Memleket manzaraları

5 Haziran 2011

Seçim izlenim gezilerine bu yıl ben de katıldım. Siyaseti, partileri, talepleri, tahminleri zaten gazeteye yazıyorum. O yüzden şimdi boşverin siyaseti miyaseti, ben size şehirli gözlerimle etrafta gördüklerimi anlatayım




Bu dedenin adı Yusuf Kaplan (89). “Gece yarısı kapımı çalıp ekmekistediler verdim” diyor. Bedeli 3 yıl 9 ay. Cezasını yeni tamamlamış.


Yazının Devamı

Sezen Aksu’yu dinlerken

4 Haziran 2011



Bu albüm kötü mü? Hayır, kesinlikle değil. Sezen Aksu ve bu kadro kapı gıcırdatsa gene kötü olmaz. Ama tatsız. Heyecansız... Yine de bu tatsız tuzsuz basmakalıp pop müzik aleminde karşılaşabileceğiniz en iyi şeylerden biri, kabul etmek
lazım. Ama bence yetmiyor.
90’lara damgasını vuran, hâlâ dinleyenin içine işleyen Sezen Aksu’nun, Aşkın Nur Yengi’nin, Levent Yüksel’in, Sertab’ın eski albümleri falan gibi değil bu albüm. Bu besteler o besteler değil. İçinde unutulmaz güçlü şarkılar yok. Dönemlerini yansıtmıyorlar, damga vurmuyorlar. Sadece kötü olmayan, iyi çalınmış şarkılardan ibaretler.

Kusura bakmayın, kraliçe çıplak

Yazının Devamı

Masa üstünden notlar

29 Mayıs 2011

CD kuleleri giderek yükseliyor. Bilgisayarı koyup açmak için davrandığımda önce hangi kule devriliyorsa oradan başlıyorum yazmaya. Biriken albümlerden notlar şöyle...

“Ful” - Bedük

Bedük’ün yeni albümü “Ful”de 18 şarkı var. Bunlardan 15’i eski şarkılarının remiksleri, üç tane de yeni şarkı var. Bardağın dolu tarafı şu, kuru kuruya
üç şarkılık bir mini albüm çıkaracağına yanına 15 tane de remiks koymuş. Emek harcamış. Bardağın boş tarafı; bu “yeni” albümde 15 “eski” şarkı var. Onun dışında ne var ne yok derseniz müzikte pek bir yenilik yok. İlk şarkı “Ful Animasyon” Türkçe. Diğer iki yeni şarkı İngilizce. Dünyada bu kulvarda yapılagelen albümlerden farklı değil. Sadece Harris’in yeni albümlerinde daha fazla yeni şarkı oluyor.

Yazının Devamı

+24 sınırı kalktı iyi de...

28 Mayıs 2011


Bir günlük gazetenin birinci sayfasında meşhur bir mizahçının karikatüründe bu yönetmeliği sabahın köründe bira içerek kutlayan bir ergen var. Hatta ergen de değil, basbayağı çocuk. Annesi “Hayrola sabah sabah” diyor. Ergen “İçiyorsam sebebi var” diye yanıt veriyor.
İçki firmaları sponsorluğunda düzenlenen etkinliklere katılımda +24 yaş sınırı getiren uygulama Danıştay’dan döndü ya... Çocuk da “Yaşasın” diye sabahtan kutu biraya asılmış. TAPDK’ya, yürütmesi durdurulan yönetmeliği yeniden hazırlarken ilham verecek güzel bir iş.
Mehmet Çağçağ Habertürk’te çizmiş bunu. Leman’ın beyni olan zeki ve tecrübeli bir mizahçının olaya bakışı buysa, demek ki ortada ciddi bir algı sorunu var.
Afedersiniz biz bunca yazıyı itirazı bunun için mi yazdık? Bunu mu anlıyoruz bütün olan bitenden? Bu mudur? Sabah sabah bira içen genç...
Oysa biz ne dedik? Yapmayın etmeyin dedik. Biz derken benim gibi itirazını dile getiren her aklı başında insanı kastediyorum.

Yazının Devamı

Yabancı müzik yasaklanacak mı?

24 Mayıs 2011

Sizlerden bir süredir “Artık yabancı müzisyen ve sanatçılara ait şarkıları dinleyemeyecek miyiz yani” temalı mesajlar geliyor. Yersiz bir soru değil, zira birkaç gündür basında bu konuda yer alan “Yabancı müzik yasaklanacak” haberleri hakikaten müziksever için endişe verici.
İşin aslı şu: Memleketimizde yayımlanan yabancı şarkıların haklarını temsil etme iddiasında iki kuruluş var. Mesam (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) ve MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği).
Ortaya çıktı ki her ikisi de yabancı müziklerin çalınmasından doğan telif haklarını “yetkili biziz” diye muhtelif yayın kuruluşlarından toplamışlar. Yani ortada mükerrer telif ödemesi var. Yayıncı kuruluşlar kullandıkları müzikler için iki yere birden telif ödemiş.
İşler karışınca konu Kültür Bakanlığı’na intikal ediyor. Bakanlıktan yetkililer de “dahiyane” bir çözüm üreterek “Bir süre yurtdışına ödeme yapmayın, bu işi çözelim öyle yaparsınız” diyorlar.
Yurtdışındaki telif kuruluşlarının isyanı bu noktada ortaya çıkıyor...

‘Sorunu Günay halledebilir’

Yazının Devamı

Mitingler konser olsa...

22 Mayıs 2011

Diyelim ki siyasi parti liderlerinin halka seslendiği mitingler konser. Liderler de rock yıldızı. Hangisinin konserine gitmek için para verirdiniz? Ben düşündüm taşındım bu sorunun yanıtını adil bir şekilde verdim. Hepsine farklı nedenlerden bilet alır, paramı öder giderdim. Neden mi?


Erdoğan’ın şovunda heyecan, aksiyon, dram; hepsi bir arada. Paranızın karşılığını alırsınız

* Kalabalığı diri tutmak için elinden geleni yapıyor. Yeterli tepkiyi alamazsa konuşmayı kesip “Sesim geliyor mu” diye başlıyor karşılıklı atışmaya... “Geliyor mu?” “ Eveeeet!” Geliyor mu?” “Eveeeeet!” “Arkadakiler sesim gelmiyor mu?”
E tabii John Lennon’vari bu “bizim şarkılarımız arka sıralara” ateşlemesiyle kalabalık da coşuyor.

Yazının Devamı

Kral TV ödüllerinden...

21 Mayıs 2011

Madem müzik dünyamızın gündeminde Kral TV Müzik Ödülleri var, madem ben de jüri üyeleri arasında yer aldım, madem ödüller tartışma yarattı, o halde müsade edin ben de bu konuda iki çift laf edeyim


Yok gitmedim. Durduk yere ceket falan giymek istemedim. Gidene itirazım yok ama ben bu herkesin sanki aynı kulübün üyesiymiş gibi bir araya gelip birbirine selam verip övgülere boğduğu dünyanın dışında kalmaktan memnunum. Zaten Kral TV’yi de bir tek askerdeyken seyretmiştim. Çavuşlar başka kanal açmıyordu. Ayrıca tören ve maç evden de izlenir. Pizza söyleyip cümbür cemaat takılıyorsunuz, her kafadan bir ses çıkıyor, yorumlar havada uçuşuyor. Biz de öyle yaptık. Bakın benim notlarımdan derlediklerim şöyle...
* İlk kez jürisinde bulunduğum bir yarışmada oy verdiğim adayların kazandığına tanık oldum. Yani ilk kez kazanana ben de oy vermiş oldum. En iyi beste (Tarkan), en iyi aranjör (Ozan Çolakoğlu), en iyi albüm (“Adımı Kalbine Yaz”, Tarkan) en iyi erkek sanatçı (Tarkan), en iyi şarkı (“Sevdanın Son Vuruşu”, Tarkan).
* En iyi çıkış yapan sanatçı ödülündeki adaylar arasında ben gerçekten çıkış yapan birini göremedim. Çıkış yapmak demek yeri göğü inletmek demektir. Mesela Amy

Yazının Devamı

Selda Bağcan olmasa...

15 Mayıs 2011



Efendim Teoman, Selda Bağcan’ın memlekette olduğu kadar İngiltere’de ve Amerika’da da meşhur ettiği Aşık Mahzuni Şerif’in eseri “İnce İnce”nin girişindeki gitar melodisini almış. Onu kullanıp
bir şarkı yapmış. Hadise bu.
Aşık Mahzuni Şerif’in şarkısında fakirlerin üzerine ince ince bir kar yağıyor.
Teoman’ın şarkısında kar da yok fakir de. Aynı melodi üzerine yazın kumsalda tek başına dans eden bir kız var.
Yani bu şarkının orijinalinde bağlama ile çalınan, Selda Bağcan’ın elektrogitara uyarladığı riff alınmış, standart bir Teoman şarkısına eklenmiş.

Yazının Devamı