Kulaklığın sadece müzik dinlemeye yaradığı günler geride kaldı. Kulaklık giderek büyüyen bir pazar ve kulağına bakarak birine notunu verebilirsiniz.
iPhone kulaklığı kullanıyorum: Kusura bakmayın ama muhtemelen yeryüzündeki en kötü kulaklığa sahipsiniz. Müzikle, ses kalitesiyle yakından ilgilendiğiniz söylenemez. Genel anlamda markalar konusunda hassas, imaja yatırım yapan, markanın sunduklarıyla çok ilgilenmeyen birisiniz.
Sıradan bir kulak içi kulaklığım var: “Ayağımızı yerden kessin yeter”ci bir yapınız var. “En ucuzundan alayım işim görülsün” kafası parayı bastırıp kötü iPhone kulaklığı almaktan daha
-Young Dreams’in “Wounded Hearts Forever” şarkısını dinleye dinleye eskitmekten korkuyorum.
- Haftalık, onbeş günlük, aylık, altı aylık, yıllık, beş yıllık program yapamıyorum. En iyi yaptığım şey günlük program, anlık program.
- Almanya’daki ortalama dönerin lezzeti ve kalitesi Türkiye’deki ortalama dönerden kat be kat iyi. İnsan üzülüyor gerçekten memlekette kalitesizliğin standart olmasına.
- Yağmur yağdığında ıslanmaktan değil gözüme şemsiye teli girmesinden korkuyorum. Okullarda şemsiye taşıma kursu mecburi olmalı.
-Televizyonda herkes çok önemli, çok sofistike, herkes çok mağdur, çok hoşgörülü, herkesin anlatacak çok şeyi var ve herkes her şeyi başkası için istiyor ya; ben bunu gerçek hayatta pek göremiyorum.
- Twitter’daki “unfollow etme” gibi bir “unfollow” günü organize etmek istiyorum. Takibi bırak, rahat et, helalleş (Fonda Be’den “Perfect Day to Let You Go”).
CUMARTESİ ALBÜMÜ
“Until in Excess, Imperceptible UFO” / The Besnard Lakes
Albümün adına, grubun adına bakınca, bir indie dinleyicisi bu ekibin Kanadalı olmasına şaşırmaz. İndie, “marji” âlemin göbeği Montreal’den hem de. “Until in Exess...”i hayal etmek için post rock sound’u ve biraz da 70’lerde space rock denen müziği bir arada düşünün. Dramatik yapısı güçlü, tek tek, şarkı şarkı değil, baştan sona dinlenmesi gereken bir albüm. (Neee albüm mü, hem de baştan sona, ama çok uzun sürerrr). Kanadalı karı koca Jace Lasek ve Olga Goreas’ın müziği “The Specter” gibi şarkılarda Pink Floydvari topraklara girerken “At Midnight” ile bir anda Beach House’un müziğine ve tarzına göz kırpıyor. Cumartesi, pazar, perşembe falan demeden dinleyiniz bence...
- Tanıdık yok. Yepyeni bir ortam keşfediyorsun. Git herkesle tanış, konuş, rahat rahat takıl. Yeni simalar gör...
- İçecek ve yiyecek fiyatları Türkiye’nin üçte biri kadar. İster Avrupa’da olun ister Amerika’da, durum bu. Hem çeşit bol, hem her şeye paranız yetiyor. Daha ne olsun.
- Ne eski sevgilimi görürüm endişesi, ne “uzaktan tanıdık” tarafından esir alınmak. Saklanmak, gizlenmek, endişelenmek yok. Sosyal fobilerden arınmış bir şekilde rahat rahat konser izle.
- Ulaşım, giriş-çıkış kolay. Avrupa’da şehirler ulaşım sorununu aştığından stres yok. Kimi zaman buradan kalkıp Berlin’e konsere gitmek, İstanbul’un içinde bir yerden diğerine gitmekten daha çabuk, kolay ve sıkıntısız. Kaçta çıkarsan çık, toplu taşıma var. Taksiye mecbur değilsin.
- İnsan kalabalığı müzikle ilgili. Görünmeye ya da görmeye değil müziğe gidiyorlar. Bunu üzülerek söylüyorum, insanlar eğlenmeyi biliyor, bizim gibi asık ve gergin suratlarla sağı solu kesen tipler yok konserlerde, festivallerde.