Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Adı Mounir. Bizdeki Münir gibi. Fas asıllı Müslüman bir ailenin çocuğu. 28 yaşında. Evli. Fransa’nın tam da ortasındaki 140 bin nüfuslu ufacık bir şehir olan Angers’de doğup büyümüş, halen orada yaşıyor

Mounir 13 yaşında breakdance yapmaya başlamış. Sanıldığı gibi sokakta değil, ders alarak bu işe girişmiş. Bir kereliğine gitmiş, sonra hayatı değişmiş. Kendi gibi meraklı arkadaşlarıyla ekip oluşturmuş ve dans etmeye başlamışlar.
“Ailem bana hep destek oldu bu konuda” diyor, “Ben de onlara hiç sorunlu evlat olmadım. Karşılıklı bir anlaşma. Sadece bir ara ‘Dans acaba dersleri etkiler mi?’ diye endişe ettiler. Bitirme sınavlarına kadar dansa ara verdim. Sonra yeniden başladım. Okul bittikten sonra tek işim b-boy’luk oldu”. B-boy breakdance yapan kimse demek. Kızlar b-girl.

“28 yaşında jübile düşünülmeli”
“Bu işin en iyi yanı neler yapabileceğini keşfetmen, çalışırsan nerelere kadar gidebilirsin bunu görüyorsun.” Bir de tabii iyi bir b-boy’sanız dünyayı dolaşıyor, onlarca yüzlerce sizin kafada insanla tanışıyor, sarsılmaz dostluklar kuruyorsunuz. “En kötü yanı ne?” diye soruyorum. “B-boy enerjisini her zaman o an yaptığı işe verir. O kadar çok verir ki bu işi yapamayacak yaşa geldiğinde ne yapacağını asla planlayamaz” diyor. “Bir an geliyor ve ‘Ee şimdi ne yapacağım?’ diyorsun...” Mounir çok yaşlı değil ama b-boy’sanız 28 yaş, artık jübileyi düşünmeniz anlamına geliyor. “Yorulana ve artık istediğim hareketleri istediğim gibi yapamayacak duruma gelene kadar bu işi yaparım” diyor. Sonra ekibiyle dans projeleri ve sporun farklı dallarına dair işler geliştirmek istiyor. Vagabonds isimli bir ekibi var. Ders de vermeyi düşünüyor.
Geçen hafta Brezilya’nın Rio De Janeiro şehrinde yapılan ve dünyanın bir numaralı b-boy
ve breakdance organizasyonu Red Bull BC One’ın şampiyonu kendisi. Yani camiaya göre dünyanın en iyi breakdance’çisi. Kazanmak için nasıl dans ettiğini gördüm, hakkımı helal ettim.

Haberin Devamı

Rio’daki finalden ne öğrendim?

* New York’un kenar mahallelerinde siyahların ve Latinler’in icat ettiği, buradan dünyaya yayılan ve 30 yıldır popülerliğinden bir şey kaybetmeyen bir dansın en iyisinin arandığı yarışmada, Orta Avrupa’da kasabada yaşayan Müslüman bir Fransız genç en iyi oldu. Alın size yerelden globale yolculuk örneği...
* Konu aslında breakdance ya da b-boy olmak falan değil. Ne yaparsan yap, işini iyi yap, eninde sonunda çok çalışana başarı gelir.
Belki en iyi olursun, belki olmazsın ama her iki türlü de kazandığın saygınlık sana yeter.
* Brezilyalılar Rio’daki eski iplik fabrikası Fundiçao Progresso’yu etkinlik alanına dönüştürmüş ve çok güzel bir mekan yaratmış. Bizdeki bir sürü eski fabrika, depo öylece yatıyor. Yeni yeni merkezler inşa etmektense eskilerini dönüştürmek, şehre kazandırmak lazım...

Haberin Devamı

Dünya breakdance şampiyonu Faslı Münir

Breakdance ile ilgili karışık duygular

* Ben çocukken breakdance pek modaydı. Renkli kıyafetler, şortlar, atletler, kolsuz tişörtler, bol pantolonlar, saç bantları, bileklikler, bir sürü rüküş ve kitsch aksesuar... Ve tabii şimdi çoğu klasik olup müzelere konulası Nike’lar, Adidas’lar, Converse’ler...
* Tarihin en kötü filmlerinden ama bu dansın şaheserlerinden “Breakin” filmini, başroldeki dansçılar Boogaloo Shrimp ve Shabba-Do’yu ve elbette filmin güzel dansçı kızı Kelly’yi hala hatırlarım. Hatta itiraf ediyorum plağını zaman zaman çıkarır “There is No Stopping Us”dan başlayıp dinlerim.
* ABD’nin metropollerindeki kenar mahalle gençlerinin sokak kültürünün ve hip hop’ın bir parçası olarak çıktı breakdance ve oradan benzer sosyal profillere sahip şehirlere yayıldı. Ancak bence boyut kazanması Herbie Hancock’ın “Rockit”inden sonra oldu. Bu şarkı çıktığında dünya sarsılıyordu resmen, dün gibi hatırlıyorum. Benim gibi bir sürü insan bu şahane caz üstadını, sonradan breakdance milli marşı konumuna gelecek bu şarkıyla tanımıştı.
* O zaman moda olan bir sürü şey tarih oldu. Açıkçası ben breakdance’in de benzeri bir sona uğrayacağından emindim. Ama geçen hafta Rio de Janeiro’da gördüklerim tersini kanıtladı. Red Bull, dünyanın en önemi breakdance yarışması kabul edilen BC One’ı 10 yıldır dünyanın farklı yerlerinde düzenliyor. Tüm dünyada her kıtada, belli bölgelerde yapılan eleme turları ve irili ufaklı şampiyonaların ardından bir dünya finali yapılıyor ve seçilen “yiğitler” burada er meydanına çıkıyor. Her turda iki b-boy yani breakdance’çi sokak tarzına uygun şekilde karşılıklı meydan okumalarla danslarını yapıyor, jüri oyluyor. Eğlenceliydi çok.