Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Nüfusunun yüzde 80’i ateist veya dinsiz olan Çek Cumhuriyeti bizden daha mı mutsuz, daha mı sefil, daha mı günahkar, daha mı ahlaksız?” diye düşündüm Prag’dayken...

Geçen hafta Prag’daydım. Rehberimiz kiliseleri dolaştırdı. Konu açılınca öğrendim. 10 milyon nüfuslu Çek halkının ancak yüzde 20’si kendini inançlı olarak tanımlıyor. Katolik ve Protestanlar yarı yarıya.
2010 yılındaki bir araştırmaya göre halkın yüzde 50’den fazlası ateist olduğunu söylemiş. Yüzde 30’luk bir bölüm ise bu yöndeki bir soruya yanıt vermek istemiyor. “Dindar değilim” ya da “Ne alaka, size ne?” diyor. Çok şaşırdım, gerçekten hiç bilmiyordum.
Bu ülkede kimse din dersini yasaklamıyor, kiliseleri kapatmaya çalışmıyor, ateizmi zorunlu öğreti yapmak için yasa değiştirmiyor. “Biz çoğunluk milletiz” falan demiyor. Ateizm en iyi inançtır diye ortada dolaşmıyor. Hatta bu konuda konuşmak toplumda kişisel haklara müdahale kabul ediliyor. Yüzde 80 hiç fena bir çoğunluk değil oysaki.

Başlarına taş yağdığı falan yok
Bu durumu komünist döneme bağlayanlar yanılır, çünkü 1989’dan bu yana ateizm daha da artmış. Dindarlık bastırılsa, rejim değiştiğinde eskiye dönüş olurdu.
Neden mi anlattım? Hayır gittim gördüm, başlarına taş falan yağdığı yok. Gayet mutlu, mesut, yardımsever insanların olduğu müreffeh, kendi halinde bir ülke.
Orada hiç mi sorun yok? Elbette var. Mesela Çek Cumhuriyeti, Şeffaflık Örgütü tarafından hazırlanan yolsuzluk endeksi
çalışmasında Türkiye’yle aynı sırada. Yani dert, tasa, yolsuzluk, kayırma her zaman olur, olacak da; en azından inanca dayalı kimlikler üzerinden birbirimizi dövmekten vazgeçsek...
Herkesin istediği dini inancı ya da inançsızlığı zorlama olmadan toplumsal uzlaşma kuralları çerçevesinde özgürce yaşayacağı, herkesin işine gücüne bakacağı, birbirine saygı göstereceği bir sistem olamaz mı? Oluyormuş işte...

Haberin Devamı

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

BLACK MESSIAH - D’ANGELO

D’Angelo’yu 2000’den bu yana pek duyan gören olmadı. Açıkçası 2010 tarihli Mark Ronson albümünde (“Record Collection”) yer alınca onu özlediğimi fark etmiştim. Sağlam bir yeni nesil nu’soul, funk, hiphop albümü dinlemek isteyenler buyursun.

Haberin Devamı

MOTION - CALVIN HARRIS

Süperstar DJ olduğunuzda artık kendi müziğinizi yapmak yerine muhtelif ünlü isimlerin şarkılarını düzenlemeye girişiyorsunuz. Çünkü böylesi daha kolay,
hem de daha fazla beğeniliyor. Eh piyasa böyle. Albümün özeti: Birkaç iyi şarkı

Devlet sanatçılarımız

Hülya Avşar:Dünyanın şaşaasını kabul edip gündemine aldığı, gösterişi ve maliyeti rakamlarla sabit Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na “Benim evim daha şaşaalı” diyerek yaklaşımını gösterdi. Muhalefet liderine dava açtı, “O da siyasetçi mi?” diye polemiğe bile girdi. Yolu açık.

Yavuz Bingöl:Tekrar tekrar sorduğum tek bir sorum var. Sayın Bingöl, türkücüsünüz daha iyi bilirsiniz, güçlünün yanında duran onu öven türkümüz var mı? Varsa söyler misiniz biz de bilelim halk müziğimizin meşrebini?

Orhan Gencebay:Neye çağrılsa en önde koşup gitti. O mübarek elleri sıktı da sıktı.

O ki gecekonduların, ezilenin, hor görülenin kralıydı. Sonradan Berkin Elvan için şarkı yapmaya girişti ama çok geçti artık. Kendisi de farkındadır.

Haberin Devamı

Gülben Ergen:“El Ele Umre”ye isimli çalışmasıyla pek beğenildi. Bazı insanlar içsel aydınlanmalarını nasıl ve ne zaman yaşayacaklarını çok iyi hesaplayabiliyor.

Bülent Ersoy:Servetini mesela Darüşşafaka dururken bütçesi bakanlıkları aşan Mercedesli Diyanet’e bağışlama kararı aldı. Askere kızgın. Kendisine zulüm edilmiş. Evet edildi, doğrudur. Doğrudur da sadece ona yapılana mı zulüm deniyor? Başkasına yapılan zulüm değil mi? Hem zülme karşı durmak için mevcut statükonun yanında durmak dışında ne yaptı Ersoy bugüne kadar?

Ebru Gündeş:Milletin çocuğu dövülüp tekmelenirken bile o televizyonda mağdurdu. Gün onun günü zaten.

Kimse alınmasın gücenmesin durum budur.