Mutlaka yanıt verilmesi gereken, kilit soru şudur: Neden şimdi?
Üç general neden şimdi açığa alındı?
Bakanlar yetkisini kullandı, her şey yasalar çerçevesinde yapıldı sözleri kesmez.. Kimseyi tatmin etmez..
Bu olay; askeri vesayetin beli kırıldı, sivil otorite gücünü gösterdi gibi cilalı sözlerle açıklanmaya kalkılırsa -ki bu yönde çok yorum okuyacağız, dinleyeceğiz - bu aklımıza hakaret olur!..
Ayıp olur!..
Efendim bu üç general hükümeti devirme planı içindeydiler, haklarında açılmış dava var, bu sebeple açığa alındılar gerekçesi de inandırıcı olmaz..
Niye mi?
Gerçi Kılıçdaroğlu son noktayı koydu ama yine de çoğu kişi ısrar ediyor..
CHP-BDP tek listeyle seçime girsin isteniyor..
Olsa, Türkiye açısından fena olmaz ama siyaseten olmaz..
Neden olmayacağının işareti dün AKP grubunda verildi.. Bayramlaşmanın ötesinde ortada ciddi bir temas yokken bile Başbakan varmış gibi kabul edip taşı gediğine koydu..
Hem CHP’ye yüklendi..
Hem BDP’ye çattı..
CHP ile BDP platonik aşk yaşıyor dedi..
Ne olduğunu pek anlayamadığım bir tartışmayı hayretle izliyorum..
BDP Genel Başkanı Demirtaş, CHP’ye sol blok teklifi yapınca ortalık ayağa kalktı..
Gece gündüz konuşuluyor..
AKP’ye yakın duran yayın organları köpürttükçe köpürtüyor..
Bayramın birinci günü buralardan uzaklaşacağım demeştim..
Uzaklaştım..
Türkiye’yle ilişkimi tamamen kestim.. Bırakın internetten takibi telefonu da kapattım..
Dört gün başka bir hayattaydım..
Pazar sabahı döndüm, birikmiş gazetelere topluca baktım, o malum çifte standardın ayyuka çıktığını gördüm..
Erdoğan yaparsa ileri demokrasi ayak sesleri kabul edilenler.. Övgü yağdırılan, methiyeler düzülen, görüşme, demeç, gezi vs..
Her şey..
Fakir fukaralıkla, garip gurebalıkla ilgisi yok.. Avanta kültürü diyelim..
Avantanın dayanılmaz cazibesi diyelim..
Çünkü başka izahı yok..
Adam köprüden geçecek, bakmış saatine 23’ü biraz geçiyor.. 45-50 dakika sonra köprü bedava diye çekmiş arabasını kenara, bekliyor..
Bir kişi, iki kişi değil..
Yüzlerce kişi..
Birkaç dakika bekleseler anlarım.. 30-40 dakika da bekleyen var..
Bu bayram uzun oldu.. Yıllık izin gibi mübarek; 10 gün.. Yani doğru tatile..
Cuma, cumartesi günleri otobüsler peş peşe kalktı..
Nereye?
Antalya’ya, İzmir’e, Bodrum’a, Marmaris’e..
En büyük akın buralaraymış, hayırcıların mahallesine..
* * *
Referandumda evet oyu veren.. Evet özgürlüğü, hoşgörüyü, demokratlığı temsil etmektedir diye başımızın etini yiyen.. Hayır statükoculuktur, geri kafalılıktır, vesayet rejimi istemektir türküsünü söyleyen arkadaşlarımla konuşuyorum..
Memleketimizin değişmeyen konularından biri de Turgut Özal’ın ölümüdür..
Eceliyle öldü mü, öldürüldü mü?
Yani vakti geldi de mi gitti
Yoksa zehir marifetiyle, eceliyle ölmüş süsü verilerek öldürüldü mü?
Hangisi..
Bin tane tevatür var.. Ama işin aslını astarını ortaya çıkarmaya yönelik tek hamle yok..
Sanki konuşulsun, tartışılsın ama sonuç alınmasın isteniyor..
Ne olmuş yani hep yapılan şey.. Çok önemli değil, iş rutin..
Zaten daha önce de oluyordu..
Bunun altında başka şeyler aramayın..
*
Klasik laflar böyle sıralanır.. Bir meseleyi önemsizleştirmek için kullanılan beylik cümlelerdir..
Neredeyse..
Neredeyse değil genellikle meselenin asli unsurları değil de niye böyle işler oluyor diye soranlar, sorgulayanlar suçlanır..