Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

30 Mart’ta seçim var. Vaatler yolda. Araba almak ev almak için teşvikler, asgari ücret düzenlemesi, tabii ki bedelli askerlik lafları, tabii ki “benim esnafım”a borçları için yeni kredi imkanları. Kurdan gol yiyen kobilerime destek. Benim vatandaşıma vergi ve prim affı. Emekliye zam. Bir iki ruhsat ve imar affı...
Ruhsatsızların ruhsatı, tapusuzların tapusu, imarsızların imarı olmak lazım ki oy gelsin.
Vergilerini ödemedin mi, sildik. Yanlış yere dükkan açıp hesapsız kitapsız kredi mi kullandın, tamam hallederiz. Ormana ev mi yaptın, hallolur. Otel yapacağın arsanın şeyi mi şey? Tamam şey ederiz. Dört çocuk yaptın bakamıyor musun? Tamam teşvik çıkarırız.
Son seçimden bu yana kim neyi yüzüne gözüne bulaştırdıysa, her zaman olduğu gibi yeni seçimde durum temizlenmeye çalışılacak. Hükümetler nasıl bedel ödemek istemiyorsa biz de istemiyoruz. Seçimde her şeyi sıfırlama peşindeyiz. Sanki bu sıfırlamanın yan etkileri olmayacakmış gibi.
“Hayır öyle değil” diyenleri duyuyorum. Tamam, kızacaksanız bana kızın. Derin muhabbetlerde eşi dostu kandırın da, kendinizi kandırmayın.
Kimse demokrasi, özgürlükler, temel haklar, şeffaflık ve dürüstlük gibi değerlere oy vermiyor. En azından bunu ilk sıraya koymuyor.
Öyle olsa bugün Türkiye’de bambaşka bir siyaset olurdu.
Öyle olsa bugün kimse bu kadar yolsuzluk iddiası üzerine yargıya böylesine girişemez, hala seçimlerden oyunu artırarak çıkacağı üzerine strateji geliştirmez “nasılsa bana oy verecekler” diye milleti çantada keklik göremezdi.
Öyle olsa bir sürü insan bu iddiaları, yapılan kanunsuzlukları, Gezi’de atılan dayakları, ölen insanları, atılan yalanları, sıkılan palavraları millet sandıkta unutacak diye endişe etmezdi.
Öyle olsa herhangi bir demokratik dünya ülkesinde hükümeti çoktan istifaya götürecek bir olay böylesine pişkinlikle idare edilmeye girişilemezdi.
Hani klasik bir “seçmen şunu demek istedi” var ya.
İşte ben 30 Mart seçimlerinden “seçmen temiz siyaset yapın demek istedi” çıksın istiyorum.
Kimin kazandığı önemli değil.

Haberin Devamı

Rakamlar rakamlar...

Haberin Devamı

Benzin 5.18 TL.
Dolar 2.38 TL.
Euro 3.25 TL.
Hizmet deyince sürekli rakam okuyanlara takdimimdir. Bunlar da rakam.
Hükümet kendi iktidar döneminde olan bitene dair sorumluluk almadığı, hesap vermemek için ortalığı birbirine katmayı tercih ettiği için her gün fakirleşiyoruz.
Milletimizin tabiriyle “tıraşı geçersek” durum bu.
Bu muhteşem demokratikleşme ve paralel vesayeti yok etme hamlesinde hadi diyelim ki biraz daha fakirleşmek dert değil dedi millet. Hadi diyelim ki sivilleşmeye can feda dedi.
Ama huzur da kalmadı ki birader. Kim için ne için katlanacağız?
İnternetteki sitelerden çocuk sayısına, izleyebileceğimiz filmden, televizyondaki diziye, evde kim kim oturacağımıza her şeye karışan bir başbakan var.
Duble yolu ne yapayım?
“Bir saniye ama” diyeni sabahtan akşama azarlıyor. Kendine oy vermeyen vatandaşına resmen mobbing uyguluyor. Metro 2018’de bilmem kaç kilometreymiş. Ne yapacağım ben o metroyla, akşam işten çıkıp dağ başındaki TOKİ’me 23 dakikada varıp günün azarına mı yetişeceğim?
12 yıllık iktidardan geriye yol ve binadan başka bir şey kalmadı.
Hizmet diye sürekli rakam okuyan bir hükümet var. Bir de demokrasi, sivilleşme, özgürlükler, barış süreci deniyor. Gelinen duruma bakıyorum, kimse kusura bakmasın ama sadece “beton” görüyorum.
Herhalde demokratikleşmenin betonla ölçüldüğü tek ülkeyiz.

Haberin Devamı

Türk Sanat Kurumu dedikleri

Hükümetin kültür-sanatı “düzenleme” projesinin adı Türk Sanat Kurumu TÜSAK. Bu kuruma dair yasa henüz tasarı aşamasında ama her zamanki gibi kimse dinlenmiyor. Bakan, sanatçıları temsil eden kurum ve kuruluşlara karşı “size mi soracağız kardeşim” havasında.
11 kişilik kurul, iktidarın belirlediği bir kültür ve sanat anlayışını destekleyerek yerleştirmekle görevli olacak. Çok önemli yetkileri olacak.
İlk olası icraat olarak devlete bağlı sahne sanatları kurumlarını yani devlet tiyatrolarını, opera ve balesini kapatmak istiyorlar.
Meclis’ten neler geçmedi, bu ne ki. Kapatırlar. Ne dinleyeceğimize, hangi tiyatro oyununa gideceğimize de karar verecekler. Artık bol bol çeşit çeşit İskender Pala’lar görürüz bu kurulda.
Sahi halk türkülerimizi erotik bulup radyolarda yasaklanmasını öneren kültür adamı İskender Pala ne der acaba baleye, klasik müziğe. Serbest olsun mu hocam ne dersiniz?