Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçenlerde bir arkadaşım anlatıyor. Öğle yemeğinden ofise dönüyorlar. Bir bakıyorlar bina kapalı, her yer polis kaynıyor. İçeri giremiyorlar. “Ne oluyor” diye merak edip soruyorlar. Bomba ihbarı yapılmış.
“Ha neyse” diyorlar. “Madem öyle, biz de arka kapıdan girelim bari.”
Binanın arkasına dolanıyorlar. Orada polis yok, kapıda kimse durmuyor.
İçeri girip ofise çıkıyorlar. Yerlerine oturuyorlar, yemek sonrası çaylarını içerken “bom” diye bir ses duyuluyor.
Birbirlerine şöyle bir bakıyorlar. “Fünyeyi patlattılar galiba...” “Ha evet, fünye.”
İşe güce devam.
*
Arkadaşım bu hikâyeyi bana birkaç gün sonra karşılaştığımızda kahve içerken “Ne var ne yok, n’apıyorsun” muhabbeti yaparken anlattı. Amerikalıların “conversation starter” dediği muhabbet açıcı minik konulardan biriydi bizim için bomba ihbarı.
Konuştuk, diğer konulara geçtik. Game of Thrones’un yeni sezonunun ilk bölümü tatmin etti mi? Beyonce’nin yeni albümünü dinledin mi? Monte Carlo ve Barcelona turnuvalarını alan Nadal’ın geri dönüşü muhteşem oldu denilebilir mi? İstanbul’daki kahvaltıcı furyası ne zaman bitecek? Rakı içilecek hâlâ salaş ve bozulmamış yepyeni bir yer var mı... Bunun gibi şeyler. Ve bomba ihbarı.
Arkadaşımın ofisinden kimse böyle bir şey yaşadığında her yere telefon açıp haber vermedi. Sosyal medyaya bomba ihbarı yapılmış falan yazmadı. İnsanlar artık böyle şeyler yapmıyor. Heyecanlan-mıyorlar bile.
Beni en fazla şaşırtan da (aslında dinlerken şaşırmadım, sonra düşününce irkildim) bizim arkadaş ve iş arkadaşının iki kafadar olarak içeride bomba olduğu düşünülen, kapısının önünde polis birikmiş bir binaya arkadan dolanıp girmeleri. Gayet sakin işlerine devam etmeleri, çay içerken gelen “bom” sesine “Fünyedir fünye” deyip geçmeleri.
Yıllar önce Tokyo’da çalışan bir dostum İstanbul’daki deprem sonrasında bana şöyle demişti: “Tokyo’da 7 şiddetinde deprem demek işyerinde hafif sallantıda şöyle karşılıklı birbirine bakmak demek. Sonra herkes işine devam eder.”
Tokyo depremle yaşamaya alışmış bir şehirdi ve alışmak işte böyle olurdu.
*
Biz de alıştık. Canlı bomba kendini patlatmış. 1 Mayıs’ta 230 kişi gözaltına alınmış, Doğu’da gene askerler şehit olmuş, Kilis’e gene roket atmışlar. Bunlar hep normal.
Alışmak, bizim için politik bir tavır değil, yaşamsal bir mecburiyet, hayatta kalmak için başvurulan içgüdüsel bir yöntem olmuş adeta.
Alışma şampiyonuyuz.