Kulislere yansıyan bilgilere göre iktidar daraltılmış bölge sistemini getirecekmiş..
Bu ne demek?
İstanbul üç bölge ya, mesela sekiz, on bölgeye bölecek..
Her seçim çevresinden çıkan milletvekili sayısını dörde veya altıya indirecek..
Anlamı şu..
Çok milletvekili çıkaran kentler bölge barajını yükseltecek..
Bunu yaparken yüzde 10 barajını kaldıracak mı?
Sızan bilgilere göre; hayır..
Yüzde 10 kalacak..
*
İlk bakışta doğru bir adım gibi gözüküyor.. Milletvekilli curcunası kalkacak, seçmen seçeceği vekili tanıma fırsatı bulacak.. Veya vekil vekalet edeceği kişilere kendini tanıtmak zorunda kalacak..
İstanbul’a bakalım..
87 milletvekili üç bölgeden seçilecek..
Daraltılması lazım ama!.. İşte bu amaya dikkat.. Daraltma kime yarar veya daraltma kimin önünü keser diye de sorabiliriz?
En çok oy alan partiye yarar.. Küçük partilere yaşam hakkı tanımaz.. Bırakın küçük partileri, ikinci, üçüncü sıraya oynayan partileri de vurur..
Şöyle düşünün; ülke genelinde yüzde 10 yetmezmiş gibi bir de yükseltilmiş çevre barajı yükü gelecek..
İktidar da bunu demokratikleşme adına yapacak..
Bu yolu ANAP denemişti.. Kendine yarasın diye daraltılmış bölge formülünü uygulamıştı..
Bu formül Meclis’te yelpazeyi genişletmez daraltır..
Talep ne?
Yelpazenin genişlemesi..
*
Peki ne olmalı?
Dar bölge seçim sistemi olmalı, baraj da yüzde 3’lere inmeli.. Türkiye milletvekilliği de getirilmeli..
Böylece yüzde iki oy alan parti Meclis’te iki kişiyle temsil edilmeli.. Temsilde adalet sağlanmalı..
Peki, en doğru sistemin bu olduğu bilindiği halde neden yıllardır uygulanmaz?.
Şöyle bir korku vardır..
Derler ki; dar bölge olursa yani her seçim çevresinden bir milletvekilli seçilirse yarış partiler yarışı olmaktan çıkar; başka hale gelir..
Bir seçim çevresinde Alevi-Sünni yarışı olur.. Ötekinde Türk-Kürt.. Berikinde seküler-İslamcı..
Hatta seçim; mesela Giresunlu-Karslı, Antepli-Adanalı yarışına dönüşür..
Hatta ve hatta bazı secim çevrelerinde tarikatlar mücadelesi bile yaşanır..
Ayrışma getirir..
*
Bu Türkiye’nin korkusudur; Türkiye bu korkuyu da aşmak zorundadır..
Dar bölge olursa, vekiller genel başkanlarına, genel merkezlerine değil, seçmene bağlı olur..
Fransa’daki gibi, İngiltere’deki gibi..
Demokrasi dedikleri de budur zaten.. Bizdeki değil..
Yedinci sınıfta okuyanların merakı!..
Eğitim konusunda biraz kalem oynattım diye tanıyan çevirip soruyor..
Merak ettikleri şu..
Yeni SBS sistemi önümüzdeki yıl da sürer mi? Bu yıl sekizinci sınıflar 12 sınava girecek, aldıkları puana göre gidecekleri lise belli olacak..
Sordukları bu; bu yöntem kalıcı mı, geçici mi?
Cevabım şudur.. Bu çocuklar maalesef kobay.. Sınavlar hilesiz hurdasız, tereyağından kıl çeker gibi yapılırsa sistem bir süre devam eder..
Arıza çıkarsa seneye başka bir yöntem izlenir..
*
Haa bir de şuna bağlı.. Bakan kalıcı mı gidici mi? Yerel seçime doğru kabine değişikliğinden söz ediliyor.. Bazı bakanlar belediye başkan adayı olacakmış.. Eğitim Bakanı giderse sistem devam etmez..
Yenisi gelir..
Niye mi bu kadar iddialı söylüyorum..
10 yıldır her gelen bakan kendine göre bir sistem koydu da ondan..
Helikopter Esad’ı güçlendirdi..
Suriye sınırında düşen helikopterin görüntülerini izlemişsinizdir..
Paraşütle atlayan pilotun başına üşüşenleri.. Batı da izledi..
Barbarlık vardı.. Pilotu esir almadılar, anında öldürdüler, elbiselerini yaktılar..
Ellerinde kaleşler havaya ateş açtılar, kutladılar..
Batı şunu soruyor..
Esad giderse bu insanlar mı Suriye’yi yönetecek.. Esad’dan ne farkları var.. Al birini vur ötekine..