Hayatınız kafede geçiyor değil mi? Yazı yazmalar, internette sörf, muhabbet, iş toplantısı... Bakın,
kesip saklayın, lazım olur
Once oturun, sonra kahvenizi alın. Aceleniz ne? Yoksa girerken gözünüze kestirdiğiniz yere bir bakmışsınız çantalar, ceketler atılıvermiş, elinizde tepsiyle kalakalmışsınız.
l Prize yakın oturmak için ne gerekiyorsa yapın. Priz
yanı en lüks yerdir. Priz kafe yaşamının can damarıdır. Prizli masada priz kullanmayacak türden birilerini görüyorsanız hemen en şirin halinizi takının ve size ait olan o yeri geri alın. Unutmayın hayatta kalmak
bazen ikna etmek demektir.
l Uzatma kablosu ya da
çoklu priz bulundurun, çantaya
atın dursun. Bazen kimseyi ikna edemezsiniz.
Güneşli masadan uzak durun
l Kalabalık orta yaş üzeri teyze gruplarından, liseli (lisesiz) erkek gruplarından, profesyonel anne timlerinden (sadece çocukları ve okuldaki maceralarından bahseden kadın grupları) sakının. “Desibel” sorunu yaşarsınız. Kendi halinde kitap okuyan biri mi var, tabletiyle internette sörf yapan birini mi buldunuz, sakin sakin çayını içip konuşan bir çift mi var, hemen yakınlarına park edin.
l Noise-cancelling özelliği olan kulaklık şart. Çalışmanın en verimli yerinde karşı masaya gelen çocuklu aileye tek tuşla karşı koyabilir ve hayatınızı kurtarabilirsiniz. (Bir kulaklık yazısı yakında geliyor).
l Güneşli masadan uzak durun. Özellikle kışları bu tuzağa düşmeyin. Bilgisayar ekranını göreyim diye
kör olma tehlikesi var. Gölgeyi tercih edin. Hayatta kalın.
(Geçenlerde favori Milliyet yazarlarımdan Patrick Özdemiroğlu evden çalışanlara tüyolar vermiş, faydalı bir yazı arşivden bulup okuyun kaçırdıysanız. Benim de bir katkım olsun bari.)
Spotify mı Deezer mı
diye sorduk, azarı işittik!
SpotIfy ile Deezer’ı karşılaştıran kısa bir değerlendirme yazdım. DMC Genel Müdürü Samsun Demir Twitter’dan başladı bana ardı ardına tweet atmaya.
Deezer yapımcılara parasını ödememiş, o yüzden Spotify kullanacakmışız. Bu yabancı müzik platformu sevgisi de neymiş, yerli platformlarımızda ihtiyacımız olan her şey varmış. Ne kadar bilgisizmişiz. Yerli müzikte geniş kataloğu olmayan başarı sağlayamazmış.
Sayın Samsun Demir yapımcı diye herhalde kendini müziği en iyi bilen kişi ilan etmiş olacak ki bize de müziği öğretiyor. Biz dediğim ben ve siz okurlarım diye düşünün.
Yanıtlamaya çalışayım. Nerede, nasıl, hangi müziği dinleyeceğimizi yapımcılardan öğrenmeye ihtiyacımız yok. Bugüne kadar idare ettik, bundan sonra da ederiz. Ayrıca müzik, yapımcı demek değildir.
Kimin nasıl başarılı olacağıyla ilgilenmiyorum. İçi bir sürü vasat işle dolu yerli kataloglarla da ilgilenmiyorum.
Deezer parasını ödemiyorsa dava açınız, hakkınızı arayınız, beni karıştırmayınız. Ticari kavgalara ve sektör içi hesaplaşmalara göre yazı yazmıyorum. Ayrıca bunları bilmiyorum, ilgilenmiyorum. Neyi beğenirsem onu yazıyorum bunun için de okurumdan başka kimseye hesap vermiyorum. Saygılar sunuyorum.
Not: Çok iyi bildiğiniz gibi Lou Reed geçenlerde vefat etti. Onun “Satellite of Love” adlı şarkısını çok severim. Çok çok iyi bildiğiniz gibi Morrissey de bu şarkıyı cover’ladı ve bir single çıkardı. Sizin “geniş kataloglu” yerli platformlarda yok. “Yabancılar”da var. Bekleyemedim, “yabancı”dan dinliyorum maalesef. Kusura bakmayın.
Cumartesi albümü
“Antiphon” Midlake
Teksaslı Midlake’in saçlı sakallı, ekose gömlekli, hüzünlü yeni nesil country adamları ellerine gitarı alıp sahneye çıktılar mı sizi âlemden âleme sürüklüyorlar. Vakti zamanında Salon’a geldiklerinde yaşamıştık bu hissi. Yeni albümleri “Antiphon”, “The Courage of Others” ya da “Trials od Van Occupanther”dan daha az dramatik değil. Aslına bakarsanız “daha”lık konusunda bunlardan pek matah değil. Ama “Provider” olsun, “The Old and The Young” olsun bam teline dokunuyorlar gene.
CD
MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR
“BrItney Jean”/BrItney Spears
Britney Spears bir dans pistlerinde euro thrash rüzgarı estirmeye çalışıyor, bir romantikleşiyor. “Body Ache”, “Tik Tik Boom” gibi şarkılarla hayli zorlamış. Ama yeni ve ilgi çekici olmaktan uzak. Popta bunlar olmadan işiniz zor. Kolay gelsin.
“24 Şarjör”/Sansar Salvo
Türkçe rap âleminin adı bu âlem dışında da tanınan isimlerinden Sansar Salvo’nun bu bandrollü (yasal) üçüncü albümü. Kendisi 24 yaşına girmiş, her yıl bir şarjörmüş. Şu ara dinleyecek bir Türkçe rap albümü arıyorsanız buyrun.