerini giderek ana akıma doğru sürükleme peşinde. Veya doğal gelişimi, bu şekilde yorumlanacak bir sonuç doğuruyor.

Mürtezaoğlu’nun 2015 tarihli “Sarı Söz” adlı şarkısını dinlerseniz, müziğine şu an hakim olan pek çok unsuru orada da görebilirsiniz. Ancak bunların bir araya gelme şekli ve kabaca tabirle “sunumu” çok farklı. Düzenlemede ana akım olmayan detaylar bu şarkıyı sıradan olmaktan kurtarıyor.

2016 tarihli “Bitsin Bu Delilik” adlı ilk uzunçalarına baktığımızda da bahsettiğim özelliklere sahip şarkılarla karşılaşıyoruz. Mesela açılıştaki “Bir Beyaz Orkide”. Devamındaki “Bu Bir Yağmur mu” ya da “Bitsin Bu

Yazının Devamı

Kişiler de borç yapılandırabilsin!

10 Nisan 2018

Gün geçmiyor ki bir büyük şirketimiz bankalara olan borçlarını yapılandırma talebiyle haber bültenlerine düşmesin. Bu olduğunda ne mi oluyor? Hemen birileri felaket senaryoları yazmaya başlıyor. “İşte denizin bittiği yere geldik” diyorlar. “Kriz çok yakın beyler” mesajları Whatsapp’ı patlatacak düzeye geliyor. “Bak, herkes parasını yurt dışına kaçırıyor”cular afiyetle yeni malzemenin tadını çıkarıyor.

“İhale gene sadece vatandaşa kaldı”lar ortalıkta cirit atıyor.

“Döviz fırlayacak”çıların sesi daha bir gür çıkmaya başlıyor. Ben bunu yazarken yan masada “Montenegro 5000 euro’ya vatandaşlık veriyormuş abi”ciler konuşuyor. “Yılın 230 günü güneşliymiş abi”.

Yani sağdan soldan aldığı duyumlar dışında hiçbir şeyden haberi olmayan vatandaş başlıyor teoriler üretmeye, senaryolar yazmaya, olmadık planlar yapmaya. Dünyanın en iyi ekonomisinin bizde olduğunu unutuyorlar.

Sayın yetkililer, şirketler ne güzel borç yapılandırıyor. Gelin şahıslara da aynı hakkı verin. Konu kapansın. 2017 rakamlarına göre kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 32 milyonmuş. Az buz değil, en büyük partiyi ikiye katlıyor.

Taksi meselesi

İstanbul’un taksi sorunu yok, taksici sorunu var. Bunu hâlâ anlamayan, anlamak

Yazının Devamı