Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sosyal medya için “Bunlar işsiz güçsüzlerin işi” diyenler şimdi hep Twitter’da, Facebook’ta paylaşımlarda. E herkes geldi, fena mı oldu yani?

Çok değil beş yıl önce yaşıtlarımın birçoğu, en azından meslektaşlarımın büyük bölümü Twitter’la, Facebook’la alakasızdı. “İşsiz güçsüzlerin işi bu” denirdi. 2009’da ilk tweet’imi attığımda ben de ne olduğunu pek anlamıyordum ama anlamaya çalışıyordum en azından.
Facebook ve Twitter’ı avarelerin, röntgencilerin, teşhircilerin, sosyopatların, ilişki arayan çaresizlerin, teknoloji meraklılarının ve nerd’lerin ortamı olarak aşağılayanlar çoğunluktaydı.
“Ne yediğimi, ne giydiğimi neden paylaşayım, deli miyim ben?” gibi
cümleler kurmak, bu “bayağılığın” dışında kalmak makul ve modaydı.
İnsanların doğru dürüst cümle kurup konuşamadığı, fikirlerini açıklamaya çekindiği, utandığı zamanlardı. Böyle bir âdet yoktu çünkü. Çok değil dört-beş yıl öncesinden söz ediyorum.
Kategorik olarak karşı olanlar vardı. “Ölsem Facebook’a girmem” diyen bir arkadaşımın şu anda on binlerce “friend”i, bir o kadar “like”lı paylaşımı var.
Köşe yazarlarının büyük kısmı Twitter, Facebook hesabım yok diye gururla anlatır, “Ben ne yazıyorsam gazetede yazıyorum, merak eden girer okur” demekten gizli bir gurur duyardı. Bu iki mecrayla aynı cümlede anılmak hakaret gibiydi. Bugün pek çok basın mensubu sosyal medyada kamuyu önderi oldu. Bağımsız bir platformda fikirlerini paylaşmanın gücünden bahsediyorlar.
Şimdilerde 500 bin takipçisi olan meşhur bir Twitter savaşçısı bundan birkaç yıl önce karşılaştığımızda, “Sen de Twitter’daymışsın ha, yazıklar olsun,
bu yaşta nelerle uğraşıyorsun” demiş, benim için bayağı üzülmüştü.

Çoluk çocuk işi diyenler şu anda VPN, DNS RT’liyor
Hey gidi günler. Her zaman derim, teknolojiye direnemezsin. En fazla ona uyum sağlayacağın süreyi uzatırsın. Şimdi Twitter’ın, Youtube’un engellenmesi
(ben bu yazıyı yazarken Facebook da sırada gibi duruyor, umarım yanılırım) ifade özgürlüğüyle, iletişim özgürlüğüyle ilgili dünyaca önemli bir olay oldu.
Devlet başkanları buralardaki hesaplarından önemli açıklamalar yapıyor, ciddi siyasi haberlerde tweet’ler kaynak gösteriliyor. Twitter’ın engellenmesi elektriklerin kesilmesi gibi bir temel hizmetin eksikliği ile karşılaştırılıyor. En önemlisi iletişim özgürlüğünün önemli bir ayağını bugün Twitter gibi sosyal paylaşım platformları oluşturuyor. Demokrasilerde çareler bazen tükeniyor ama teknolojide öyle bir şey yok. Çaresi var...
Bunlar hep çoluk çocuk işi diyenler şu anda VPN uygulamaları, DNS numaraları RT’liyor ki ayrı gayrı kalmayalım birbirimizden, bilgiden...
Ne güzel oldu, herkes Twitter’da buluştu, güç oluştu. Öyle ki engelleme geldi. Varsın engellensin, inadına var olmuyor muyuz orada?
Niyetim sosyal medya güzellemesi yapmak değil. Yeniliklere duyulan
tepki ve korkunun aslında ne kadar
komik olduğunu anlatmak.
“Aman aman bu saatten sonra ne Twitter’ı ne Facebook’u, aman düzenimiz bozulmasın, aman istikrar, aman eski
köye yeni âdet getirme...” Gelsin arkadaş, buyursun gelsin eski köye yeni âdet. Yeniliklerden korkmayalım. Yeni bir gelecek yaratmaktan, yeni fikirlerden,
yeni yüzlerden korkmayalım. Yönetimler değişir, insanlar değişir, hayat devam
eder, hayat güzelleşir. Bu ülke kimseyle başlamadı, kimseyle de bitmez...
Gün eski köye yeni âdet getirme günüdür.

Haberin Devamı

Seçim günü programı

Haberin Devamı

Sabah erken eş dostla kahvaltı, birlikte oy kullanmaya gitme, ardından mahallede dolanma, insanlarla sohbet, bolca çay ve kahve tüketimi.
Twitter’daki muhtelif “seçim sandığı, oy pusulası” hikayelerini ve anti-hikayelerini izleme, bunları tartışma ve küçük çapta sinir buhranları yaşama.
Ardından muhtemelen öğle itibariyle Twitter’dan bazı hesaplardan kesin seçim sonuçlarının il il, ilçe ilçe paylaşılmaya başlanması. Bunlar üzerine yapılacak yorumlar, karşı yorumlar, muhtelif tweet dalaşları...
Akşama doğru televizyonların karşısına kurulma, maç seyredermişçesine ateşli ve hararetli, seçim sonuçlarına bakma.
İyisiyle kötüsüyle bir seçimi geride bırakma ve ertesi sabah, o seçimde sonuç ne çıkmış olursa olsun doğru bildiğini yazmaya çizmeye, paylaşmaya, savunmaya devam etmek için yataktan kalkma...
Bunları yazıyorum ama tanıdığım kim varsa sandık başında görevli olacağından onların programı farklı. Hepsine kolaylıklar, hepimize iyiliklere vesile olacak bir seçim diliyorum. n