Dokuz yıldır ülkeyi yöneten parti girdiği üçüncü seçimde yüzde 50 oranında oy alıyorsa.. Siyasi tahlile geçmeden önce..
Kutlamak lazım..
Hem de büyük harflerle kutlamak lazım..
*
Gelelim bundan sonra ne olur sorusuna..
İktidar partisinden başlayalım..
Başbakan, nasıl bir Türkiye düşlemişse, nasıl bir planı varsa, Türkiye’nin nasıl bir sistemle yönetilmesini istiyorsa..
Pazar günlerini sevmem.. Meslek yaşamım boyunca pazar günleri çalıştım.. Medyanın duru durağı olmadığına göre, faaliyet yedi gün sürdüğüne göre, kendine izin gününü kendin seçeceksin..
Pazarı seçmedim.. Pazarın o farklı koşuşturmacasına kendimi kaptıramadım..
Hele şimdi!..
Bağdat caddesine uzan trafik felç, Sarıyer’e git aynen, Bostancı sahili feci, Yeşilköy, Florya hattını unut.. Çengelköy veya Beykoz mu?.. Karşıya geç geçebilirsen..
Geçtin diyelim..
Dön dönebilirsen..
Gerçi İstanbul’da artık haftanın yedi günü trafik felç, bir yerden bir yere gitmek cesaret işi, sabır işi.. En masum gün yine de pazar ama alışmışım bir kere..
Aslında bir dönemin son siyasi yazısı demek daha doğru olur..
Pazar günü siyaset yasağı var.. Pazartesi günü bir dönem bitecek, yeni bir dönem başlayacak.. Yeni bir yolculuk da diyebiliriz.. Şu belli, her alanda kartlar yeniden karılacak!..
Bütün bu söylediklerim iktidar değişse de olacak değişmese de olacak..
AKP yüzde 50 alsa da..
Yüzde 40’ta kalsa da olacak..
Bu dönem, içinde yaşadığımız dönemden çok farklı geçecek.. 2002-2007 arasını hatırlayın..
2007-2011 arasına benziyor mu?
Televizyonlarda her dakika döneni söylüyorum.. Seçim minibüslerinden yükselen.. Herkesin diline doladığı şarkı var ya.. Aynı yoldan geçmişiz biz..
Aynı sudan içmişiz biz..
Diyen.. İşte o..
Şarkı güzel, sözleri anlamlı da meydanların diliyle uymuyor.. Şarkı yumuşak, meydanların dili sert..
Mesela, AKP’nin şarkısındaki Kürtlerle meydanlarda seslendiği Kürtler çok farklı..
Şarkıda AKP’ye oy veren Kürtlerle vermeyen Kürtler aynı..
Ama meydanlarda ayrı!
Partiler seçim öncesi her konuda bir yığın laf söylüyor ya..
Hepsi yüksekten uçuyor..
Hepsi en sert kelimelerle çakıyor.. Hepsi hamasetin daniskasını yapıyor..
Dinleyenler şöyle diyor..
Seçimden sonrayı bekleyelim, bakalım ne diyecekler..
Özellikle iktidar partisi için yaklaşım bu.. Başbakan’ın söyleminden memnun olmayanların, otoriter bulanların, aşırı milliyetçi bulanların bir kısmı bekle gör yanlısı..
Neyi bekleyeceğiz?
Hükümetin önemli bakanları, AKP’nin etkin isimleri, ‘yüzde kaç oy alırsak alalım yeni anayasayı uzlaşarak yapacağız, sonunda mutlaka halka soracağız’ demişlerdi.. Diyorlardı..
Fena halde ofsayda düştüler..
Niye mi?
Başbakan; ‘367’yi bulursam referanduma gitmem’ dedi..
Meydanlarda sandıkları patlatın çağrısının nedeni bu..
276 yetmiyor.. (Tek başına iktidar..)
330 da yetmiyor.. (Anayasayı referandumla değiştirme sayısı..)
Her seçimde bol laf edilir.. Ama çevresinde dönüp dolaşılan tek merkezi vardır..
Ana konusu..
Başatı..
2002 seçimlerinde laiklikti..
2007 seçimlerinde laiklik tartışması sürdü ama temel mesele Cumhurbaşkanı seçimiydi..
Nasıl bir Cumhurbaşkanı diyelim..
Bu seçimin ne?
İstanbul’a geldiği her yıl bomba gibi bir açıklama yapmayı adet haline getirmişti..
Sihirli kahvaltıdan tutun da, insanı baştan aşağıya yenileyen vitaminlere kadar neler söylemedi ki neler..
Haftada kaç defa seks yapacağımızı da ondan öğrendik, bel inceltmenin yollarını da..
Allah için bildiklerini kendine saklamadı, genç kalmanın da, 120 yıl yaşamanın da formülünü verdi..
Bu sebeple olacak ki; ‘milenyumun iyileştiricisi’, ‘yarının küresel lideri’ ilan edildi..
Gel zaman git zaman bu büyük doktora kolonoskopi yapıldı..
Kalın bağırsağında polipler görüldü..