Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Döndük mü başa.. 31 Mayıs gününe.. Taksim yine polis ablukası altında.. Taksim’e yine giriş çıkış yasak.. Taksim yine polis meydanı oldu..
Yine polisin orantısız güç kullanmasını konuşuyoruz.. Ekrana düşen görüntüleri dehşetle izliyoruz..
Döndük mü başa sorusu yanlış oldu galiba..
Döndük başa..
Dün İstanbul’da, Ankara’da yaşananlar meydanda.. Çatışma ortamı geri geldi..
*
Divan Otel’inin lobisine sıkılan biber gazı var ya.. Otel’de yaşanan dehşet.. Dışarıdan içeriye kaçanların bu kez içeriden dışarıya kaçmaları..
Vali çıksın açıklasın..
Polis müdürü otelin lobisine neden biber gazı sıktıklarını söylesin.. Güvenlikle bağdaştırsın.. Amacını açıklasın..
İnsanlar da öğrensin.. Gazdan kurtulmak için, şiddetten korunmak için otele sığınmanın, hastaneye kaçmanın daha tehlikeli olduğunu bilsinler..
Sorum şu..
Otele biber gazı sıkmak güvenlik amaçlı mıydı, ceza amaçlı mı?
*
Gelelim işin özüne..
Polis ani bir kararla neden müdahale etti?
Efendim, direnişçiler eyleme devam kararı aldı.. Aldılar da eylem sembolik hale getiriliyordu, çadırlar yavaş yavaş sökülüyordu..
Bunu herkes biliyor..
İktidara yakınlığıyla bilinen Star gazetesinde polis müdahalesi haberinin yanında dün şöyle bir haber daha vardı..
Eylemciler Gezi Parkı’ndaki çadırları kaldırıyor..
*
İlk günden beri söylenen şu.. Bu hareketin lideri yok.. Bu hareketi kontrol eden, yöneten örgüt yok.. Bireysel bir hareket.. Bu sebeple çok önemli.. Gençler kendilerini ortaya koydu, kendi özgün iradelerini..
Dünyanın ilgisini çekme nedeni de bu..
Bilgisayar başından kalkan gençlerin meydanlara çıkmasıydı..
Bu sebeple ne yapalım denildiğinde; on tane yüz tane bin tane fikir çıkıyordu.. Herkes kendi kararını kendi verecekti..
Bu sebeple zaman alacaktı, birkaç gün daha beklenseydi, belki çok şey değişecekti..
*
İktidar beklemedi..
Fehmi Koru dün şöyle yazmıştı; “Umarım hükümet yeni bir zamanlama hatası yapmaz; Gençleri ve Gezi Parkı’nı kendi haline bırakır. Bu saatten sonra sorunu zaman çözecektir çünkü...” (16 Haziran)
Fehmi Koru müdahaleden önce kaleme aldığı, müdahaleden sonra yayımlanan yazısını çünkü diye bitirmiş..
Devamını getirecek herhalde..
Koru’ya göre hükümet hata yaptı.. Park’ı kendi haline bırakmadı..
Üstüne üstlük gözaltı operasyonları başlatınca Çarşı karıştı!..
*
Bıraksaydı ne olurdu? Müdahale etmeseydi?
Zaman gazetesinden Mümtaz’er Türköne müdahaleden önce yazdığı ama müdahaleden sonra çıkan yazısında şöyle demiş..
“Kazlıçeşme’de Ak Parti mitingi devam ederken, Gezi Parkı direnişçileri de üçüncü haftasına giren eylemlerine, artık tarihi bir sembole dönüşen Gezi Parkı’nda organize ettikleri bir şölen ile son noktayı koymuş olacaklar.” (16 Haziran)
Müdahale bu yüzden mi yapıldı?
Türköne’nin yazdığı sebepten.. Yoksa istenmeyen bu muydu?

Haberin Devamı

Meğer rüyadaymışız!

Haberin Devamı

Polis etrafını çevirdi.. Belediye işçileri Gezi Parkı’nı temizledi de ne oldu?
Park pırıl pırıl oldu da ne oldu?
İçinde insan yoksa parka park denir mi? İçinde ruh yoksa, sevgi yoksa, parka park denir mi?
Polisin müdahalesiyle parkın ruhu gitti.. Taksim’in tadı kaçtı..
Ağaçlar öksüz kaldı..
O park ne kadar abluka altında kalacak?
*
İki gün önce danslar ediliyordu.. Üç gün önce tarihi meydanda sabaha kadar piyano konseri verilmişti..
Taksim kendine gelmişti.. Öcü meydan, kötü anılarla dolu meydan olmaktan kurtulmaya başlanmıştı..
Hafızalara o muhteşem iki gece kazınmıştı..
O şölen kötü anıları silip atmıştı..
*
Dün sabah televizyonlarını açanlar, Taksim’den yansıyan görüntüleri görenler; meğer rüyadaymışız dediler..
Gözlerini ovuşturdular..
Polisi gördüler, ablukayı gördüler, gerçekle yüzleştiler..
Maalesef gerçeğimiz bu.. Sabaha kadar süren resital değil..