Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pazar günleri politikaya girmek istemiyorum ama Türkiye’de her şey siyaset oldu..
Diyanet İşleri Başkanı bile siyasetçi üslubuyla demeç verir hale geldi.. İktidar partisinin üyesi gibi davranmaya başladı..
Maalesef!..
*
Hatırlarsınız.. Gezi eylemleri sırasında polisin biber gazından kaçan bir grup Dolmabahçe’deki Bezmialem Valide Sultan Camii’ne sığınmıştı..
Anında camide içki içtiler diye Başbakan’a rapor ettiler..
Başbakan da eylemcileri kötülemek, eylemcileri itibarsızlaştırmak için çıktı söyledi..
Belge, kanıt!..
Tedavüle bir fotoğraf sürüldü.. Güya genç bir adam elinde bira kutusuyla cami içindeydi.. Fotoğraf büyütüldü, eldeki kutunun bira olmadığı anlaşıldı..
Kimse çıkıp Başbakanım yanılmışız, sizi de yanılttık, kusura bakmayın demediği, diyemediği için Başbakan camide içki içildiğini söylemeye devam etti..
*
Telaş başladı, camide içki içilmesinin kanıtlanması gerekiyordu.. Müezzini çağırdılar, zorladılar..
Olmadı..
Müezzin ‘ben din adamıyım yalan söyleyemem, içki içildiğini görmedim’ dedi..
Baskılara direndi..
Caminin imamı benzer bir tavır sergiledi.. Anlaşıldı ki camide içki içen falan yoktu.. Zaten inancı ne olursa olsun kimse fırsat bu fırsat deyip içkisini alıp camiye koşmazdı..
*
Eee ne olacak, Başbakan’ın sözü havada mı kalacaktı..
İmam ve müezzinden beklenen yanıt alınamayınca, imam ve müezzinin ağzından ‘camiyi bastılar, içki alemi yaptılar’ cümlesi çıkmayınca devreye Diyanet İşleri Başkanı girdi..
‘Sarhoş da girdiler, ayakkabıyla girerek alnımızı koyduğumuz yerleri kirlettiler’ dedi.. Yani camide içki içtiler sözü doğru çıkmayınca sarhoş girdilere çevrildi..
Çeviren kim?
İktidar sözcüsü, iktidar politikacısı değil..
Diyanet İşleri Başkanı..
Bir din adamı iktidarın hoşuna gitsin diye böyle bir söz eder mi?
Ölenlere rahmet okuyacağına gözünü kaybedenlere, yaralananlara şifa dileyeceğine halıların kirlendiğini söyledi..
Demek ki halılar daha mühim!..
Bu tavrıyla siyaseti Diyanet’e taşıdı.. Din adamı değil siyasetçi gibi duruş sergiledi..
Halılar kirlendiyse temizlik firması iki saatte pırıl pırıl yapar..
*
Diyanet İşleri Başkanı bununla kalmadı.. Ben din adamıyım yalan söyleyemem diyen müezzini Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyüne altı ay süreyle sürdü..
Dolmabahçe nere Kayabaşı köyü nere..
Adamın evi barkı nerde, o köye nasıl gider nasıl gelir?
Eee, ceza bu!.. Diyanet; soruşturmanın selameti diyor.. Ne soruşturması!.. İçki bulma soruşturması mı?
İmam ne oldu diyeceksiniz?
O da üç ay önce Zeytinburnu’na gönderildi..
Beyoğlu Müftüsü?
Karadeniz Ereğli’ye..
Rutinmiş!.. Suçları ne?
Göstericiler ellerinde birayla geldiler, caminin ortasında içki sofrası kurdular dememeleri..
*
Söz içkiden, alkolden açıldı öyle devam edelim..
İçki satışıyla ilgili yeni yönetmelik çıktı.. Tahmin ettiğiniz gibi çok acayip.. Uluslararası fuarlarda içki stantlarında tadım yapılmasına izin var ama yabancılara..
Türkler!
Görevli olduğuna dair yetki belgesi gösterecek.. Tahminim şu; içki verirken pasaport sorma olayı buradan başlar yaygınlaşır..
Yakın gelecekte Körfez ülkeleri gibi oluruz..
Pasaportla içki satışına geçeriz..
*
Bir de içecekler dışarıdan görünür şekilde perakende olarak satışa sunulamaz maddesi var..
Yasada var da, yönetmelik ne anlama geldiğini izah etmemiş.. Zabıtaya bırakmış.. Kim ne anlarsa, nasıl uygularsa!..
Lokantalara, kafelere toplanın içeri girin, kapınızı pencerenizi kapatın denilecek ama bakalım ne zaman..
Anadolu çoktan içeri sokuldu zaten de ben kıyı bölgelerini merak ediyorum..
Mesele içki değil, mesele topluma ayar çekilmesi, topluma kılıf geçirilmesi..
Bu pazar bu kadar yeter!..