Makineler dünyayı daha nasıl ele geçirsin?

20 Mart 2018

Robotlar. Evet sayın okurlar, size robotlardan söz ederek başlamak istiyorum. Sağda solda devamlı haberlerini gördüğümüz, takla atan, kapalı bir kapıyı açan, yüzen, koşan, sıçrayan, yan yan giden, düz duvara tırmanan ya da bize bilmiş bilmiş yanıtlar veren türlü türlü robotlar. Açıkçası, nasıl sinir oluyorum, nasıl rahatsızım bu robotlardan anlatamam. Köpeğe benzeyen bir robot gördüm, tam sırtından çıkan bir kol yapmışlar. İnsan kolu gibi. Önünde durduğu kapıyı açıyor bu kol. Bravo. “Gelecek işte böyle olacak” falan diyorlar.

Twitter’da her gün önüme düşen onlarca robot videosundan sadece biri bu. Bir diğerinde sadece iki bacak ve iki koldan ibaret bir robot, olduğu yerde sıçrıyor, havada takla atıyor ve iki ayak üzerine konuyor. Başlık ve metin bu durumu yücelte yücelte bitirememiş. Bravo robota.

Başka bir robot bilmiş bilmiş yanıtlar veriyor. Sanki kâinat güzeline imkânın olsa dünyada neyi değiştirirsin diye sormuşlar o da klişeleri sallıyor gibi ortadan ortadan yanıtlar. Kadın bir robota (!) Suudi Arabistan vatandaşlık vermiş. Petrol bitiyor, bir şeyler yapmamız lazım telaşıyla geleceğe yatırım böyle oluyor herhalde. Bu arada kadının, yani robotun alt tarafı yok. Altında

Yazının Devamı

Sufjan Stevens rüzgarı!

18 Mart 2018

İnsanların bugünlerde birbirine Sufjan Stevens dinletmeye başlamasının bir nedeni var. Haberiniz yoksa buyrun siz de tanışın kendisiyle.

Filmlerle müzikler arasında çok sıkı bir ilişki var. Müzikler filmleri devleştirir, sahneleri unutulmaz yapabilirken filmler de normalde kimsenin bilmeyeceği veya sadece dar bir grubun zevkine ve ilgisine hitap eden şarkıları, şarkıcıları alıp bir anda göklere çıkarabiliyor, kitlelere sunuyor. Ben film dedim, siz buna dizileri de ekleyin.

Bu durumun en canlı örneği bugünlerde yaşanan Sufjan Stevens çılgınlığı. Kimi görsem sanki kırk yıldır dinliyormuş her albümünü ezbere bilirmiş gibi “Sufjan Stevens çok iyi, dinledin mi?” diyor. Bu hareketin ardından kısılan gözler ya da uzaklara dikilmiş bakışlarla kulaklıklarını yerine takanların büyük kısmı “Call Me by Your Name”i izledikleri için bu haldeler.

Bana bir gülme geliyor tabii, Sufjan Stevens’a Beyoncé muamelesi yapıldığını görünce. Tamam biliyorum; alternatif ne, ana akım ne iyice karıştırmaya başladığımız dönemlerdeyiz. Eskiden ana akım diye tarif edilen şeylere bir bakıyorsunuz en az satanlar arasında yer almışlar. Alternatif diye çıkan sanatçılara, müziklere bakıyorsunuz, listelerin tepesinde yer

Yazının Devamı

Dikkat çekici bir albüm ve sanatçı

17 Mart 2018

Kerem Akdağ’ın kendi adını taşıyan ilk albümü caz, soul breakbeat, hip hop etkileri taşıyor. Sonar İstanbul kadrosunda da yer alan sanatçının albümünü dinleyince kendisine bir iki soru sormadan edemedim.

Kerem Akdağ’ı ilk 2016’da yaptığı “Steppin Out” ile tanıdım. Bu single’ın caz arka planı ve özellikle ritim anlayışı ilgi çekiciydi. Bu başarılı prodüktörün ve müzik adamının işlerini takip etmeye karar verdim. Aynı yıl gelen ve Darker Than Wax adı altında yayınlanan “Loungin’” adlı EP, Akdağ için önemli bir adım oldu. Akdağ’ın kendi adını taşıyan 8 şarkılık ilk uzunçaları ise geçen haftalarda Dimensions Recordings tarafından yayınlandı.

Albüm, caz, soul, breakbeat, hip hop gibi tarzlar ve etkiler arasında dolanan, zaman zaman vokallerle güçlenen, ama genel olarak beat üzerine yoğunlaşan bir müzikal perspektife sahip. Davul ve basların birbirinin içine geçtiği yapılar üzerine kurulu melodiler, inişler çıkışlar. Akdağ’ın dünyası böyle bir şey. Keyboard ve piyano, sound’un ağır basan diğer unsurları.

İnsan kendini bazen bir havuz partisinde, bazen sigara dumanıyla dolu bir caz kulübünde, bazen Güney Amerika’da bir barda veya bir hip hop konserinde hissedebiliyor. Kerem Akdağ’ın ilk

Yazının Devamı

Demek Orhan Gencebay’ın yasaklanması doğruydu

13 Mart 2018

Müzik telif kuruluşu Mesam’a devlet tarafından kayyum atandı. Gözler Orhan Gencebay’a çevrildi. Peki, ne alakası var Gencebay’la? Gencebay’ın desteklemediği, beğenmediği bir ekip yönetimde çoğunluktaydı. Gencebay’ın ekibiyle de kavgalıydılar. Diğer ekip Saray’a çıkanlardan değil. Gencebay ha bire Saray’da. Kendisi de zaten itiraf ediyor, “40 yıllık dostum” (*) diyor Cumhurbaşkanı’na. Neyse, Gencebay istifa ediyor, tak diye devlet Mesam’ın yönetimine kayyum atıyor.

Gencebay’ın bu işte bir parmağı var mı bilmem etmem, ilgilenmiyorum. Ama şunu biliyorum. Gözlerin kendisine çevrilmesinde Gencebay’ın son yıllardaki duruşunun payı var.

Neden eleştiriliyor Orhan Gencebay? “Batsın bu dünya” dediği için mi, “Hatasız kul olmaz” dediği için mi? Eleştirilen müziği değil ki? Eleştirilen siyasi tutumu ve duruşu. Gencebay artık halkın değil, devletin sanatçısı gibi göründüğü ve davrandığı için eleştiriliyor. Dünyanın her yerinde statükonun, resmi idarenin adamı olan sanatçılar eleştirilir. Bu sanatçılara şüpheyle yaklaşılır. Kanye West Trump’la toplantı yapınca da, Bruce Springsteen Obama’yla kanka olunca da aklı başında herkes rahatsız olur. Olmalıdır. Sanatçıların siyasete sağır ve dilsiz

Yazının Devamı

Cazcı taksici

11 Mart 2018

Caz sanatçısı ve taksi şöförü Hailu Mergia’nın Hammond orguyla kaydettiği ve bir öncekinden 15 yıl sonra yayınladığı altı şarkılık albüm Etiyopya cazının en yeni ve canlı örneği.

1970’lerin Etiyopya’sı nasıl bir yerdi, orada yaşamadığımızdan bunu tam olarak bilmemiz mümkün değil. Ama Walias Band gibi caz ve funk gruplarının bulunduğunu ve şahane müzik yaptıklarını biliyoruz. Bir de siyasi ortamın berbat olduğunu.

Etiyopya cazının dünyaca tanınmış isimlerinden Mulatu Astatke’yle de çalışmış Walias Band’ın üyeleri ‘80’lerin başında ABD’ye göçmek zorunda kaldı. 1976-1978 arasındaki Kırmızı Terör döneminde hükümet tarafından katledilen 500 bine yakın insan arasında yer almadıkları için şanslılardı. Ve şanslarını daha fazla zorlamadılar. Memleketlerini terk etmek zorunda kaldılar.

Grubun klavyecisi Hailu Mergia 1981 yılında Washington DC’ye göçenler arasındaydı. Burada kendine bir hayat kurması kolay olmadı. Ülkesinde tanınmış bir müzisyen olması Amerikalıların umurunda değildi. Bir süre bocaladıktan sonra taksicilik yapmaya başladı. Etiyopya cemaatinin katıldığı konserlerde çalmadığı zamanlarda şehirde müşteri peşinde direksiyon sallıyordu.

Çok özel bir müzik

Gel zaman git zaman Jim Jarmusc

Yazının Devamı

Yüzyüzeyken Konuşuruz’da değişim rüzgarları

10 Mart 2018

Akustik gitarlarıyla YouTube’u fetheden “yeni dalga”nın eskilerinden Yüzyüzeyken Konuşuruz, yeni albümü “Akustik Travma”da müzikal pozisyonunu yeniden tanımlamış gibi duruyor

Önce yeni dalga dediler. Ardından en yeni dalga, sonra en en yeni dalga, sonra üçüncü yeni, beşinci bir şeyler derken müzik sahnesinde uzun zamandır olmayan bir canlılık yaşanıyor. Akustik gitarlı yeni nesil ozanlar YouTube’u şenlendirmiş durumda. Kimileri milyon izlemelere dayanmış genç sanatçılar bunlar ve çoğunu henüz pek az tanıyoruz. Bu fenomenin eskilerinden ve öncülerinden Yüzyüzeyken Konuşuruz üçüncü albümünde sanırım şu andaki en en en en en yeni dalga isimlerin de bir süre sonra geçeceği bir yerden geçiyor. Müzikal açıdan durduğu yeri yeniden düşünmek.

“Akustik Travma” albümünde gitarlar çantalara girmiş, klavyeler çıkmış. Ve sanırım ‘90’ların downbeat chill out müzik külliyatı uzun uzun incelenmiş. Yüzyüzeyken Konuşuruz’un yeni albümünü dinleyen birinin ilk izlenimi budur.

İlk iki albümlerini hatırlamaya giriştiğimizde hafızamızda ilk beliren sinizm, ironi ve bunlar üzerinde gezinen bir kara mizahtı. Müzikal açıdan da elbette akustik gitarların ağırlıkta olduğu bir grup sound’u. Bunlar kendilerine has

Yazının Devamı

Kötü muhalefet Uber savundurur

6 Mart 2018

Yok yok, benim derdim CHP’yi eleştirmek, muhalefet öğretmek falan değil. Ne haddimize. Sadece bir konuda görüşümü belirtmek istiyorum. Yalnız dwa değilim, hayli kalabalık bir topluluğun görüşünü aktarmak benimkisi. Gene ne yaparlarsa yapsınlar.

CHP bir süredir taksicilerle birlikte pozlar verip, UBER’i bu ülkeden kovacağız mesajları veriyor. Bu tavrıyla da herhalde bir yerlerde oylarını artırmayı (!) amaçlıyor.

Üzgünüm ama bu şekilde bırakın oylarınızı artırmayı, olanları da kaybediyorsunuz. Bugün Türkiye’de taksiciler tarafından mağdur edilmeyen bir kişi dahi bulamazsınız. Vatandaş yazık taksicilere demek yerine beter olsunlar diyor. Kimsenin taksici savunacak hali yok. Bir iyilik yapmak istiyorsanız, nasıl olacak bilmiyorum ama taksileri adam edin, düzeltin, çağa uydurun. Buna çalışın. İşini iyi yapanları kovmakla tehdit etmek yerine, taksilerin doğru dürüst hizmet vermesini sağlayın. İnsan kalitesini yükseltin. Eğitin. Kim daha iyiyse vatandaş onu tercih etsin. Bunları yapamayacaksanız da o zaman ilişmeyin. Taksicileri kazanayım derken “müşterilerini” kaybediyorsunuz. Seçmenini bu kadar anlamayan, tanımayan, sahiplenmeyen parti dünyada az bulunur. İşte böyle okurlar. Kötü

Yazının Devamı

Festivallerde kadın erkek dengesi

4 Mart 2018

Müzik aleminde yeni tartışma festival kadrolarında kadın erkek sanatçı dengesi üzerine. 45 uluslararası festival 2022’ye kadar kadrolarındaki kadın ve erkek sanatçı ağırlığını eşitleme sözü verdi.

Her yıl Barcelona’da düzenlenen ve dünyanın dört bir yanından olduğu gibi Türkiye’den de pek çok müzikseveri ağırlayan Primavera Sound Festivali’nde bu yıl ilk gün 56 konser arasında 6 kadın sanatçı var. Kadın derken kadın solist veya DJ ya da kadın solisti olan grup kastediyorum. İkinci gün 10 kadın sanatçı kendine yer bulabilmiş. Üçüncü gün bu sayı 11. Sahneye çıkacak yaklaşık 170 grubun en fazla 30 tanesi kadın. Assolistler yani headliner’larda durum ne acaba? 36 headliner isim içinde 8 tane kadın var.

Bir diğer önemli festival, ABD’de düzenlenen Coachella’da 21 headliner arasında 5 kadın saydım. Burada da 200’e yakın konser var, kadın sanatçı ve gruplar toplasanız 10’u 15’i geçmiyor.

BBC’ye göre İngiltere’deki 14 büyük festivalde son 10 yılda sahneye çıkan 660 headliner’ın sadece 37’si kadınmış. Şu ana kadar saydıklarım kadın erkek dengesi açısından iyi olanlar arasından seçilmiş örnekler. Mesela bu yıl Green Festival’daki 12 headliner arasında kadın yok. Wireless Festival’ın toplam

Yazının Devamı