Aslında Güneydoğu’nun fotoğrafı.. İki gün kaldık, konuştuk, dinledik, gördük, gözledik, beynimizde bi resim oluştu..
Bugün o resmi anlatayım..
Hepsi Kürt ama bölgede iki farklı kitle var..
Biri; daha dindar, daha muhafazakâr, büyük çoğunluğu Sünni olan, daha kaderci, daha itaatkâr..
Öteki; dinle ilişkisi sıkı fıkı olmayan, büyük çoğunluğu Alevi olan, Kürt kimliğini her şeyin önüne koyan, daha az itaatkâr..
Biri AKP’nin öteki BDP’nin arkasında hizalanmış..
Bu yüzden bölgede iki parti var..
Diyarbakır
Önce kentteki havayı anlatayım.. Dün herkes endişeliydi.. İstanbul’dan gelen gazeteciler
daha da endişeliydi..
Hakkâri gibi kepenkler kapatılacak mıydı, Hopa gibi taşlı protesto olacak mıydı?
Hiçbiri olmadı, sakin bir gün geçirdik..
Bağlar semtiyle havaalanı kent arasında bazı kepenkler kapalıydı ama kentte yoğun bir kapanma yoktu.. Kentin merkezinde günlük hayat tıkır tıkır işledi..
*
Düşünüldüğü gibi olmadı.. BDP, CHP’nin Diyarbakır mitingine destek vermedi, katkı sağlanmadı.. Hakkâri gibi olmadı..
Hal böyle olunca CHP mitingi cılız kaldı, meydan biraz boş kaldı..
Kaç kişi vardı derseniz, iki binin biraz üzeri derim..
İyi mi, kötü mü diye sorarsanız CHP açısından iyi derim.. CHP’nin bu bölgede esamesi okunmuyordu.. Yüzde ikilik partiydi..
Yönetimi değişti diye, Güneydoğu’ya gelmeye başladı diye, sorunlarla ilgilenmeye başladı diye, meydanların dolup taşmasını beklemek abesle iştigal olur..
Normali buydu..
Bunun üstündeki kalabalık CHP’nin kalabalığı olmazdı..
Birbirleriyle uyumlu olması lazım.. Birbirlerini teyit etmeleri lazım.. Meydanların dili farklı anketlerin dili farklı olamaz.. (Ciddi anketleri kastediyorum)
Seçim sonuçlarının olmadığı gibi..
Geçmişe kısa bir yolculuk yapalım.. Hafızamızı zorlayalım..
2007 seçimlerini düşünün.. AKP meydanlarda almış başını gitmişti.. Erdoğan’ın her yaptığı mitingde izdiham yaşanıyordu..
CHP ile MHP doğru dürüst miting bile yapamamıştı..
Sonuç..
AKP: 46.7, CHP: 20.8, MHP: 14.2..
CHP’nin iddiası bu.. CHP’nin demokrasi paketinin, durum tespitinin özeti.. Bir grup gazeteci bir masanın etrafında toplandık.. CHP’nin demokrasiye bakışını dinledik..
İlk kez..
Altını çiziyorum; ilk kez her görüşü savunan yazarlar bir aradaydı..
CHP’yi yerden yere vuranlar da, CHP’yi yere göğe koymayanlar da.. Demokrasi paketi demokratik bir ortamda sunuldu..
Bir ilkin daha altını çizelim..
Kılıçdaroğlu’nu ilk kez bu kadar sert..
Bu kadar kızgın..
Bu siyaset çok enteresan.. Anlamak, kavramak, yorumlamak çok zor..
Niye mi?
CHP eskiden Fırat’ın ötesine geçmediği için suçlanıyordu..
Bugün, Fırat’ın ötesine geçtiği için suçlanıyor..
Anla anlayabilirsen..
Kılıçdaroğlu eskiden Kürt sözcüğünü telaffuz etmediği için eleştiriliyordu..
Bugün PKK militanlarıyla işbirliği yapmakla suçlanıyor..
Uçmaz dersem sizce kötümser mi olurum, gerçekçi mi?
Niye mi böyle düşünüyorum..
Hasan Cemal dünkü yazısında uçmanın kriterlerini sıralamış..
“12 Haziran sonrası yeni ve demokratik bir anayasayla Kürt sorununu çözüm rayına oturtmuş, PKK’yı dağdan indirmeye başlamış, AB yolunda hızlanmış bir Türkiye..”
Bu kriterlere bakınca Türkiye uçmaz diyorum..
Sondan başlayalım..
Ankara, AB sevdasından vazgeçeli 6 yıl oldu.. AKP iktidarının ilk yıllarında itici güçtü, iktidarla, aydınlarla hemhal olma vasıtasıydı..
Geçen gece izledim.. Mehmet Barlas’ın uyarısı yerindeydi..
Başbakan, 70 yıl öncesine giderek İsmet İnönü’ye çakıyor ya..
Yasakçı diyor, Hitler hayranı diyor..
Barlas, o dönem herkes yasakçıydı, her şey yasaktı dedi; sadece bizde değil ABD’de bile çok şey yasaktı..
Haklı..
İnönü de yasakçıydı..
Koltuğunu bıraktığı Bayar da..