“Tıkla hemen bin takipçin olsun” ya da “Tıkla profiline kim girmiş öğren” türünden linkler karşınıza çıktığında o sinsi arzularınıza gem vurun. Çünkü bu linklere tıklayarak Twitter hesabınızı kimlere, kim bilir hangi amaçlar için teslim etmiş oluyorsunuz bir bilseniz
Reyhanlı’da bombalar patlamış, herkes şokta, Twitter’da bu hadiseden bahseden tweet’ler, fotoğraflar, videolar bir bir düşerken trending topic bölümündeki başlıklar şunlar:
#GönüldenTakipleşiyorum, #GoodbyeIMF,
#Takipleşmeyen Kalmasın, #IMFTürkiyedenBorçAlacak, #BorçBittiIMFPaydos, #AcınınRengiOlmaz, #BaşınSağolsunFenerbahçe, #SeveceğimBEŞİKTAŞım, #HerSaniyemdeSeni,
#Angelina Jolie, #takipedenitakipederim.
Sosyal medyanın haberleşmede etkisi ne kadar hızlı ve etkiliyse, dezenformasyondaki etkisi de aynı güçte. Peki nasıl oluyor?
Sosyal medyacı Gürkan Gürel bunu şahane bir şekilde anlattı geçenlerde ve kendi blog’unda da yer verdi (www.gurkangurel.com).
Şu tip linklere rastlamışsınızdır: “Takipçi Kazan” , “Seni Kim Unfollow Etmiş” , “Hediye Kazan”, “RT Kazan” , “Twitter profilini kim ziyaret etmiş öğren” . Bunların hepsi tuzak. Siz bu tip uygulamalara evet dediğiniz anda hesabınızı da tanımadığınız, niyetini bilmediğiniz insanlara emanet ediyorsunuz. Sizin adınıza RT yapıyor, tweet atıyor ve istedikleri başlığı trending topics arasına alabiliyorlar. Bunu yaptıklarında ruhunuz bile duymuyor çünkü hesabınızdan
RT yapıp hemen geri çekmeleri bile Twitter algoritması gereği o başlığın popüler başlıklar listesine oturmasına yetiyor.
Dikkat edin bazı tweet’ler atıldığı andan bir dakika sonra on binlerce RT almış oluyor mesela. Bu normal şartlarda imkansız.
Siz takipçi kazanacağım ya da “acaba eski sevgilim profilime bakmış mı” gibi sinsi niyetlerinize esir olup bu linklere tıkladıkça bu hesap hırsızları sizi kullanmaya ve milleti uyutmaya devam ediyor.
Peki ne yapmalı? Gürkan Gürel bunu da anlatmış. Twitter’da “settings” yani “ayarlar” bölümüne girin, soldaki menüden “apps” yani “uygulamalar”ı seçin ve burada yer alan tanımadığınız bilmediğiniz bütün uygulamaları silin (“revoke access” tuşuna basarak).
Bu sayede hem hesabınıza yeniden sahip olursunuz, hem de siz Reyhanlı’dan, biber gazından, ifade özgrlüğünden, sosyal hayatı bitimeye kast eden alkol yasaklarından bahsederken solda “Yaşasın hükümetimiz, İMF’ye borç bitti” tadında propaganda başlıkları çıkmaz. Onun yerine milletin gerçek gündemi görülür.
Kariyerinizi mahvetmenin yolları
* Can sıkıcı olun: Hatta bayağı kötü olun. Kıskandığınız insanlara kötü davranın, yüzlerine sinir olduğunuz huylarını ve yanlışlarını pat diye söyleyin, bunu yaparken nezaketi unutun. Kötü olmak, kendine acımanın geniş ölçekli halidir. Bunu anlamalarını sağlayın.
* Köprüleri atın: Baktınız ki o iş yerinden size hayır yok, her şeyle dalga geçmeye başlayın, kaytarın. Ağzınıza geleni söyleyin, sanki bir sonraki iş başvurunuzda bundan kimsenin haberi olmayacakmış gibi takılın.
* Sıkıntıyı yayın: İlişkiniz kötü mü gidiyor, bu durumun hayatınızın diğer alanlarını da (mesela iş) berbat etmesini sağlayın. İşiniz mi kötü gidiyor, bunu anında ilişkinize de yansıtın ki hayatınız mahvolsun. Sıkıntıyı yayın yani...
* Dibe vurun: Her şeyi mahvedin. Kariyerinizi kurtarmanın en kesin yolu budur. Yeteri kadar küçük düştükten sonra bir noktada kendinizle yüzleşeceksiniz. Ve “Tamam berbat biriyim ama elimden geleni yapıyorum” kafasına geleceksiniz. Hiç yoktan iyidir.
Bunları ben değil şu ara giderek popüler olan stand up’çı Marc Maron söylüyor. WTF with Marc Maron isimli pod cast’ine ya da yeni başlayan “Maron” isimli dizisine bir göz atın bence.
İTİRAF EDİYORUM
* Moda’da Pappa Cafe diye bir yer olduğunu yeni öğrendim. Güzel bir yer, arada yolunuz düşerse uğrayın.
* “Alkol bütün kötülüklerin anasıdır” lafınının güncellenmesini ve “Alkol bazı kötülüklerin anasıdır” cümlesinin kabulünü arz ediyorum. Öldürdüğü askerin kalbini söküp yiyerek gerçek bir True Blood ortamı yaratan ve dünyanın Suriyeli muhaliflere bakışını sorgulatan savaşçı, öğlen lavaş, ekmek ve ayran katık etmişti muhtemelen ve hayatında hiç içki içmemişti. Pardon “alkol almamıştı”. Tanık sizindir.
* Kelebekler Vadisi’nde festival yapmakla Belgrad ormanına AVM yapmak arasında fark göremiyorum. Her yer festival oldu, Kelebekler Vadisi eksik kalsın...
* Mangal yapmayı seviyorum.
Mangal yapmayı özlüyorum. “Geleneksel mangal şarkıları” listem bile var.
“I Love Mangal” tişörtüne az kaldı.
Falso’yla tanışın
Kaan Düzarat, Saruhan Batur ve Bora Yücel’in ortak müzik projesinin adı Falso. Bilgi Üniversitesi’nde müzik okurken tanışmışlar ve
kafalar uyunca beraber çalışmaya karar vermişler. Sample’lar, live processing, muhtelif loop’lar ve kimi zaman analog efektler, gitar ve vokaller kullanıyorlar. Bu ekibin yaptığı işi gayet orijinal buldum.
Alev Lenz ve Hediye Güven’e yaptıkları remiksleri de çok beğendim. Şimdilik ufukta albüm
yok ama soundcloud.com/falsogotz adresine bir göz atın.
Nerede o eski bayramlar!
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bir dergisi var. Boy boy bakan resmi içeren, standart propaganda dergilerinden biri (iki sayfalık yazıya bakanın 13 farklı resmini koyabilmek grafik başarıdır).
Mayıs sayısında bir konu var. “Gençlerin bayramını gençlere sorduk” başlığı altında gençler eski 19 Mayıs bayramlarını anlatıyor. Ve tabii ki hepsi “Eskiden soğukta donardık, bize atlet giydirip beden eğitimi hareketleri yaptırdılar, bu travmayı atlatamadık” gibisinden hikayeler anlatıyor. “19 Mayıs için eşofmanla okula gelinecek” denince pek dertlenirmiş meğerse gençlerimiz.
Bakanlık onaylı gençler şöyle diyor: “Gençliğe yakışır bir bayram oldu”, “Kutlamalar bayramın ruhuna uygun olacak”, “Bu düzenleme için geç bile kalındı, “Bayramımız şölen havasına büründü”, “Bayramımız artık coşku barındırıyor”...
Şu an 19 Mayıs nasıl kutlanıyor ben bilmiyorum, bu kutlama devrimine tanık olmadım. Ah o eski bayramlar falan diyecek de değilim. Bildiğim şu:
Bu bayram eskiden de devletin millete propagandasıydı, bugün de öyle. Garp cephesinde değişen bir şey yok. Haydi gençler dağılın, terli terli üşütmeyin...
ŞARKIDAN NOTLAR
“Mystery Disease” MGMT
MGMT indie dans âlemlerinde hâlâ daha iyisi yapılamayan şahane bir albüm yaptı (Oracular Spectacular, 2007) ve bu albüm lanet gibi peşlerini bırakmadı. İkinci albümü dinleyenler beğenmedi, grup yeni şeyler yapmaya kalkıştı ancak bir türlü “Kids çalsanıza hacı” çığlıklarından kurtulamadı konserlerde. Geçenlerde yeni şarkıları “Mystery Disease”in live versiyonu Youtube’da yer aldı. İlk albüme dönüş falan beklemeyin, MGMT kimsenin cesaret edemeyeceğini yapıyor, hayran kaybetmeyi göze alıp inandığı müziğe adım adım yaklaşıyor. Hani saykodelik pop dendi ya ilk albüme. Artık “pop”u atabilirsiniz bu denklemden.
“The Trip” Still Corners
Yeni albüm “Strange Pleasures”ın açılış şarkısı. Art pop mu desem, 60’lar esintili new wave mi bilemedim. Şarkının gitar arpejleri, basit solosu ilk andan ele geçiriyor. Vokalist Tessa Murray’nin sesinde hipnotik bir şey var. Şu ara sabahları bir-iki kez dönmeden rahat edemiyorum şu ara.