Craig David’i dünya “7 Days” şarkısıyla tanımıştı. Ardından “Walking Away”, “Fill Me In” ve diğerleri geldi. İngiliz R&B müziğinin 2000’lerdeki en meşhur isimlerinden biri kendisi. Şimdi Miami’de yaşıyor, yeni albümünü hazırlıyor ve yarın akşam İstanbul Blue Night festivaline katılmak için İstanbul’a geliyor. Roxy’de bir performans sergileyecek Craig David. Fırsatını bulmuşken bir iki soru sormayı ihmal etmedim...
Ben işçi sınıfı çocuğuyum. Annemle birlikte yaşıyorum. İlk albümüm baştan sona evde yazdım. Mutlu bir çocuktum. Karışık kasetler hazırlayıp satarak para kazanıyordum. Bir yandan da kendi şarkılarımı hazırlıyordum. Sağlam bir plak koleksiyonum oluşmuştu, DJ’lik yapıyordum ve sağda solda partiler falan organize etmeye başlamıştım. Müzik tutkum ve içinde bulunduğum çevreyi daha iyisiyle değiştirme kararlılığım çok güçlüydü. Bu bana çok şey öğretmiştir. Kafanız doğru yerdeyse hayatta yapamayacağınız şey yoktur.
‘Kafamdaki melodi’
Aynı röportajda Miami’ye taşımanızla ilgili “Ben burada ruhsal ve fiziksel olarak kendimi buldum, kendime hayatın anlamı ne, seni mutlu eden şeyler neler, şu an yaptığın bazı şeyleri neden yapıyorsun gibi sorular sormaya başladım” diyorsunuz. Yanıtları buldunuz mu?
Evet. Bu soruları kendime sorup, yanıt vermeye çalışmadan bir süre sessiz kalmayı becerirsen içgüdülerin seni yönlendiriyor. Bu sorular sorulduğunda hayatındaki bütün aşırılıkları ve dramları geride bırakmışsındır ve hayattan daha fazlasını istiyorsundur.
Yeni albümünüzü nasıl tanımlarsınız? (Following My Intuition)
Kafamdaki melodilerin ve kalemimin ucundaki sözlerin fazla düşünmeden serbestçe ortaya çıkmasına izin verdim. Kısaca bu.
DJ olmakla ilgili ne düşünüyorsunuz? Şarkı söylemekle arasındaki fark ne?
İkisini de seviyorum. Biri kendi şarkılarımı söyleme şansı veriyor. Diğerinde sevdiğim şarkıları çalıp üzerlerine dilediğim gibi doğaçlama yapıyorum.
‘Evde stüdyom var’
Şu ara sevdiğiniz sanatçılar arasında kimler var?
Bruno Mars’ın yaptıklarını beğeniyorum.
Miami’de hayat nasıl? Sıradan bir gün nasıl geçiyor?
Hava, atmosfer, enerji şahane... Stüdyodaki yaratıcılığıma iyi geliyor. Sabah kalkıp jimnastik salonuna gidiyorum. Sonra evdeki stüdyomda kayıt yapıyorum. Yemeğe çıkıp geliyorum sonra tekrar stüdyoya kapanıyorum. Akşama doğru yine spor yapıp geceleri de film ya da kitap izleyerek dinleniyorum.
Hiç gece hayatınız yok mu? Mesela bir arkadaşınız sizi ziyarete geldi nereye gitmeli?
‘LIV’ şahane bir kulüp. ‘Story’ ve ‘W Hotel’ içindeki ‘Wall’ da çok iyi.
‘Jackson beni etkiledi’
R&B müziğinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
R&B ve soul ticari listelere geri dönüş yaptı. Uzunca bir süredir dans müziği yükselişteydi. Bu iki tür arasında bir yer değiştirme olduğunu düşünüyorum şu dönemde. R&B sanatçıları önümüzdeki dönemde çok parlak zamanlar yaşayacaklar.
Kendi R&B tarzınızı oluştururken sizi etkileyen isimler hangileriydi?
Michael Jackson, Boyz 2 Men, R. Kelly, Donell Jones. Bunlar beni ve müziğimi etkileyen isimlerden bazıları sadece.
Bir daha liste başı olacağınızı düşünüyor musunuz?
Liste pozisyonlarını çok düşünmüyorum. Benimle alakalı değiller. Sadece yapabildiğim en iyi albümü yapmak istiyorum. Bunu yaparsam benim için “bir numara” olur. Ondan sonra belki başkaları da beğenir ve dinler.
‘Bodrum çok güzel’
Klasik soruyu da sorayım. İstanbul’a dair ne duydunuz?
Birkaç kez gelmişliğim var. Farklı kültürlerin birlik içinde olduğu enerjisi yüksek bir yer. Bodrum’da da çok zaman geçirdim. Bence şahane bir yer. Umarım insanları eğlendirip hoş vakit geçirtebilirim.