Büyük depremin üzerinden 12 yıl geçti.. 12 yıl boyunca hep aynı lafları dinledik.. Deprem öldürmez çürük binalar öldürür dendi..
Önce hastaneler, okullar, viyadükler, köprüler, kamu binaları güçlendirilecekti..
Halkın toplu halde bulunduğu mekânlar sağlamlaştırılacaktı..
Yapıldı mı?
Yapıldı yapılmasına ama en babası unutuldu..
Daha doğrusu unutulmuş..
Ali Sami Yen’e kazma vurunca acı gerçek ortaya çıktı.. O stada gidenler meğer Allah’a emanetmiş!
Binlerce kişi ÖSYM’nin kapısına dayandı.. Başkan Ali Demir anında arazi oldu, yeraltına indi..
Niye mi?
Bu kez de puanlar yanlış..
Aaa yeter artık ya bu ne ya gibi isyan cümleleri kurup kendinizi yormayın..
Ali Hoca çıtını çıkarmaz, o paçayı nasıl kurtaracağına bakıyor..
Farkında değil ama battıkça batıyor.. O ilk basın toplantısında ‘şifre’ yok sadece medyaya verilen soru kitapçığında var, işgüzarlık olmuş dediği gün batmıştı..
Devletin en üst kademelerinden yükselen ‘tatmin olduk’ desteği bile batışını durduramadı..
Usame Bin Ladin nasıl hatırlanacak? İkiz Kuleler’i vuran adam diye mi? Önce Rusya’ya sonra ABD’ye kafa tutan adam diye mi?
İslam için mücadele veren adam diye mi?
Hayır, hayır..
İslam’ı bölen adam diye anılacak.. İslam dininin imajını yerle bir eden adam diye anılacak..
Radikal İslam..
Ilımlı İslam..
Uzun süredir dillerde bu söylem var.. Sanki iki İslam varmış gibi.. Sanki İslam şiddeti de içeriyormuş gibi..
Seçim döneminden çok önce başladı.. Bir yıldır böyle..
Başbakan her konuşmasında şunu da ben yaptım bunu da ben yaptım diye uzun uzun anlatıyor..
81 senede yapılandan daha fazlasını biz sekiz senede yaptık diyor..
Benden öncekiler hiçbir şey yapmadı, her şeyi ben yaptım edasıyla sıralıyor..
Şu kadar hastane yaptım..
Şu kadar bin metre karelik adliye sarayı yaptım..
Şu kadar kilometre duble yol yaptım, derslik yaptım, konut yaptım, havaalanı yaptım..
Markette gördüm.. Buzbağ şaraplarının üzerine etiket takılmış.. Kuru fasulyeyi yeniden keşfedin yazıyor.. Bir de fotoğraf koymuşlar; insanın karnı acıkıyor..
(Esin kaynağı Güneri Cıvaoğlu, fikir babası Ertuğrul Özkök olabilir.. Elimde sağlam delil var, anlatacağım..)
Daha o an, alın size yeni bir tartışma dedim.. Kuru fasulye ile şarap içilir mi, içilmez mi?
*
10 yıl önce benzer bir tartışma yaşanmıştı.. Kültür adamı rahmetli Tuğrul Şavkay balıkla rakı olmaz demişti..
Eski köye yeni âdet getirme, bozma düzeni be arkadaş diye kalem oynatmıştım.. Rakı-balık-salata üçlüsünü elleme..
Onlar Beşiktaş’ın muhteşem forveti Metin-Ali- Feyyaz gibidir demiştim..
Hangisi daha zor diye sorarsanız.. Sınav derim.. Ankara için sınav yapmak daha zor.. Proje yapıyorlar; dağları delmekten, ovaları kazmaktan, denizleri birleştirmekten söz ediyorlar.. Ama iş sınava gelince dikiş bi türlü tutmuyor..
Fermuarın dişlisi gibi, çekiyorlar çekiyorlar kapanmıyor.. Bir yerden pıtlıyor..
*
Dün aniden sınav sonuçları açıklandı.. Memleket gençliğine huzur mu geldi, güven mi geldi..
Yooo..
Herkes bildiğini okuyor.. İnanç gitmiş, güven sıfırlanmış!.. İyi puan alamayanın kellesini kes, şifre dağıtmadığına inandıramazsın..
Herkesin ağzında aynı laf; bi katakulli var da..
İstanbul’un artık iki boğazı olacakmış.. Birine Boğaz ötekine Kanal diyeceğiz.. Başbakan’ın ‘çılgın projesi’ bu..
Anlaşılan biri doğal öteki insan ürünü olacak!..
Ama.. Evliya Çelebi’ye göre İstanbul Boğazı da insanlar tarafından açılmış..
Süveyş Kanalı, Panama Kanalı gibi..
Nasıl mı açılmış?
Seyahatnamede bakın nasıl anlatılıyor? Özetleyelim..
*
Olmuş artık denilecek, geçiştirilecek, yasada emredici hüküm yok diye maskelenecek bir durum değil..
Kılıçdaroğlu’nun şahsi meselesi de değil..
Muhalefeti külliyen yok sayma durumudur.. Farklı fikirleri hiçe sayma durumudur..
‘Yeni Türkiye’ derken ne kastedildiğinin önemli göstergesidir..
Kilometre taşıdır.. Muhalefetsiz Türkiye özleminin dışa vurumudur..
*
Mesele şu.. Anayasa Mahkemesi Başkanı, 48. kuruluş yılı törenlerine ana muhalefet liderini çağırmadı..