Ortalık analizden geçilmiyor. Teknoloji insanı yalnızlaştırıyormuş, eskiden her şey ne güzelmiş, şimdi sadece sosyal medyada mesajlaşma varmış. Sanki yalnızlık eskiden yoktu
Efendim geçen pazar “günaydın” lafı Twitter isimli güzide sosyal ağımızda trending topic olunca bir analizci şöyle yazmış... Bunun anlamı sesli olarak günaydın diyecek kimseleri olmayanların Twitter ve Facebook’da yalnızlığına çare aramasıymış. Yalnız olmasak buralarda işimiz neymiş... Her şeyi tekrar düşünecekmişiz.
Valla oturup ağlayası geliyor insanın!
Sosyal medya illa yoksunlukla açıklanacak. İnsanlar eğlenmeye, haber almaya, millet ne konuşuyor diye bakmaya giremez. İlla bunun altında derin anlamlar olmalı. Kardeşim biz bir sürü haberi Twitter’dan, Facebook’tan alıyoruz. Gazeteler, televizyonlar sosyal medyadan haber üretiyor. Facebook’ta insanlar şirket kuruyor iş yapıyor, dükkan açıyor, siz hâlâ bireyin yalnızlığı muhabbetine takılıp kalmışsınız.
Yalnızlığı teknoloji icat etmedi ki...Sanki insanlık tarihi kadar eski binlerce yıllık bir yalnızlık edebiyatı yok. Sanki insanlar muhtelif konumlarda kendilerini yalnız, yabancılaşmış hissetmediler, bunu yazıp çizdiklerinde, resimlerinde, şarkılarında anlatmadılar da her şey teknoloji yüzünden oldu. İnsanoğlu ilkel çağlarda duvara geyik resmi çizerken de yalnızdı, Twitter’da da yalnız olabilir. Twitter’da, Facebook’ta olmak-olmamak bir tercihtir. İnsanı yalnız ya da sosyal yapmaz. Neyseniz osunuz.
Ayrıca yalnızlık olmasa ne edebiyat olurdu, ne müzik, ne sanat. Yalnızlığı teknoloji icat etmedi ki.
Eminim böyle düşünen insanların kafasında hâlâ bilgisayar başında oturan, kapıyı, pencereyi ışığı kapamış, tek başına günlerini bu şekilde geçiren bireyler geliyor. Sanki herkes Aronofsky filmi karakteri, bilgisayarlarla kafayı yemiş, evinin bir odasında küfleniyor. İnsanın şöyle diyesi geliyor: “Amca mobil devrim diye bir şey var. Telefonundan, tabletinden her şeyi yapıyorsun, odaya kapanmaya gerek yok.”
En büyük ıskalardan biri de teknolojinin insanı okumaktan uzaklaştırması tezi. Oysa hayatta bulamayacağın dergileri, kitapları iPad’ine indir ve oku. Dijital kitap ve dergi satış rakamlarına bakalım, öyle konuşalım.
Trafikte, anlamsız beklemelerin yaşandığı anlarda, canınızı sıkıldığında, ortamdaki muhabbet baydığında telefonu açıp bir-iki tweet okumanın ve neler olup bittiğini öğrenmenin yalnızlıkla ne ilgisi var? Aksine teknoloji sayesinde işini gücünü hallediyor, boş zamanını değerlendiriyor, eşe dosta daha fazla zaman ayırıyorsun. Çoğu insan ofise bağımlı olmaktan kurtuldu. Çocuğunu al gezmeye çık, aç bilgisayarı işini hallet. Bunu nesi yalnızlaşma?
Asıl teknolojisizlik fena yalnızlaştırıyorBir ay kadar önce telefonumu kaybettim. Dünyadan haberim olmadı. Arkadaşlarım, ailem beni arayınca bulamadı, bir iki seferden sonra aramayı kestiler nasılsa buna ulaşılamıyor diye. E-posta atıp durdular. Ona da anında bakamıyorsanız, her şey için geç oluyor. Arkadaşlarımla randevuları ve yemek programlarını kaçırdım. Her şeyden en son haberim oldu.
Ne o, özgürleştim ve sevdiklerime zaman mı ayırmış oldum? Hayır. İşim gücüm aksadı. Kimseye zaman falan da ayıramadım. Yani asıl teknolojisizlik insanı fena halde yalnızlaştırıyor.
Analizciler sabah kalkıp en çok konuşulan konulara bakarak tahmini
analiz yapacaklarına sosyal medyaya girmeyenlerin, teknoloji kullanmayanların hayatı ne kadar sağlıklı onu araştırmalı biraz belki de. Dünyanın gidişatına uyumsuzluk, gelişmelere direnmek ne kadar doğru onu açıklığa kavuşturmalılar. Her yeni çıkan şeye öcü olarak şüpheyle bakan ve hayatını yeniliklerden korkarak geçiren insanın ruh halini incelemeliler. Eminim yalnızlıkla ilgili daha çok malzeme bulacaklar.
İlahi analizciler, modası geçmiş bilimkurgu filmi gibisiniz valla...
İTİRAF EDİYORUM
* Rihanna’nın memlekete ikinci kez geleceği belli olunca “Ama ilk konser kötüydü...” yorumunu yapanlara hayret ediyorum. Bunu diyenler alüminyum folyo sarılı itfaiye arabasına çıkıp performans sergileyen şarkıcımız için “bravo, müthiş” diyenler. Zevksizlik suç değil de, bari insaflı ol.
* Sürgünde ölen sanatçının ardından, üzüntüsünden değil, “rakı ve kebaptan öldü” yazmaktan beteri de varmış. Aynı insanın İstanbul’da yalnız başına gezerken öldürülen turist kadının ardından “Tek başına orada ne işi vardı?” diye yazması. Ölünce bile rahat yok
bu ülkede...
* Türk milli kokteylinin Mojito olduğuna inanmaya başladım. Küba’da bu kadar içilmiyor olabilir.
* Sokakta ilan ve bildiri dağıtanlara nasıl davrandığına bakarak birinin karakter analizi yapılabilir, en azından kişiliğine dair önemli bulgulara erişilebilir.