Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gezi protestoları zamanında sanatsever burjuvaziyi Ergenekoncuların yuvası ilan eden, “Burjuvaziden çok çektim” diyen Kutluğ Ataman anlaşılan aradan geçen zamanda sorununu çözmüş. Peki ne değişti?

Sakıp Sabancı anısına bir eser hazırlamış Kutluğ Ataman. “Sakıp Sabancı’nın vefatının onuncu yılı anısına Sabancı Vakfı tarafından Kutluğ Ataman’a sipariş edilen eser tamamlandı. Sabancı ile ilişkisi olmuş toplam
30 bin kişinin vesikalık fotoğrafının 10 bin mini ekrana yansıtılmasıyla oluşan eser dijital bir mozaiği andırıyor.”
Geçenlerde bütün gazetelere servis edilen bu habere geniş yer verildi, köşe yazılarında da yer aldı. Yalnız yazıların hiçbirinde bir hatırlama, bir gönderme, bir dipnot dahi yoktu. Ben elimde olmayarak notumu düşmek istiyorum.
Gezi’nin en çetin zamanlarında, daha fazla özgürlük isteyen, bunun için protesto hakkını kullanan her kesimden vatandaşa eziyet edilirken, gözler çıkar kafalar yarılırken, evlerin içine gaz bombası atılır, insanlar polis tarafından oyun oynarcasına tazyikli suyla taciz ve darp edilirken, kadınlar saçlarından sürüklenirken, insanlar damdan tesadüfen ayakları takılıp düşerken, Ali İsmail’ler kazara yere düşüp oradan geçenlerin tekmelerine yanlışlıkla kafa atarken, her türlü makul ve mantıklı öneri, ses, fikir şiddetle bastırılırken, devletin her kademesi olayları bir olumlu mesaj ile bitirmek yerine her gün tehdit ve hakaretle şiddeti tırmandırırken, Kutluğ Ataman ne yapmıştı?
Bu ortamı destekleyen, yalan dolan haberlerle halkı Gezi protestocularıyla karşı karşıya getirmeye çalışan gazetelerden birine röportaj vermiş ve şunu demişti:
“Sürekli AK Parti baskı yapıyor diyorlar. Ama ben bu baskıyı hissetmiyorum. Türkiye’ye geldiğimden beri tüm sindirmeleri sırtlarını derin devlet ideolojisine dayamış ulusalcı sözde sanatçılardan ve şimdi de burjuvazimizden çektim.”

Haberin Devamı

Kutluğ Ataman’ın burjuvaziyle meselesi çözüldü mü

Ataman’ın Sakıp Sabancı anısına hazırladığı eser toplam 30 bin kişinin vesikalık fotoğrafının 10 bin mini ekrana yansıtılmasıyla oluştu.

Kişisel bir meseleye Gezi mi alet edildi?
Anlaşılan Sayın Ataman’ın “çekme” işi çok uzun sürmemiş. Burjuvaziye karşı yürüttüğü millet devriminde barış sağlanmış. Bu ülkede burjuvazinin sembolü olan ailelerden birinin siparişi tamamlanmış, basın toplantısı yapılmış, yan yana oturulup pozlar verilmiş.
Burjuvazi mi değişti yoksa Ataman mı? Yoksa mesele aslında burjuvaziyle, beyaz Türklerle değildi de şahsi miydi? Kişisel bir meseleye Gezi mi alet edildi?
Fazla karıştırmayalım,
darısı toplumun diğer kesimleri arasındaki barışa diyelim.
Ama tarihe notumuzu da düşelim.

Haberin Devamı

Yok Öyle Kararlı Şeyler’le tanışın!

Grubun adı Yok Öyle Kararlı Şeyler. İlk albümlerinin adı da aynı. Erdem Topsakal, Emrah Fıçıcı, Ramazan Kırdım, Boğaç Soydemir, Çağrı Özer’den oluşan İstanbul çıkışlı ekip için ben Ankaralı derdim doğrusu. “Mütevazı rock yapıyoruz ama tam tersi de olabilir mottosu ile şarkı çizip resim çalan bir topluluk” diye tanımlamışlar kendilerini. İyi şarkı sözleri yazan, kendi hali tavrı, havası olan bir rock grubuyla karşılaşmak Türkiye’de pek kolay değil. Funorg’dan yayınlanan ilk albümlerini şu aralar sıkça dinliyorum. Dinledikçe de daha fazla beğeniyorum. Albümde Harun Tekin ve Akın Eldes’in şık katkıları dikkate değer. Tanışınız...

Haberin Devamı

İTİRAF EDİYORUM

l Moda’da her gün yeni bir mekan açılmasına artık alıştım. Yeni favorim Pinsa adındaki pizzacı. Gerçekten leziz taş fırın pizzası yemek isteyenler bu küçücük mekanı şimdiden doldurmaya başladı.
l Teknolojiye uyum sağlamada psikolojik sınırım Google gözlüğü. Ne kadar yaygın olursa olsun asla takmayacağıma eminim bu gözlüğü. İçimden bir ses zaten bu projenin çuvallayacağını söylüyor.
l Belediyelerin şehirlerdeki ağaçlara künye takması gerektiğini düşünüyorum. Ağacın türü, yaşı ve diğer özellikleri bu künyede yer alsın. “Bu ağaç ne ağacı?” denince bön bön bakan, çevresine ve doğasına yabancı insanlar olduk hepimiz. Ağaçlarımızı tanıyalım.

Acımız büyük!

Sevgili Beyaz Gölge’den uçak sesleri gelmeye başladı. Sanki Yeşilköy’den havalanıyoruz. Her yanı gar gar titriyor yavrucağın. Bir ısınma, bir hararet. Hareketleri de yavaşladı. Durduk yere sebepsiz donakalıyor. Adeta gözü dalıyor. Hafızası da eskisi gibi değil. Her seferinde sarsmak zorunda kalıyorum. Hadi koçum, hadi güzelim diye yüreklendirmeler de işe yaramıyor.
“Nefes almayan bir şeye bu kadar bağlanmak niye” derler ya. Bal gibi de bağlanılır. Sadun Boro’nun Kısmet’i varsa benim de emektar Beyaz Gölgem var (beyaz Macbook kendisi, eski model). Emekliye ayrılmak istiyor resmen. Teknolojinin bu tarafını hiç sevmiyorum. Çok hayırsız. Hemen “yenisini al,
ne uğraşıyorsun”lar başladı.

PAZAR ALBÜMÜ

“Limits of Desire”- Small Black

New York çıkışlı ekibin syhnthesizer ve vokallerle yarattığı pop sound’unun en azından bir beş yıl önce moda olmaktan çıktığını düşünenler olabilir. Yine de iyi kotarılmış bir sound’a ve baştan sona sorunsuz akan bir albüme kayıtsız kalamıyor insan. Hayatınızı değiştiren albümlerden değil.
Ama iyi vakit geçirmeniz garanti.