Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Berlin’deki Radialsystem V ve Santralistanbul arasında benzerlikler var. Ama asıl mesele farklar. Konu 24 Kasım’da Borusan Müzik Evi’nde gerçekleşecek bir konser aslında

İki tuğla yapı arasındaki farkları bulun

Berlin’de Spree nehrinin kıyısında şimdiki adı ‘Radialsystem V Space for Arts and Ideas’ olan bir yer var. 1881’de inşa edilmiş bir bina. Berlin’in eski atık su pompalama merkezlerinden en büyüğü. Geniş pencereleri, bacaları ve bir istasyon için hayli özenilmiş detaylarıyla mimari açıdan ilgi çekici bir tuğla yapı.
İkinci dünya savaşında Berlin’de bulunan neredeyse her bina gibi yıkılmış, zarar görmüş, sonra restore edilmiş. 1999’da hemen yanı başında yeni istasyon hizmete girdikten sonra devre dışı kalmış ve korunması gereken mimari yapılar listesine eklenmiş. O zamana kadar Mitte, Prenzlauer Berg ve Friedrichshain bölgelerine hizmet vermiş. Şimdiki Berlin’in en gözde, duvarın yıkılmasının ardından en fazla gelişen, canlanan, zihni açık yeni neslin akınına uğrayan bölgeleri.
Bu dediklerim bir yere gelince kültür-sanat da geliyor oraya tabii peşinden. Şimdilerde pahalılanmaya başladı diye şikayet ediyor bu muhitlerin sakinleri. Klasik...
Neyse, 2004’te mimar Gerhard Spangenberg burası için bir mimari proje hazırlıyor. Binanın içi çok amaçlı bir kültür-sanat merkezine dönüştürülüyor. Bu yapılırken yeni bölümler ekleniyor ve ortaya modern ve klasik mimarinin içiçe geçtiği şahane bir bina çıkıyor (içinde alışveriş merkezi yok, nasıl olur?).
Şimdi hem konserlerle dolu ilginç bir programa sahip hem farklı amaçlar için kiralanıyor. Kafesi, barı da var içinde, konser salonu da...
Bir nevi elektrik santralinden kültür ve eğitim alanına dönüştürülen Santralistanbul burası. Ama farklar var.
Merkel arayıp “Orada içki içmeyin fena olur” dememiş mesela.
“24 yaşın altındakiler giremez, orada alkollü içki içiliyormuş” diye kapıya dikilen de yok.
“Mitte’nin ahlakını bozmayın, biz burda bira içirmeyiz, imza Prenzlauer Berg gençlik kolları” diye kapıya pankartla gelen de olmamış.
Neyse bu güzide ortamda huzur içinde kültür-sanat etkinlikleri yapılıyor yani. Genellikle klasik müzikle içiçe geçmiş melez müzikler, gösteriler, oyunlar, performanslar var programda gördüğüm kadarıyla.
Sadede geleyim. Berlin’in bir nevi Santralistanbul’u Radialsystem V, Goethe Instıtut’un da katkılarıyla Borusan Müzik Evi’nde “New sounds of Berlin” adı altında konserler düzenleyecek. Bunların ilki 24 Kasım’da Solistenensemble Kaleidoskop konseri. 8 kişilik ekip klasik ve elektronik müziği biraraya getiren ilginç bir performans sunacak. Saat sekizde başlayacak ve dört saat sürecek bu performans. Müzikevinin tüm katları kullanılacak ve seyirci gezinebilecek, farklı yerlerden dinleyip izleyebilecek. Hatta yere yatarak dinlemek isteyenler için matlar hazırlanmış. Bizim Santralistanbul’da artık kültür-sanat-konser zor. Bari Berlin’inkinden faydalanalım...

Haberin Devamı

Ünlü babaların kızları

Haberin Devamı

Geçen hafta iki ünlü ismin kızlarına farklı haberlerde rastgeldim. İster istemez kaşılaştırdım. Biri Bono’nun kızı Eve Hewson, diğeri Kurt Cobain’in kızı Frances Bean Cobain.
Eve 1991’de doğdu. Babası Bono’nun grubu U2
o yıl “Achtung Baby”yi yayımladı. “One” hit oldu.
Frances Bean 1992’de doğdu. Babası Kurt Cobain’in Nirvana’sı “Nevermind”ı yayımlamıştı. Dünya “Smells Like Teen Spirit” dinliyordu.
Eve’in babası Bono hayatta, işinin başında, turnede, stüdyoda, lobide...
Frances Bean’in babası Kurt Cobain rahmetli oldu ama müziği ve tarzıyla hep aramızda.
Eve’in babası Türkiye’ye geldi, başbakan ve kızıyla el sıkıştı, köprüden geçti, konser verdi.
Frances Bean’in babası gelmedi. Annesi Courtney Love geldi. “ Samantha”ya İstanbul’da klip çekti.
Eve oyuncu oldu, en son Sean Penn’in canlandırdığı devri hafif kapanan ünlü rockçı’nın “manevi kızı”nı oynadı “This Must Be The Place”de.
Frances Bean sergi açtı, şarkı söyledi, modellik yaptı, Rolling Stone’da staj bile yaptı ama henüz hiçbirinde bir şey yapmaya karar veremedi.
Eve’in adı yeni gündeme geliyor, dergiler ve magazin basını ona son dönemde oyunculuğu sebebiyle ilgi gösteriyor.
Frances Bean çocukluğundan beri magazin basının merak ettiği isimlerden.
Velhasılkelam, ünlü çocuğu olmak zor zanaat...

Haberin Devamı

Ortaköy’e gitmek için bir neden

Eğer gerçekten gitmem gerekmiyorsa asla önünden bile geçmeyeceğim bir semt Ortaköy. Seveni, beğeneni çok elbette, sevenine saygıda kusur etmeyelim ama kalabalığı, kaosu, kimliksizliği, ruhsuz, turistik “buyrun abi”ci mekanları ya da sahilde sıralanmış görgüsüzlük sarayları bana çok itici geliyor. Üstüne bir de trafik çilesi. Hayır öyle bir şey olmalı ki gittiğiniz yerde, değmeli bunca çileye. Kiki’nin Ortaköy şubesinin açılış gecesine bu hislerle uğradım. Önyargım biraz kırıldı. Sıraselviler’deki Kiki’den farklı olarak üç katlı, teraslı bir adet “Kiki Ortaköy Tesisleri” olmuş burası. Ortaklardan Burcu Denizer’le konuştuk, yemek kursuna gidiyormuş, bu işe fena merak sarmış ve ikinci kata açık bir mutfak yaptırmış. Yani burası yemekte iddialı. Gündüz de yeme-içme hizmeti veren bir yer. Geceleri müzik ve eğlence Kiki Sıraselvileri aratmaz. Boğaz hattı, Beşiktaş ve Etiler’de oturanlar buraya abone olur gibi geldi bana. Benim için ara sıra Ortaköy’e gitmek için bir sebep. Sizi bilmem...

İTİRAF EDİYORUM

l Taksim’deki inşaatı perdelemek için alelacele kurulan, bu acele dolayısıyla içeride 35 vatandaşın bir süre mahsur kaldığı inşaat bariyerine “Taksim seddi” adını verdim. En büyük dileğim bu duvarın üzerinin münasip grafitilerle dolması.
l BBC’de izlediğim bir belgeselde bir soruya verilen yanıt üzerinde hâlâ düşünüyorum. Modern Rusya anlatılıyordu. St. Petersburg’daki bir resim sergisinin açılış kokteylinde bir Rus sanatseverle konuşuldu. Kendisine sorulan Rusya’daki demokrasi sorunuyla ilgili soruya şöyle yanıt verdi Rus entellektüel hanım: “Biz demokratik olamayız, olursak ruhumuzu kaybederiz, çok sıkıcı bir ülke oluruz”.
l İçinde “enerji” geçen cümlelere ve onları kuranlara mesafeliyim. “Onun enerjisi güzel.”
l DJ Shadow konseri hakkında okuduğum en şahane yorumu ekşi sözlük’te mvpatakan yazmış: “22 yaşında bir delikanlı olarak isterlerse 100 bin kişi ile barikat kursunlar ben o konsere girerim. Edit: büyük konuşmamak lazım. Almadılar beni içeri. Eve geri döndüm.”