Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni müziklerde en sık kullanılan temalardan biri değişim olabilir. Değişimi göğüslemek, kabullenmek, ona adapte olmak, onunla yaşamak, kendini değiştirmek, çevrendekileri değiştirmek. Dünyayı değiştirmek!

Değişim, neyin değiştiğinden giderek bağımsız bir şekilde bir global erdeme dönüşüyor. Değişirsen iyisin, değişmezsen bir tür “loser” olarak değerlendiriliyorsun. Peki, ama bağlamından bu derece koparılmış bir değişim de illa övülmeli midir?

Aslında tamamen anlıyorum. Ergenseniz ya da genç yetişkin çağlarınızdaysanız değişim sizin için sihirli bir sözcüktür ve gençlik kültürünün içinden yeşeren yeni müziklerin de buna kayıtsız kalması söz konusu olamaz. Ama şöyle düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.

Haberin Devamı

Bazen de bazı şeylerin değişmemesi için uğraşmak, mücadele etmek gerekmez mi?

Değişimi kayıtsız şartsız övmek acaba elimizden kayıp giden bir şeylerin yok oluşunu uysalca kabullenmek midir bir yandan? Değişim överek acaba kendimizi pasifleştiriyor muyuz?

Tamam, iş âleminde değişim önemli laflardan biri olabilir ama insanlar startup değil ki?

Ben bazı şeylerin değişmemesini istiyorum. Bazı aynı kalan şeyler bana huzur veriyor. Zamanla ve mekânla bağımı güçlendiriyor. Ayrıca her kuşak dünyayı değiştirme iddiasıyla geliyor, sonuç ortada. Bazen “Elleşmeyin birader, böyle kalsın” diyesi geliyor insanın.

Enteresan bir restoran

Bir Vedat Milor değiliz tabii hiçbirimiz ama bazen enteresan yerlere gittiğimiz oluyor. Geçenlerde Londra’nın göbeğindeki Farringdon’da yer alan St John’s adlı restorana gittik. Açıkçası, bir şehirde yaşayınca o şehrin içinde gayet standart bir günlük rutininiz oluyor ve gezip görmeye özellikle zaman ayırmıyorsanız, turist arkadaşlarınızın şehrin en ilginç, görülmeye değer mekânlarını sizden çok daha iyi bildiğini fark ediyorsunuz. İstanbul’dan gelen dostlarımız rezervasyon yapınca biz de gittik gördük. St John’s sakatat, ilik, kemik, böbrek, ciğer, kelle paça yemek isteyenler için şahane. Böbrekli pie falan gibi enteresanlıklar da var. Ben böyle biri değilim. Dil yedim, ama çok sevdiğimden değil. Garson “Bir tane kaldı, ayırtmak ister misiniz?” deyince, heyecanlanıp “Ayırın bana” dedim. İşin doğrusu bu. Dil deyince bütün bir dil geleceğini tabii ki beklemiyordum. Açıkçası, Bambi’de sabaha karşı yediğim dilli kaşarlıların tadı geldi ağzıma. Burası aynı zamanda bir “bakery” yani pastane; ürünleri ve kahvesi, özellikle de madlenleri (madeleine) harika. Şu anda “Metallica diye bir grup var ,çok iyiymiş” demek gibi bir şey yapmış olabilirim yemek meraklıları için. Kusuruma bakmasınlar. 

Haberin Devamı

Futbol ligi neden illa devam etmek zorunda?

Bazı okurları kızdıracağımı bile bile sorayım. Neden? Neden her şey duruyor, yasaklanıyor da maçlar illa oynanacak? Ekonomik gereklilikse eğer, ekonomik gereklilik herkes için “gereklilik”. Müzisyenler için bütün yollar kapalı. Tiyatrocular için bütün yollar kapalı. Festivaller iptal. Konserler iptal. Kimse bu konuda bir şey yapacakmış gibi de durmuyor. Türkiye Futbol Federasyonu başkanı dün “Biz maçları seyircili oynatmak istiyoruz. Neredeyse yüzde 10 kapasiteli oynamasına da razı olduk ama Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu müsaade etmiyor” diye açıklama yapmış. “Ne olursa olsun liglere devam edeceğiz” demiş.
Müzisyenler salonların yüzde 10 dolu olmasına bile razı olabilirler bence. Onlara soran var mı?

Haberin Devamı

İnsanların topluca izlediği müzik ve tiyatro yasakken neden insanların topluca izlediği futbol ne olursa olsun devam etmeli?