Ücretsiz konserin zararları

20 Ağustos 2016

Ücretsiz belediye konserleriyle ilgili yazıma tepkiler geldi. “Ne güzel işte, halk bedava konser izliyor, bunda eleştirilecek ne var?” diye sormakta kimileri. Daha etraflı açıklamalar farz oldu.

Müziğin gökten düşen bedava bir dünya nimeti olduğu fikri korsanla başladı, yasa dışı indirmeyle devam etti, sponsorlu platformlar üzerinde internetten ücretsiz kitlesel paylaşımla zirve yaptı.

Oysa müzik bedava değildir, olamaz. Burada emek vardır, bilgi vardır, birikim vardır. Şarkılar ağaçta yetişmiyor. Her gün sigaraya, döner ekmeğe, otoparka, çaya kahveye para veriyoruz da müziğe gelince neden yan çiziyoruz o halde?

Para vermeyi sevmezdik

Bugün internet üzerinden paylaşılan, satın alınan ya da dinlenen (stream) müzikten gelir elde ediliyor, bu gelir de her yıl artıyor. Ancak müziğin bedava bir şey olduğu fikri artık yeni kuşaklarda yerleşmiş durumda. Çünkü müziğe para ödemiyorlar. Onlar adına ya sponsorlar ya reklamveren toplu ödeme yapıyor.

Sektörde dönen para doğrudan kullanıcının cebinden çıkarak sanatçının ya da firmanın cebine girmiyor. Çağın şartları farklı finansal yapılar gelişmesini gerektirdi. Ağırlıklı olarak internetteki dev dağıtımcılar olan Apple Music, Spotify ve benzerleri

Yazının Devamı

Sıla meselesi ve belediyeler

16 Ağustos 2016

Sıla Yenikapı mitingine katılmadı diye cezalandırılıyor. “Demokrasiden yanayım, darbelere karşıyım” dediyse de dinleyen yok. Hedef gösterilmenin bu ortamda ne kadar ciddi sonuçları olabildiğini biliyoruz. Umarız Sıla’nın başına tatsız bir iş gelmez.
Ancak aslında geldi bile. Belediyeler Yenikapı mitingi hakkındaki tutumu dolayısıyla Sıla’yı cezalandırmaya ve yaptıkları konser anlaşmalarını iptal etmeye başladı. Ne Sıla’ya ne de herhangi başka birine, özgür bir birey olarak düşüncesini ifade ettiği için uygulanan mobbing kabul edilemez. Ancak bu hadise çok farklı bir sorunu da gündeme getiriyor.
Türkiye’de müzik sektörü, bizzat yapım şirketleri ve meslek kuruluşları tarafından bazen bilgisizlikten bazen de dar bir çevrenin kısa vadeli yüzeysel hesapları dolayısıyla kötü
yönetilerek bitirildi.
Ardından PKK terörü, cihatçı terör geldi. Bombalarla birlikte salonlar iyice boşaldı, sonunda bütün konserler, festivaller bir bir iptal olmaya başladı. Albüm satılmayan bir ortamda yerli sanatçıları ayakta tutan sponsorlardan sağlanan
gelir de iyice azaldı.
Ancak bir 10 yıl geriye gidersek sorun aslında sponsorluk ilişkilerinden başlıyor.

Yazının Devamı

Beyoğlu’nda hâlâ umut var

14 Ağustos 2016

Emek Sineması yıkılırken alkışladınız mı? Zaten eskiydi, fareler vardı,
küf kokuyordu diye dalganızı geçtiniz mi? Emek’i kurtarmaya çalışanlara, protesto edenlere eziyeti destekleyip “İyi oldu” dediniz mi? Bunlar hiçbir
şeyi beğenmez, hepsi komünist, sosyalist, geri kafalı dediniz mi?

Hepsini yaptınız. O yüzden şimdi hiç ağlayıp sızlanmayın kardeşim Beyoğlu da Beyoğlu diye. Bunu siz yaptınız. Siz istediniz. Bir kere olsun sorumluluk alın. Yanlış yaptık deyin ve hatada ısrar etmeyin.

Satırla kovaladınız

Biz Emek konusunda yazıp çizerken “Emek sadece Emek değildir” derken bunları kastettik. Dinletemedik.

Asmalımescit’te masaları kaldırmayın, dünyanın her medeni yerinde olduğu gibi bir düzenleme getirin dedik, dinlemediniz. Beyoğlu’nun sakinlerinden, esnafından görüş almadınız. Beyoğlu’nu, Asmalımescit’i alternatif kültürün merkezi yapan insanların, kültür sanat alanındaki kanaat önderlerinin, mimarların, akademisyenlerin, mahallelinin fikirlerine değer vermediniz. Burnunuzun dikine gittiniz. Buyrun. Elinizde artık boş sokaklar, para etmeyen dükkanlar kaldı.

Yazının Devamı

Demokrasi marşı söyleten gündem

13 Ağustos 2016

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bir değil, iki değil, onlarca “demokrasi şarkısı” bestelendi. Besteciler arasında Ümit Besen bile var

Bu yazın hit’i hangi şarkı olacak, acaba Serdar Ortaç’ın 1.558’inci kez aynı melodi ve ritim üzerine farklı söz yazarak (“Google trends”de o ara ne varsa) piyasaya sürdüğü yepyeni şarkı mı, yoksa Hande Yener’in yine muhakkak yepyeni, öncü, avangart poplamaları mı diye beklerken 15 Temmuz büyük oyunu değiştirdi. Ne Ortaç, Hande Yener, Boz, Dalkılıç ne de darbe girişiminden bir hafta önce yeni single’ı “Cuppa”yı plajlara, sahillere fırlatan Tarkan...

Artık en büyük organizasyon miting, en büyük hit 15 Temmuz marşı.

Geçtiğimiz hafta dikkatinizden kaçmamıştır, bütün basın aynı anda “İşte 15 Temmuz demokrasi destanı marşı” diye bir marşı halka servis etti. Ben bu marşı dinleyeyim diye Youtube’a girince kendimi marşların arasında buldum.
Bakın demokrasi yazının an itibarıyla
hit şarkıları şöyle...

İlk marş, az önce bahsettiğim, bütün basının haber sitelerinden paylaştığı, Hanefi Söztutan adlı şahsa yazdırıldığı belirtilen demokrasi marşı. Müzikal açıdan özetle “Kiziroğlu” tarzı diyebileceğim standart bir seçim dönemi şarkısı görünümünde. Sözlerde

Yazının Devamı

Hayaller olimpiyat, gerçekler Yenikapı

9 Ağustos 2016

Pazar günü Yenikapı’ya gitmedim ama orada ne olup bittiğini hepimiz biliyoruz.

Şu oldu, o bunu dedi, diğer şöyle yaptı... Bunları iki dakika unutun. Ben size bugün bunlardan da söz etmek istemiyorum.

Ben aynı saatlerde olimpiyatların açılış töreninin tekrarını izlemeye çalışıyordum TRT’de. Onu anlatayım.

İzlemeye çalışıyordum yerine belki de, “TRT’nin son anda yalapşap yayınlamaya karar verdiği Rio 2016’nın açılış törenini sunması gereken yorumcuların bilgisizliği, hazırlıksızlığı ve genel kültür eksikliğiyle yaralanıyor ve üzülüyordum” demeliyim.

Ne meşaleyi taşıyan sporcuları tanıyorlardı, ne bayrak taşıyanlar dışındaki sporcular hakkında bilgileri vardı. Lafı çevirmek, hiçbir şey söylemeyen cümlelerle ekran başındakileri oyalamak dışında en utanç verici anlar kameraların belli sporcuları ya da olimpiyat yöneticilerini yakın plana aldığı anlardı.

Bu anlarda tabii neden bu zatışahane bize gösteriliyor, bu kimdir gibi sorular zihinlerimizi meşgul ediyor. Elbette yanıtlarını alamıyoruz. Yorumcular adına ben ekran başında utandım. Muhtemelen onlar da son anda görevlendirilmişti ve elbette kabahat sadece onların üzerine yıkılamayacak kadar büyüktür.

Biz yıllarca olimpiyatları düzenlemek

Yazının Devamı

İptallerin analizi ve çözüm

7 Ağustos 2016

Son dönemde konserleri iptal olan organizatörlere göre Türkiye’deki durum yurt dışından bakınca, olduğundan daha gergin görünüyor. İptallerin en önemli nedeni bu

İptal olan konserler artık o kadar fazla ki çoğu haberden bile sayılmıyor. Eskiden Muse, Sia, Skunk Anansie çapında bir sanatçı konserini iptal (hele güvenlik gibi bir nedenle) etse ortalık yıkılırdı. Güzel günlermiş. Konserlerin ya da iptallerinin bugüne göre daha fazla önemsendiği, ses getirdiği günlermiş anlamında söylüyorum, yanlış anlaşılmasın.

Promoters Alliance’dan Siyabend Süvari’nin bu yaz iki festivali iptal oldu: IstanbulBlueNight (headliner’ı Muse’du) ve Masstival (headliner’ı Sia’ydı). Ancak konfirme olup daha açıklayamadan iptal olan iki büyük konserleri daha var.

Müziksevere şu dönemde büyük iş düşüyor

İptal nedeni genel olarak “Türkiye’deki durumun belirsizliği ve ekiplerin korkması” olarak belirtiliyor.

“Güvenlik tedbirlerimiz konusunda şüpheleri yok aslında ama şu anda tüm dünyada Bataclan ve Nice sonrası artan bir gerginlik var. Bize biraz daha fazla yansıyor coğrafi konumumuzdan dolayı” diye anlatıyor Süvari: “Sanatçılarda Türkiye hakkında kötü bir imaj yok, gergin hava diner dinmez gelmeye devam

Yazının Devamı

Şu ara dinlemeniz gereken 10 şarkı

6 Ağustos 2016

1- “Big Cat” - Wild Beasts: İngiliz ekibin “Boy King” adlı yeni albümünün açılış şarkısı. Wild Beasts adına çok da alışık olmadığımız orta tempolu bir dans şarkısı formunda. Grup metaforlarla zamanın eleştirisini yapmaya, bu arada günümüzün indie/art rock manifestosunu yazmaya devam ediyor.

2- “Safe and Sound” JustIce: 2011’deki “Audio Video Disco”dan bu yana beş yıl geçti. Bu sürede dünya (memleketleri Fransa da) daha güzel bir yer olmadı ama Justice güzelleşmiş. Bu power funk disco parça yeni malzemelerin de habercisi.

3- “The Snowfalls” - Whyte Horses: Aceleye gelmiş gibi duran bol flanger’lı gitar arpejleri, riff’ler ve titrek bir kadın vokali, garaj kaydı izlenimi veren davullar. Bütün bu “çalakalem” estetiğine aldanmamak lazım. Söz konusu olan bilinçli bir 60’lar surf rock güzellemesi.

4- “TIny” - DInosaur Jr.: Babalar yeniden bir araya gelip müzik yapmaya başlayalı 10 yıl oldu. 2016 tarihli yeni albümün adı “Give a Glimpse of What Yer Not”. Bu distortion gitarları nerede duysam tanırım, severim. Dinosaur Jr. hâlâ yüksek enerjili müzik yapmaya devam ediyor.

5- “Furnaces” - Ed Harcourt: Harcourt’un “en cesur işi” olarak nitelenen, 19 Ağustos’ta yayınlanacak bu “eyvallahsız”

Yazının Devamı

Apolitik nesil ha?

2 Ağustos 2016

“Bizim neslin görmediği bir uzaylı istilası kaldı.” Geçen gün birisi yazmış. Aklımın köşesine yer etti. Hakikaten insan düşünüyor, daha ne göreceğiz, nükleer felaket mi? Uzaylı istilası mı?
Tarihe tanıklık etmek böyle bir şey olsa gerek. Yalnız gelecek nesillere hiç tavsiye etmiyorum. Tarihe tanıklık etmek çok sıkıcı bir şeymiş sevgili gelecek nesil.
Siz evinize kapanıp müzik dinleyip, klasik yönetmenlerin sinemasına sarın, Rus, Fransız ve Türk klasiklerini okuyun. Dostoyevski, Balzac, Kemal Tahir, ileride gündem diye size dayatılacak saçmalıktan çok daha güncel olacak her zaman. Bir de birbirİnizi sevin. Bana inanın, böylesi en güzeli.
Bir yandan ileride çocuğuma anlatacağım çok hikâye var diyorum, öte yandan, ya hasta mısın, çocuk bu saçmalıkları ne yapsın diyorum. Bu kadar saçma sapan insanın adını, yaptıklarını öğrenerek neden kendine eziyet etsin çocuk?
İnsan bunları tarih diye anlatmaya utanır.
1 yaşımdayken 12 Mart Muhtırası olmuş. 10 yaşında darbe gördüm, 12 Eylül. 28 Şubat’ı ve 27 Nisan’ı ayrı, 46 yaşında bir de darbemsi gördüm. Silahlar patladı, Meclis bombalandı, tanklar köprüyü kapattı, halka ateş açtı, başbakan olan biteni tankın yanından geçerken “Hayrola,

Yazının Devamı