Salı akşamı Asmalımescit’te oturuyoruz.. Aşağıdan yukarıya, İstiklal Caddesi’ne doğru 10 kişilik, taş çatlasa 15 kişilik bir grup geçti..
Hallerinden belliydi.. Hatay’da hayatını kaybeden Ahmet Atakan için düzenlenen gösteriye gidiyorlardı..
Ne bağırış çağırış, ne taş sopa, ne slogan..
Ellerinde su şişeleri..
Peşlerinde 40-50 çevik kuvvet polisi.. Kimi gaz maskeli kimi değil.. Onlar da hızlı hızlı yürüdüler..
Beş dakika, on dakika geçti geçmedi..
Bu kez yukarıdan aşağıya, İstiklal’den Pera’ya doğru kaçış başladı.. Koşarak değil de koşar adım diyelim..
Peşlerinde yine çevik kuvvet polisleri.. Yine ne slogan, ne taş, ne sopa..
Yan masamızda yabancılar vardı.. Nereli olduklarını sormadım ama Fransızca konuşuyorlardı.. Gözleri fal taşı gibi açık bu sahneyi izlediler..
Onları şaşırtan göstericiler değildi, göstericilerin neredeyse iki katı olan polislerdi..
Biraz sonra yukarıdan aşağıya doğru küçük bir grup daha indi.. Polisle karşı karşıya gelince, polis biber gazını patlattı..
Bakın taş maş yok.. İnsanlar kaçıştı, biz de tabii.. Masalar boşaldı, gözünü ovuşturanlar, kusanlar falan..
Yemekler masada kaldı ama yemeklere kimyasal karıştı..
*
Sis bulutu dağılınca masaya geri döndük, tabaklar kalktı, yeni yemekler geldi.. On dakika sonra bir biber bombası daha..
Ortalıkta ne gösterici vardı, ne taşkınlık yapan.. Masalar yeniden boşaldı, insanlar içeriye kaçtı..
Yemeklere bir kez daha kimyasal bulaştı..
*
Hani biber gazı son çareydi.. Polis üzerine gelen, kendini zorlayan kalabalıkları dağıtmak için kullanacaktı.. Gazın amacı buydu..
Polis, 10 kişi bir araya gelince dağıtmak için kullanıyor.. Kaçan, ara sokaklara girip uzaklaşanların peşinden giderek biber gazını sıkıyor.. Taşkınlık olup olmadığına bakmadan kullanıyor..
Ceza amaçlı kullanıyor..
Asmalımescit’te biber gazının ne işi var!.
Bakın.. Polis, salı akşamı o kadar çok biber gazı kullanmış ki, Kasımpaşa’daki Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nın üzerine sis bulutu çökmüş.. Gözü yanan hakem maça 1 saat 40 dakika gaz molası vermiş..
Hale bakın..
*
Tanık oldum.. Asmalımescit’te biber gazını gerektirecek hiçbir durum yoktu.. Polisler daha fazlaydı..
Dershaneler kalktı!
Hükümet söz vermişti.. Dershane düzenine son verecekti.. Bu konuda ilk adımı yıllar önce Hüseyin Çelik attı.. SBS denilen her yıl sınav yapma sistemi getirdi.. Yeni sistemin dershane ihtiyacını bitireceğini söylemişti..
Tam tersi oldu.. Dershane yaşı 11’e kadar inmişti..
Çelik’ten sonra gelen iki bakan da dershane işine çözüm bulamadı.. Ama son Milli Eğitim Bakanı Avcı buldu..
Kesin çözüme gitti.. Nasıl mı?
Dershane ifadesini yasadan çıkararak.. Artık dershaneler dershane olarak kalacak ama dershanelere dershane denilmeyecek..
Ne denilecek?
Etüt merkezi..
Ankara devre dışı
Başbakan Erdoğan, G20 zirvesinden sonra yaptığı açıklamada Şam’a müdahale konusunda görüş birliği olduğunu ima etmişti..
En azından Batı cephesi böyle düşünüyor havası yayıldı.. Obama’nın vurmakta kararlı olduğu..
Meğer St Petersburg’daki toplantıda çok farklı şeyler oluyormuş..
Obama ile Putin Şam’ın elindeki kimyasal silahları vermesini müzakere etmiş.. Bu karar orada alınmış.. Yani aniden ortaya çıkan bi durum değil..
Olan bitenden Ankara’nın haberi olmamış.. Veya Ankara’ya haber verilmemiş.. Devre dışı bırakılmış..
