Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazen insan o kadar çok rağbet görüyor ki yeni bir sanatsal birikim sonucunda falan değil sadece para için albüm çıkarıyor. Hatta o albümde kendini döven adamla düet bile yapabiliyor

Ama Rihanna hiç yardımcı olmuyorsun

“Unapologetic” isimli yeni albümü Türkiye’de de satışa sunulan Rihanna GQ dergisine poz vermişti.

Sevgili Rihanna, sen eğer asi kızsan bu ne, yok değilsen asi kız yaygarası neydi? R&B söyleyen güzel sesli bir kızken bir anda 2007’de “Good Girl Gone Bad” dedin, delirdin, asi havalara girdin, deriler, makyajlar, dövmeler derken dünya starı oldun. Tamam dedik, ne güzel söylüyor dedik. Sevgilinden dayak yedin, ağzın burnun dağıldı, mağdur oldun, kol kanat gerdik. Seksiyim dedin, tamam dedik, rock’çıyım dedin, ona da eyvallah dedik. Dans müziği yaparım dedin, David Guetta, Calvin Harris kapına koştu, seninle şarkı yaptı, peki dedik.
Ama bu ne? Seni döven
adamla düet yapmışsın.
Bir de şarkının adını ‘Nobody’s Business’ koymuşsun. “Sen bizimle kafa mı buluyorsun Rihanna?”
Diyesi geliyor insanın...
Rihanna sanırım şöyle düşündü: “Chris beni dövdü. Tamam. Bu olay sayesinde bir sürü insan bir sürü para kazandı. Ben neden kazanmayayım ki? Ayrıca onu seviyorum.” İşin aslı ben Rihanna’nın yanlış bir karar verdiğini ama bu kararında dürüst olduğunu düşünenlerdenim.
Parantez: Chris Brown müzik dünyasının nefret etmek şöyle dursun tiksindiği bir isim. Twitter’da takip edin, zaten tam anlamıyla bir Amerikalı magandayla karşı karşıya olduğunuzu fark edeceksiniz. Adam yaptığından utanmak, pişman olmak şöyle dursun adeta gurur duyuyor ve bu durumda attığı dayak da yanına kar kalıyor. Adaletin bu mu dünya? (Bizde de kadın dövenlerin yanına kaldı biliyoruz hepimiz)

Haberin Devamı

Ama Rihanna hiç yardımcı olmuyorsun

Rihanna bir dönem birlikte olduğu, ardından fena halde dayak yediği Chris Brown ile “Nobody’s Business” isimli şarkıda düet yapıyor. İşin aslı, şarkı albümün en iyilerinden.

Topu Rihanna’ya ver, kenara çekil
Bu magazinel kısmı geçersek müzikal açıdan şunları diyebiliyoruz:
Rihanna’nın o kadar güçlü, o kadar farklı ve özel bir sesi var ki söylediği bir şarkının kötü olması mümkün değil. Bir Rihanna albümü yapıyorsanız çok fazla top çevirmenize, son moda cihazlarla yapılan türlü vıcı vıcıya falan da ihtiyacınız yok. Yapacağınız şey belli: Topu Rihanna’ya ver ve önünden çekil.
Eminem düeti “Numb” dub sularında gezindiği noktalarda etkileyici. “Jump” moda olan dubstep’in etkisinde, David Guetta’lı “Right Now” klasik bir İbiza hit’i olmak için hazırlanmış. “What Now” ve “Stay” albümün balad kotasından
art arda iki şarkı.
Chris Brown’la düetleme olan “Nobodys Business”a gelirsek “Kimseyi ilgilendirmez” diyor yani Rihanna. “-Sen benim bebeğimsin, -Sen de benim, bundan kime ne?” Böyle kafalar... Üzülerek söylüyorum, albümün en iyi şarkılarından biri. Chris Brown’ın Michael Jackson hayranlığı da gayet açık burada.
“Love Without Tragedy-Mother Mary” albümün bir başka
sağlam şarkısı.
Açıkçası albümün rock, klasik dans ve R&B tadındaki ikinci bölümü ilk bölümdeki seksi hip hop numaralarından kat kat iyi.
“Get It Over With”, reggae “No Love Allowed” ve rock “Lost in Paradise”ı da etkileyici buldum.
Rihanna demek para demek.
O yüzden yeni albüm “Unapologetic”e bir sanatsal birikimin yansıması demek yerine faturaları ödemek için yazılmış bir çek olarak bakmak yanlış değil. Ama karşımızda çok iyi hazırlanmış, içinde şahane şarkılar bulunan bir albüm olduğu gerçeğini de değiştirmez bu.
Yine de düşünmeden edemiyorum.
Bu kadar güzel müzik yapabilirken insan,
2012 model bir Ike ve Tina numarasına ihtiyaç var mıydı satmak için? Bu problemi de başka zaman çözeriz.

Haberin Devamı

Axl ve Slash

Haberin Devamı

* Axl, Guns N’ Roses’ın beyniydi.
Slash gitarı, ruhu, karizması.
* Axl tek adam olarak müzik hayatına devam etmeyi tercih etti.
Slash grupların parçası olmaya gayret etti.
* Axl gruptan kendi dışında herkesi kovdu ve diktatörlüğünü ilan etti.
Slash diktatör olmadan da şahsi olunabileceğini kanıtladı. Hem gruplarla çaldı hem kimliğini korudu.
* Axl herhangi bir “star” isimle çalışmadı, hep kendini ön planda tuttu.
Slash albüm yaptı rock aleminin en önemli starları onunla çaldı.
* Axl Slash’e “Ben grubu yeniden kurdum, al bu da yeni kontratın” dedi.
Slash “Oldu bana müsaade” dedi. Bu 1996’daki son konuşmalarıydı.
* Axl Guns N’ Roses konserlerine Slash tişörtüyle gelinmesini yasakladı. Güvenlikler kapıda tişörtleri çıkarttırdı.
Slash böyle bir şey yapmadı.
* Axl “Slash ve Duff bana loser ve idiotsun dedi, bunalıma girdim, beste yapamadım” dedi.
Slash (ve Duff) buna herhangi bir yanıt vermedi.
* Axl Türkiye’ye iki kez geldi, Guns N’ Roses olarak konser verdi. Coştu, kırdı geçirdi. Slash ilk kez gelecek, Slash featuring Myles Kennedy and the Conspirators adı altında 2 Şubat’ta Küçükçiftlik Park’ta olacak. Bakalım ona tepkiler nasıl olacak.

Ama Rihanna hiç yardımcı olmuyorsun

Gökcan Sanlıman’ın “Soğuk Temmuz” isimli albümü aralık ayı içinde yayımlanacak.

Teoman’ın yeni keşfi

Meğer Teoman müzikten hiç kopmamış. Meğer son bir yıldır menajeri Funda Sanlıman’ın oğlu Gökcan Sanlıman’ın albümünü hazırlıyormuş prodüktör olarak. Aralıkta piyasaya çıkacak “Soğuk Temmuz” isimli bu albümü geçen hafta dinledim. Gökcan’ın daha önce grubuyla sahne deneyimi var ama bu ilk ciddi çalışması ve albümü. Anlattığına göre Teoman’la müzik hakkında uzun sohbetler yapmışlar, bazı şarkılarda vokal tarzını oluşturmada destek olmuş Teoman. Albümü dinlerken önce pek çok benzeri olan bir rock albümü sandım. Ama öyle değil. Pop ve rock arasında bir yerlerde. Doğal olarak Teoman etkisi hissettim. Dikkat çekecektir.
Çıkış şarkısının adı “Soğuk Temmuz”.
Aylin Aslım vokalde destek vermiş. Bu baladla çıkmayı tercih ettiğine göre yeni bir popüler romantik şarkıcı geliyor olabilir ileride. Teoman’ın arkasında durduğu Gökcan Sanlıman’dan albüm piyasaya çıkınca yine bahsedeceğim size.

Beyoğlu’nda koşmak yasaklandı!

Üzerinde “Beyoğlu’nda koşmak yasaktır” yazılı Belediye Meclisi kararının bulunduğu tabelanın fotoğrafını sosyal medyada görünce “Yok artık” dedim, “Bu nedir, gerçek olabilir mi?” diye sordum ben de paylaşarak. Pişmanım. Bir protestoymuş bu tabela. Gerçek olmayan tabelaya ne yorumlar döşenildi. “İşte bunlar böyle” diye cümleler falan... Beyoğlu Belediyesi’ne sordum. Böyle bir şey yok yanıtını aldım. Keşke herkes öyle yapsaydı havanda su dövmeden önce.
Tabeladan alınacak ders: Kendini gülünç duruma düşürmeden araştır, sor, öğren.

Yine, yeniden

“Blue Lines” 2012 Mix/Master Massive Attack

Bazı albümler eskimez. Onlar mihenk taşıdır ve üzerlerinden ne kadar zaman geçerse geçsin değerlerini yitirmezler. Buna “klasikleşme” diyebilirsiniz. Klasikleşme zamanla olabileceği gibi bir albüm çıkar çıkmaz da olabilir. “Blue Lines” her iki anlamda da klasik. 1991 tarihli albüm şimdi yeniden master edildi ve yeniden servis edildi. Baslar, vokaller, klavyeler hepsi pırıl pırıl. 21 yıldır eskimeyen bu başyapıtı keşke herkes imkanı olsa da kulaklıktan falan değil , iyi bir sistemle evinde gözlerini kapayıp hiç konsantrasyon u bozmadan dinlese. Gerçek hayata dönersek, günümüzde iyi ve derinliği olan bir kayıt edinmenin anlamı büyük. Kulaklıktan müzik dinlenen bir dünyadayız, kayıt ne kadar iyiyse keyif o kadar çok.

“Rage Against the Machine” XX: 20th Anniversary Edition Rage Against the Machine

20 yıl olmuş. 1992’de bu albüm çıktığında kimse o zamana kadar böyle bir şey duymamıştı. Metalcisi, rockçısı, rapçisi herkes coşuyordu. Rage popüler müziğin sihirli formülünü bulmuştu sanki. Hem lafını esirgeme, hem de bu kadar dinletebil kendini herkese... 90’ların rock sound’unu belirleyen bu albümün 20. yıldönümü edisyonunda 12 demo, konser kaydı, video klipler de var. Remaster edilmiş elbette. Agresyonun sanata döndüğü en şahane albümlerden biri. Piyasa elbette eski sandıkları açıp para kazanacak bir şeyler üretme peşinde. Ne gam, bu sayede iyi albümler yeniden gündeme geliyor.

Karaköy’deki Nublu...

* New York’takine pek benzemiyor. Oradakinde dar merdivenden aşağı sadece tuvalete gitmeye iniyorsunuz, bir de sanatçıların kulisine. Her şey yer üstünde cereyan ediyor. Karaköy’deki Nublu ise yerin yedi kat altında gibi bir şey. Merdivenden in, in bitmedi gecenin o saatinde.
* Ben gittiğimde kalabalık içeri girmek için kapıda birikmişti. Brazilian Girls çalıyordu ve şahaneydiler. Bir dahaki sefere takip edin, kaçırmayın.
* İstanbul’da şu ana kadar yapılan Nublu denemeleri içinde bu, en başarılısı.
Sanırım İlhan Erşahin bu defa başaracak bu şehirde kalıcı bir kulüp yaratmayı.
* Karaköy’de Bankalar Caddesi’nin tam bitimindeki yeri çok merkezi Nublu’nun. Etraf daha fazla benzer yeri de kaldırır gibi görünüyor.
Yeni müzik mekanı açmak isteyenler sahil tarafında değil buralara dadansın. “Şubeci”ler uzak dursa da olur (bkz. şubesizlik özlemi).
* Tavsiye/temenni: Nublu canlı dans müziğinin merkezi olsun. DJ’ler başka yerde çalsın. Yoksa her yer bir süre sonra aynı kafaya bağlıyor. Her yere aynı insanlar gidiyor, hep aynı şarkılar çalıyor (bkz. çeşitlilik özlemi).