Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kadife Sokak’taki keşmekeş gene “gençler sokakta içki içiyor”a bağlandı. Ruhsat verenin, “binalarımız değerlendi” diye elini ovuşturanların hiç ilgisi yokmuş gibi

Gençler sokakta içiyor hadisesi

Kadıköy Kadife Sokak şehrin en kaotik yerlerinden biri. Kabul. Cuma ve cumartesi akşamları oradan geçerseniz bir sokak festivali düzenleniyor sanabilirsiniz. Her köşede, her kapıda birileri ellerindeki içkileri yudumlayarak sohbet ediyor. Bana sorarsanız sevimsiz, kişiliksiz, ruhsuz, bakımsız tipik İstanbul binalarının önünde eğlenen
sohbet eden birilerinin olması, olmamasından daha iyi. En azından yaşadığını hissediyor insan.

Mahalleli haklı ama bir ikiyüzlülük var
Ama bu festival hali bir gün değil, iki gün değil, yılın her hafta sonu böyle. Ve sorun da burada. Mahalleli her hafta festival kaldıramıyor. Ben olsam ben de kaldırmam. Zaten o sokakta da oturmam.
İyi güzel de burada bir ikiyüzlülük var. Bu sokaktaki barlara ruhsat verilmiş mi? Evet. Adamların içki satma, insanları buraya çekme, burada bir eğlence ortamı oluşturma hakkı var mı? Var. E bir barın, kafenin amacı bu zaten. Adam işini yapıyor.
Belediye de işini yaptı, mahallelinin talebi üzerine harekete geçti, bakkal çakkaldan içki satışını sınırladı, sokakta içenler mekanlara girsin sokakta durmasın diye. Masaları kaldırdı, yol açılsın diye. Bakalım işe yarayacak mı?
Mahalleli kendi açısından haklı. Haklı da, zamanın ruhuna karşı koymak mümkün değil ki. Onlara kötü bir haberim var, hayat değişiyor, şehir değişiyor, hiçbir şey aynı kalmıyor. Ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, apartman girişlerine ne kadar demir kapılar kondurursanız kondurun, o sokaklar asla eskisi gibi olmayacak.
Etiler’deki villalar boşalıp yeniden konuta döndü mü? Koşuyolu’ndaki iki katlı binalar işyerinden kafeden arındırılabildi mi? İstiklal’e, Galatasaray’a, Tünel’e gidenlere
artık “Arkadaşlar burada içmeyin, mahalleli rahatsız oluyor” denir mi?

En büyük mağdur yine müşteri oluyor
Orada oturmayı tercih eden o şartları bilerek gidiyor. Ne o barlar dün açıldı, ne de gençlik o sokağa dün gitmeye başladı (Eskiden bu sokaklar ne güzeldi diyenlere de sormak isterim, “Nesi güzeldi?” diye).
Bu meselede en büyük mağdur mahalleye giden müşteridir. Dayağı onlar yiyor, polisin soğuk savaş taktikleriyle onlar uğraşıyor. Kışkırtılan çetelerin vandalizmine onlar maruz kalıyor.
Dairelerimizin iş yeri olarak değeri arttı diye ellerini ovuşturanlar sessiz çoğunluk zaten. Asmalımescit’te de mahalle elden gitti diye en yüksek sesla ağlayanlar evlerini kafelere, barlara astronomik paralara en erken verenler olmadı mı?
“Gençler geliyor, sokakta içiyor, gürültü yapıyor” gibi basit değil yani hadise.
Kimseye kızmamak lazım, biz milletçe her şeyi böyle yardıra yardıra, kıra döke öğreniyoruz.
Bir süre sonra gençler sokaklarda adabıyla takılmaya, mahalleli de cıvıl cıvıl bir ortamda yaşamaya alışır.
AK Parti’nin “bakın onlar da yasaklıyor alkolü” demesi de çok gerçekçi değil. Kimse (mesela bir başbakan) ruhsatlı mekanı telefonla arayıp orada içki içirirseniz karışmam demiyor. Arada fark var.

Haberin Devamı

Gençler sokakta içiyor hadisesi

Haberin Devamı

Don Draper’i Jon Hamm canlandırıyor.

Haberin Devamı

Televizyondaki en iyi şey!

Bu gece Amerika’da “Mad Men”in altıncı sezonunun ilk bölümü oynayacak diye bayağı heyecanlanıyorum. Ve merak ediyorum. Don Draper âşık olduğu için mi sekreteriyle evlendi, yoksa 60’larda olduğu için mi? Don Draper sevdiği için mi viski içiyor, yoksa 60’larda olduğu için mi? Don Draper hoşuna gidiyor diye mi öyle giyiniyor, yoksa 60’larda olduğu için mi? O dizideki herhangi biri yaptığı şeyi, sevdiği ve tercih ettiği için mi yapıyor yoksa olay basitçe sadece 60’larda olmakla mı ilgili?
Her şeyi döneme bağlamak dizinin senaryosuna haksızlık olur ama tarzın bu dizinin tutmasıyla bir ilgisi var. İnsan bir fırsat yaratıp, Don Draper gibi giyinip elinde viskiyle dolaşmak, saçları briyantinlemek istiyor.
Ama bence asıl mesele bir detayda gizli. Don Draper rolü için seçmeler sürerken Jon Hamm geliyor, deneme çekimi bittikten sonra herkes “adamımızı bulduk” diyor. Ekipteki teknik adamlardan senariste kadar herkes Jon Hamm’in canlandırdığı Don Draper’ın hali ve tavrında kendi babasından bir şeyler gördüğünü söylüyor. Her şey bir yana
“Mad Men” insanları biraz da buradan vuruyor galiba.

Gizli ajanda

* 12 Nisan’daki Kaybedenler Kulübü Yalnızlar Partisi’ne bir uğra. Aynı zamanda Kadıköy Sahne nasıl bir yer bir göz at.
* 14 Nisan’da İstanbul Film Festivali kapsamında Rexx’de gösterilecek
“A Hijacking” isimli filme git. Sinemadan korkma artık.
* 1 Mayıs’ta Salon’daki The Radio Dept. konserine git, bir ara sahne arkasına sıvış plak imzalat.
* 7 Mayıs’ta satışa sunulacağı açıklanan The Great Gatsby’nin soundtrack abümünü takibe al, Beyonce’nin, Amy Winehouse cover’ını (Back to Black) fazla eleştirmemeye çalış. Jack White, Jay Z, The xx, Lana Del Rey, Florence and the Machine, Gotye, ne ararsan var albümde zaten, onlara odaklan.