Bizim mahalle dediğim yer; Zincirlikuyu, Levazım mahallesi..
Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezi açıldı.. Açıldı ama öyle görkemli bir açılış olmadı..
Sessiz sedasız açıldı, yarım yamalak açıldı.. Nedenini sordum soruşturdum..
Karşıma çıkan bilgi şu..
105 bin metre kare arazisi olan Zorlu Center 232 bin metre kare inşaat izniyle projelendirilmiş..
Emsale uyulmamış tabii..
615 bin metre kare inşaat yapılmış.. Bu sebeple iskanı yok..
*
Zaten dışarıdan gören bu ne ya diyor.. Şöyle anlatayım, devasa alışveriş merkezinin üzerine dört gökdelen konduruldu.. Barbaros bulvarından yukarı çıkın beton yığınına çarpıyorsunuz..
İnşaatı yapanlar kaldırım yeri bile bırakmadı.. Zincirlikuyu’dan Levazım’a doğru yürümeye kalkın; yürüyemezsiniz..
Tek kişinin yürüyeceği kadar dar yapılan kaldırım bir süre sonra bitiyor..
Evet evet bitiyor, yolun ortasına düşüyorsunuz..
*
İçerisi, meydan kısmı mükemmel ama.. Mağazalar da öyle.. Dünya markaları orada.. Tam açılmadığı halde başka bir ülkeye gitmiş gibi oluyorsunuz..
Otur keyif yap, gününü geçir diyeceğim ama kazın ayağı öyle değil..
Kiralar astronomik olduğu için fiyatlar da öyle..
Makarna 40-50 lira.. Gerisini siz tahmin edin.. Bir kadeh şarap 30 lira.. Marketten taş çatlasa 25 liraya alacağınız şarabın şişesi 150 lira..
*
Herkesin bütçesine göre, sen de gitme oturma diyeceksiniz? Haklısınız ama mesele o değil..
Bu fiyatlar dünya standartlarının üstünde.. Resmen fahiş!.. Altı misli, yedi misli fiyat çekmek de neyin nesi.. Az ötesindeki Kanyon neredeyse yarı fiyatı..
Bile bile kazık yemek insana koyuyor..
Bu bayram yolunuz Zorlu Center’a düşerse diye yazdım.. Cüzdanınıza bakarak gidin..
*
Aslında, bizde nedense çoğu yer böyle.. Yunanistan’a git, İtalya’ya git, İspanya’ya git, aynı yemeği ye, aynı içkiyi iç, hesap İstanbul’un veya Bodrum’un üçte biri..
Eskiden ucuz diye yabancılar Türkiye’ye gelirdi, şimdi Türkler ucuz diye Avrupa’ya gidiyor..
Kurban Bayramınız mübarek olsun..
Trafik sorunu ilelebet bitmiştir
Başbakan, çıldırtan trafiğin geçici olduğunu söyledi.. Medyayı suçladı.. Gece gündüz yazdığından şikayet etti..
İşte o gün İstanbul’un trafik sorunu ilelebet bitti.. Çünkü; bundan böyle trafik keşmekeşini yazana iktidara muhalefet ediyor, iktidarı trafik üstünden yıpratıyor hatta devirmeye çalışıyor muamelesi yapılacak..
Trafiğin ‘T’sini ağzına almayanlar, memlekete faydalı hizmet yapmış sayılacak..
*
Bayram dönüşü veya pazartesi günü trafik felaket olacak.. İddia ediyorum; iktidara yakın duran, iktidara destek veren gazeteler tek satır yazmayacak..
Böylece, trafik sorunu diye bir sorunumuz olmayacak!..
Selimiye şahaneydi
Genel yayın yönetmenimizden izin istedim.. Çoluk çocuk üç dört gün tatil yapacağız, izin verir misin dedim..
Olmaz dedi; istersen dünyanın öbür ucuna git, ama yazını yolla..
Yapacak bir şey yok.. Emir demiri keser..
*
Selimiye’ye gittim.. Kalabalık makul.. Hava süt liman, güneş pırıl pırıl.. Zaman zaman bunaltıyor bile.. Denize girin; ürpermiyorsunuz.. Gözlüksüz dibi görünüyor.. Havuz gibiydi.. Ekim ayının ortasındayız..
Nimet..
Selimiye kadar kaldığım otel de mükemmeldi.. Admiral’de kaldım.. Şöyle anlatayım.. Selimiye iki koydur ya.. Pansiyonların yoğun olmadığı sağ taraftaki koyun en sonunda..
Balık, ahtapot, kalamar çok tazeydi.. Yemekleri on numara diyebilirim.. Denizine ise söylenecek laf yok..
Allah’ın lütfu..
*
İşletmecisi Turgay Bey’le balığa da çıktık.. Baştan uyardım, balık bana gelmez dedim; gelmedi de.. Koyu iki saat turladık, hava cıva..
Zaten amaç balık tutmak değildi, muhabbetti!..
Zaten güzel olan bu, muhabbet.. Gerisi boş.. Admiral’de aradığımı buldum.