Başbakan’ın 12 yıldır boşluk bırakmaksızın, ara vermeksizin kişi ve kurumlarla kavga ettiği herkesin kabul ettiği gerçek..
İktidarının ilk döneminde hantallaşmış kurumlara dinamizm kazandırmak.. Askeri vesayete son vermek adına girdiği mücadele destek gördü..
Çıkardığı kavgaya hak verildi..
Anlamlı bulundu..
Başbakan bu hali çok sevdi.. Çünkü her kavgada tabanı genişliyor, o taban arkasında kilitleniyordu.. Bu hali sevdi ama giderek kavga edeceği kurum kalmadı..
Kalmayınca, bu kez kavga edeceği konuları kendi üretmeye başladı..
Hiçbir şey bulamadığı dönemlerde 70 yıl öncesine kadar gitti.. Tek parti dönemiyle kavga etti..
41 yıl önce vefat eden İsmet İnönü’ye çattı..
Bazen ODTÜ yönetimine kızdı, bazen öğrencilere, bazen HES’leri protesto eden köylülere..
Yani hep çatacak, kavga edecek birilerini buldu..
*
Bunu niye yaptı?
Kitlesini diri tutmak için..
Haber Türk’ten Yavuz Semerci bu durumu köpekbalığı korkusuyla açıklamış..
Hikâyeyi şöyle anlatmış..
*
Japon balıkçılar genelde uzak deniz- lerde ve son derece gelişmiş tekniklerle avlanıyor. Özellikle orkinos peşinden dünyayı turluyorlar. Denilene göre ilk zamanlarda tutulan balıklar, her ne kadar buzlu depolara konulsa da istenilen sertlikte ve canlılıkta pazara ulaşmıyormuş.
Sonra balıkçı teknelerine (altlarına) havuz yapmaya başlamışlar. Avladıkları balıkları canlı limana getiriyorlarmış. Eskisine göre daha iyi olmasına rağmen yine de istenilen kıvamda değilmiş. Sonunda biri akıl etmiş. Teknenin havuzuna küçük köpekbalığı konulmaya başlanmış. (Belki de yaşadıkları bir olay fikir verdi) Görmüşler ki havuzun içinde yer alan tüm balıklar yaşama içgüdüsüyle yol boyunca mücadele ediyor, diriliklerini koruyor ve nesli devam ettirmek için yumurtalama faaliyetini artırıyorlar... Balık yol boyunca yakalandığı hissinden uzaklaşıyor. Köpekbalığı tarafından yenilmek korkusuyla, birbirine yapışarak miskinleşmiyor.
*
Semerci’ ye göre, Başbakan kitlesini diri tutmak için her dönem köpekbalığı muamelesi çekilen kişi ve kurumlar yaratıyor..
Yani kendini destekleyen kitlenin içine sürekli köpekbalığı atarak korku salıyor, onları diri tutmaya çalışıyor.. Kenetlenmelerini sağlıyor..
Mesela Gezi protestocularını itibar- sızlaştırmak için ‘çapulcular’ diyor.. Seçmenini karşı safta hizalamak için dış güçlerin tahriki, Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerin oyunu, darbe girişimi olarak sunuyor..
Yani..
Köpekbalığı haline getiriyor..
Daha iki gün önce.. Kitlesini ‘dik tutmak, diri tutmak’ için özgürlük alanının daralmasını bile Gezicilere bağladı..
‘İşte bu Geziciler var ya bu Geziciler; onlar fikri olmayanlar, düşüncesi olmayanlardır’ dedi..
Köpekbalığı yaptı..
*
Onlarca örnek verilebilir.. Ali’siz Ali çıkışından Haşhaşiler diye bağırışına.. Beğenmediği mahkeme kararını gayri milli ilan etmesinden 14 yaşında öldürülen çocuğa teröristmiş gibi göstermesine kadar..
Semerci’ye göre..
Tabanında ‘Erdoğan başımızda olmazsa bizi yerler yok ederler’ duygusu yaratıyor..
Semerci’nin ‘köpekbalığı’ örneğini tuttum..
Ben köpekbalığı teorisi diyeceğim..
Çıkan birçok kavgada, tartışmada maymuncuk gibi kullanacağım..
İyi pazarlar!..