Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Turizm okullarında zorunlu olan alkollü içecek dersini seçmeli, liselerde seçmeli olan din dersini zorunlu yapıyoruz, taviz yok. Ama iş paraya gelince muhafazakarlığı esnetmenin yolu bir şekilde bulunuyor

T urizm meslek liselerinde alkollü içecek hazırlanması ve servisine dair bir ders var. Bu derste muhtelif alkollü içeceklerin hazırlanması ve servisi öğretiliyormuş. Kime? Turizm öğrencilerine. Bu öğrenciler kendilerine öğretilen meslekle ileride geçinecekler, ev bakacaklar, çocuk büyütecekler. Üstelik dünyanın her yerinde geçerli olabilecek bir meslek sahibi olacaklarından gerekirse yurt dışında da hizmet verecekler. Ne güzel.

Haberin Devamı

Otellerde, kulüplerde, restoranlarda, kafelerde çalışacaklar. Belki, memlekette kimse aslında düzgününü, doğrusunun anlamadığı için
en lüks, en gözde mekanda bile sokuşturulan kokteylleri doğru yapmayı öğrenecekler.

Ne güzel. Altın bilezik.

Fakat ne oluyor? Eğitim Bir-Sen isimli sendika bu çocuklara verilen bu gerekli dersi zorunlu müfredattan çıkarttırmaya çalışıyor.

Muhafazakarsan çocuğunun ders seçme şansı var

Sebebi ne? Efendim alkollü içecek var bu derste. Benim çocuğum dindar, içkili yerde çalışmayacak ne gerek var, alkol seçmeli olsun.

Peki olsun. Hakikaten olsun.

Sendikanın önerisi bu dersin lisede seçmeli, yüksekokul düzeyinde zorunlu olması.

Bu şekilde 18 yaş altı alkolden korunmuş olacakmış. “Çocuklarımız 18 yaşından sonra alkollü içecek dersine girsin girecekse” deniyor.

Tamam. İnsan kendi işine yarayacak bir bilgiyi öğrenmek istemiyorsa bu kendi bileceği iş.

İyi de o zaman konu din dersi olunca çifte standart niye? Ben de bunu istemiyorum. Neden seçme hakkım yok?

Muhafazakarsan çocuğun ders seçebiliyor. Ama değilsen seçemiyor.

Benim çocuğum reşit olunca dindar olup olmayacağına kendi karar versin, beynini yıkamayın deme hakkın yok. Mecbur girecek.

Hayır, siz kimi kandırıyorsunuz?

Her şey bir yana en çok şuna gülüyorum. Günah diye alkollü içecek dersini kaldırmaya çalışan muhafazakar kitle iş paraya pula gelince bir anda liberalleşiyor. Faiz yasaklansın diye ayaklanan, parasını bankadan çeken yok. Onun yerine uygulanan yönteme “hacı baba swap” diyormuş bankacılar. Finans kurumuna, filanca vade sonunda şu kadar artışla geri alma sözüyle paranı yatırıyorsun. 100 lirana mesela üç ay sonra 110 lira veriyorlar, garantili. Bu sistemde birikimlerini değerlendirenler “Faiz yok, paramı işlettiler” diye sevine sevine harcıyor.

Haberin Devamı

Hayır, kimi kandırıyorsunuz anlamıyorum ki? Kendinizi mi, bizi mi, yoksa yukarıdakini mi?

Ada motorunda bisiklete 5 lira ücret ne?

Şehir Hatları vapurlarında değil ama ada seferlerini yapan motorlarda bisiklete ek ücret alınıyor. Hem de bir kişinin ücreti. İki bisikletli gidiş dönüş bilet aldığında dört kişilik ücret yani 20 lira ödüyor.
Peki bu ne anlama geliyor?
a) Adada bisiklet kiralayanlar var. Onlarla anlaştık, onları kolluyoruz.
b) Bisikletle bir yere gitmeyin diye işinizi zorlaştırıyoruz.
c) Madem bisikletli sayısı artıyor, biz de bundan para kazanmanın bir yolunu bulduk. Yerse.
Dünyanın kalabalık şehirlerinde bisikletli ulaşım teşvik edilirken bu uygulama dünyanın tersine gitmek değilse nedir? Yetkililer bir açıklama yapabilir mi?

Haberin Devamı

PAZAR ALBÜMÜ

“Legao” - Erlend Oye

Kim, Erlend Oye’den başka kim, yaşadığı Sicilya’nın şahane güneşli Siracusa kasabasından kalkıp İzlanda’ya reggae albümü kaydetmeye gider? Oye burada reggae ekibi Hjalmar ile takılmış, kayıtlara girmiş, anladığımız kadarıyla bol bol güneş hayal etmişler ve bunu yaparken sevgiye dair sözler yazmışlar. Sevgi insanına dönüşmüşler.
Oye’nin minimal folk sound’unu terk etmeden reggea’ye selam çaktığı sessiz sakin bir albüm.

İTİRAF EDİYORUM

- Eskiden “Şekerim hiç değişmemişsin” vardı. Şimdi “Şekerim sen de kimsin?” dönemindeyiz. Merak ettiğim şey yeni Renee Zellweger bundan sonra oynadığı filmlerde eski ücretini alabilecek mi? Farklı biri de artık kendisi.
- Müzik listesi yapmanın bir sürü inceliği, zevkli yönü var ama en sevdiğim, köşeye kıyıya konulan o şarkı. Sana bütün listeyi yaptıran aslında o şarkı.
- Röyksopp’un “Melody A.M.” isimli ilk albümünü dinlemelere doyamıyorum. Bir albüm hiç mi eskimez, dinledikçe bu kadar mı güzelleşir!
- Kahvaltıda Eric Satie Dinleyenler Cemiyeti’ni kurmak, 81 ilde örgütlenmek istiyorum.

İzmir’in kadınları hakikaten bir başkaymış arkadaş!

Şöyle güzeldir, böyle özgürdür, aman aklını alır falan filan... Konunun uzmanı değilim ama hakikaten inandım, İzmir’in kadınları bambaşka arkadaş.
Bakın AKP İzmir Kadın Kolları’nın önerisine: Camide evlenilsin, resmi ve dini nikah orada kıyılsın hatta çocuğa isim verme töreni de yapılsın. “Avrupalılar kilisede yapıyor, biz niye yapmayalım” diyorlar. Oldu olacak vaftiz de ediverin çocuğu zemzem suyuyla olsun bitsin bu iş değerli hanımlar...
İzmir’in AKP’li kadınları pek “Hıristiyan demokrat”, pek burjuva...