Başbakan’ın açıkladığı paket ‘devrim’ diyenler hariç yeterli bulunmadı.. Daha doğrusu paketin içinde demokrasi yoktu..
Hadi, yoktu demeyelim azdı, göstermelikti diyelim.. Demokratikleşmeyle ilgisi olmayan birçok madde vardı..
Paket biraz şişkin olsun, paket ‘paket gibi’ olsun diye konulmuş herhalde..
Çünkü..
Kurban derilerini toplama tekeli THK’dan alınınca, partilere eş başkanlık kapısı açılınca, Nevşehir Üniversitesi’nin adı değiştirilince Türkiye daha demokratik olmayacak..
Polis yine hayvan hakları için bildiri okumaya kalkanların tepesine binecek.. Herkes bir sabah terörist olarak uyanma tehlikesiyle yaşamaya devam edecek..
*
CHP lideri Kılıçdaroğlu dün önemli bir çıkış yaptı.. İktidar ve iktidar yanlıları bakalım CHP nasıl kıvırtacak diye beklerken.. Veya kıvırtmasını umut ederken, Kılıçdaroğlu meydan okudu..
Çıtayı yükseltti, demokrasi yarışı başlattı..
Şöyle ki..
Barajın düşürülmesinden nefret suçuna, başka dil ve lehçelerde propagandadan, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkına, küçük partilere de para yardımına kadar birçok konuda Meclis’e yasa teklifi verdiklerini söyledi.. İktidarın reddettiğine dikkat çekti..
*
İktidar kabul etme kıvamına geldiğine göre herhalde Meclis’te şunu yaşayacağız.. Bir tarafta AKP’nin yasa teklifi, öte tarafta CHP’nin yasa teklifi..
Mesele toplantı, gösteri, yürüyüş yasası..
İktidarın yapmak istediği değişiklik ortada.. CHP’nin istedikleri de..
Karşılaştıracağız.. Hangisi daha çağdaş, hangisi daha demokratik göreceğiz..
Tartacağız..
Meclis demokrasi yarışına sahne olacak..
Çok mu hayalciyim.. Değilim..
Kılıçdaroğlu’nu çok dikkatle dinledim.. İktidarın getirdiği paketi yeterli bulmuyor.. İhtiyaca cevap vermediğini söylüyor..
Ceza yasasında, terör yasasında değişiklik istiyor, tutuklu öğrenciler sorununun çözülmesini talep ediyor, cemevleri ibadethane olsun diyor..
Bu konularda da Meclis’e yasa teklifi verdiklerini söyledi..
Teklif vermişler ama karambole gitmiş.. İktidar tartışmamış bile.. Bu vesileyle, iktidarın demokrasi paketi nedeniyle CHP’nin bu önerileri de gündeme gelecek..
Gelmeli..
Gelmeli ki bütün partiler demokrasi kantarına çıksın.. Hangisi daha demokrat görelim..
Cumhurbaşkanı Gezi’yi övdü.. Darısı hükümete
Cumhurbaşkanı Gül barışçıl Gezi eylemlerinden yine övgüyle bahsetti.. Bu kez New York’ta değil..
Bu kez uzaklarda değil..
Meclis’te yaptığı konuşmada övdü.. Başbakan’ın önünde övdü.. Demokrasinin gelişmişliğine bağladı..
Bu yaklaşımıyla Gezi eylemcilerine daha ilk günden çapulcu diyen.. Gezi eylemcilerini her fırsatta kötüleyen Başbakan’la ters düştü.. Sosyolojik çalışmalarla genç kuşakların hassasiyetini anlamak için duyarlılık göstermekten söz etti.. Millet olarak ders çıkarmamızı istedi..
Kısaca Gezi’ye hakkını teslim etti..
*
Daha da ötesi eylemlerde ölenlere rahmet diledi.. Hiçbir hükümet üyesi ölenlerin adını anmamıştı, rahmet dilememişti, görmezden gelmişlerdi..
Cumhurbaşkanı dört ay sonra da olsa barışçıl Gezi eylemlerini savunanlarla aynı çizgiye geldi.. Aynı dili kullandı.. O gençlerin farklı olduğunu, farklı taleplerine sırt çevrilmeyeceğini söyledi..
Dilerim benzer bir yaklaşım Başbakan’dan da gelir..
Bakanlardan da gelir..
Gezi’nin barışçıl kısmı ile çatapata kısmını ayırıp gençlere hakkını teslim ederler..
Ülke rahatlar.. Tansiyon düşer..
Yaşam tarzına müdahale yasası
İktidarın açıkladığı pakette nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlara hapis cezası geliyor.. Yaşam tarzına saygı yasayla güvence altına alınacakmış.. Nasıl bir güvence olacak, ne tür girişimler yaşam tarzına müdahale sayılacak bilmiyorum..
Mesela Başbakan’ın ‘içeceklerse evde içsinler’ sözü yaşam tarzına müdahale sayılacak mı, sayılmayacak mı bilmiyorum.. Veya yıllardır sokaklara renk katan masaları Beyoğlu Belediyesi’nin bir gecede kaldırması, bundan sonra dışarıda oturmak yasak demesi, insanları içeriye tıkması müdahale sayılacak mı sayılmayacak mı onu da bilmiyorum..
Hele bi yasa gelsin..
*
Pazar günü İzmir’deydim.. Bayraklı Belediyesi’nin düzenlediği bir toplantıda konuşmacıydım..
İzmirliler yaşam tarzlarının korunması konusunda çok hassaslar.. Bir gün ellerinden gideceği endişesini yaşıyorlar..
Türkiye gazetesinde bir haber çıktı.. AKP’nin yaptırdığı ankete göre yaşam tarzına müdahale edildiğini düşünenlerin oranı İzmir ve kıyı şeridinde yüzde 55’miş.. İç Anadolu’ya doğru gidildikçe bu oran yüzde 20’ye iniyormuş..
Bu da şunu gösteriyor.. Tehdit altında olduğunu düşünen mütedeyyin kesim değil seküler kesim..