Çeşitli illerde görülmekte olan 15 Temmuz davaları peyderpey sonuçlanıyor. Son olarak İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin yargılanan 122 Harp okulu öğrencisinden 119’u ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bir başka davada ise 15 Temmuz’da henüz 5 günlük asker olan bir gencimiz 15 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi.
Yaş ortalaması 20 civarında olan Hava Harp Okulu öğrencileri, verilen emre uyup nereye götürüldüklerini dahi bilmeden okullarını terk etmişler. Tek bir silah bile atmamışlar. Buna rağmen hayatları karartıldı.
Geliyoruz 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde Albay Talat Aydemir’in başı olduğu iki darbe girişimine... Kara Harp okulu öğrencileri komutanları Talat Aydemir’in emriyle ve darbe olduğunu bile bile sokağa çıkmışlar, Ankara Radyosu başta olmak üzere kimi önemli kamu kuruluşlarını ele geçirmişler, ancak Başbakan İsmet İnönü’nün yerinde müdahaleleri sonucu amaçlarına ulaşamayıp teslim olmak zorunda kalmışlardı.
Peki, sonra ne mi oldu? Tabii ki okullarıyla ilişkileri kesildi. Ama hayatları karartılmadı. Çıkarılan af ile çoğu üniversite eğitimine başladı, tamamına yakını birer saygın yurttaş oldular. İnsanları ezip yok etmek
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi önceki akşam CNN Türk’te üç gazetecinin karşısında izledik. Gazeteciler Hande Fırat, Murat Çelik ve Hakan Çelik, akıllarına gelen bütün soruları özgür şekilde sordular. Muharrem İnce en kritik ve tuzak soruları bile hiç tereddüt etmeden, herkesin anlayacağı şekilde cevaplandırdı. Zihninde uygar bir ülke modelini ayrıntılarıyla oluşturduğu görüldü.
Merak konularından biri, Muharrem İnce’nin söz verdiği üzre parlamenter düzene nasıl döneceğiydi. Hemen gerçekleştirirse iktidarı yeniden AKP’ye teslim etmesi söz konusu olacaktı. İnce bu soruya dedi ki:
“24 Haziran’da seçildim, 25’inde parlamenter sisteme dönecek miyiz; hayır dönmeyeceğiz. Nasıl dönelim? Önce onarımı yapmak zorundayız. Bunu iki yıl içinde yapıp o süre içinde şeffaf bir devlet yapısı, bağımsız mahkemeler, verdiğimiz vaatleri gerçekleştirmemiz; mesela OHAL’i hemen bir günde kaldırmamız lazım. Bütün bu onarımı sağladıktan sonra neden olmasın?”
? ? ?
İnce, 1 artı 8 artı 4 şeklinde bir eğitim modeli hazırladıklarını, bunu bütün taraflarla tartışacaklarını bildirdi. Türkiye’de bugün ilkokul, orta ve lise düzeyinde 2.8 milyon çocuk okulsuz... 15
Dolar ve euro başta olmak üzere döviz kurlarındaki artış her türlü izahın, savunmanın, gerekçenin, bahanenin de üstüne çıktı. Dün bu satırlar yazılırken, rekortmen bir yüksek atlamacı gibi 5 metre, pardon 5 lirayı aşmayı deniyordu. İşin ilginci, iktidarın da artık sesi kesildi. Merkez Bankası’nın faizi arttırmasıyla dolar ve euro’nun ateşi bir miktar söndü. Yeterli mi? Göreceğiz...
Herkes arabanın frenini arayadursun... Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizine doğru tam gaz ilerliyor... Neden bu duruma gelindi, görebilmek zor değil... Başta turizm olmak üzere döviz kaynaklarını kuruttuk, faizi zamanında yükseltmedik, OHAL ile yabancı sermayeye güveni sarstık, elde ne varsa sattık, cari açığa zamanında çözüm bulmadık...vs...
Sorunlar birikti ve kriz olarak karşımıza çıktı. Sonuç; gelirimiz, tasarrufumuz, geleceğimiz hızla eriyor... Bu arada CHP’nin akil adamlarından emekli büyükelçi Onur Öymen bir öneride bulunuyor:
- İktidarın yükselen krize çare bulamamasına karşı CHP’nin yapacağı şeyler olmalıdır. Örneğin partinin içindeki Selin Sayek Böke, İlhan Kesici, Faik Öztrak, Akif Hamzaçebi gibi iktisatçılar dışarıdan da yardım alarak bir kurul oluşturup bu krizin sebeplerini
CHP’de açıklanan milletvekili listeleri kimini sevindirdi, kimini üzdü... Kimilerinde burukluk ve kırgınlık yarattı.
Barış Yarkadaş, Mustafa Balbay, Şenal Sarıhan, Haluk Pekşen, Hüsnü Bozkurt, Gülay Yedekçi, Zeynep Altıok gibi çalışkan isimlerin bu defa aday gösterilmemesi ilginç bulundu. Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in aday gösterilmemesi bir yandan genel başkanlığa talip olmasıyla açıklanabilir. Ancak Haluk Bey dünkü konuşmamızda bir başka noktaya daha temas etti:
“Üç yıllık görev süremde sadece bir konuda uyarıldım, dedi, o da Abdullah Gül’ün çatı adaylığına karşı çıkmam konusunda oldu. Bana lisanı münasiple ‘Gül’ü eleştirme, adaylığına karşı çıkma’ denildi. Elenen diğer adaylara bakıyorum. Genelde Gül’ün adaylığına karşı çıkan, Cumhuriyetçi, Atatürkçü isimler... Sanırım bu doğrultuda bir tasfiye yapıldı...”
Rüzgârı arkasına alıp hızla hedefe ilerleyen Muharrem İnce’nin arkadaşlarının tasfiyesine gelince... Muharrem İnce dün bu konu üzerinde durmaz göründü... Ancak bu tablo, dışardan bakanlara tabii ki:
- Muharrem İnce cumhurbaşkanı olursa Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘uyumlu’ çalışabilecek mi, sorusunu sordurdu...
Bilimde Osmanlı...
Padişah 2. Abdülhamit’in beşinci kuşaktan torunu Nil
Atatürk’ün “Benim doğum tarihim” dediği 19 Mayıs, aynı zamanda çağdaş, laik cumhuriyetin temelinin atıldığı, bağımsızlık ateşinin yakıldığı gündür.
19 Mayıs emperyalist ülkeler için yenilginin... Osmanlı saltanat rejimi için de sonun başlangıcıdır...
Dış güçler ve gericiler o günlerin intikamı hevesi içindedir.
O yüzden Atatürk, laik cumhuriyet ve ulusal bayramlar yıllardır hedeftedir..
Bakınız Çetin Altan 28 Mayıs 1960’ta, ihtilalin ilk günü Demokrat Parti hakkında neler yazıyor:
“Anayasa’yı çiğnediler, hürriyetleri kestiler, hukuk dışı komisyonlar kurdular... Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’si ve Nutuk’u tefrika halinde yayınlamak dahi suç olmuştur... Atatürk’ten bahsedilmesini istemiyorlardı. Onun kurduğu inkılap Türkiye’sinin Cumhuriyet’ine bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz, hatta Meclis’siz idare etmek niyetine kapılmışlardı.”
Bunlar 58 yıl öncesinin satırlarıdır.
Bu günler o günlere çok benziyor...
Referandum öncesinde AKP’nin çok zengin vaatleri vardı...
En iddialı sözü Bakan Bülent Tüfenkci söylemişti:
“Evet çıkarsa ekonomi şaha kalkacak, depara kalkacak. Ben onun için bu referanduma deparandum diyorum...”
Referandum sonrasında özellikle dolar öyle bir depar yaptı ki... Tutabilene aşk olsun... İktidar frene basacak ama şaşkınlıktan frenin yerini bulamıyor. Maaşlar ve bankalardaki tasarruflar durduğu yerde eriyor. Dış borçlar katlanarak büyüyor... Ekonomist Mahfi Eğilmez sosyal medya hesabından şu bilgiyi paylaşıyor:
“186 milyar USD + 55 milyar USD cari açık... 1 yıl içinde bulunması gereken dış finansman tutarı = 241 milyar USD. Bunun farkında mıyız?”
Ufukta karanlık bulutlar görünüyor... Bir dostumuz noktayı koyuyor:
- Ufukta çözümsüz bir tablo görünmese AKP erken seçime gider miydi?
Peki erken seçimden sonra işbaşına gelecekler bu yükün altından nasıl kalkacaklar?
Bu ülkede haftada bir hemşirenin intihar ettiğini biliyor muydunuz...
Hemşireler haftasında (12 - 18 Mayıs) bu karamsar tabloya göz atmak zorundayız.
Meclis’te geçenlerde sağlıkta şiddet konusunda araştırma önergesi görüşülürken hemşire kökenli HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp dehşet verici rakamlar açıkladı. Mesela...
“2015 yılında 71, 2016 yılında 56, 2017 yılında 53 hemşire intihar etmiştir...”
Bir yılda 52 hafta olduğuna göre demek ki bu ülkede her hafta ortalama 1 hemşire intihar ediyor. Sibel Yiğitalp ile konuştuk. Bunların Başbakanlığa bağlı BİMER’in verdiği rakamlar olduğunu söyledi.
Bu acı gerçeğe karşı iktidarın tavrı mı?
Meclis Genel Kurulu’nda önerge, AKP oylarıyla, “sağlıktaki intiharların genel intihara göre düşük olduğu” gerekçesiyle reddedildi!
Hemşirelik mesleği gecesi gündüzü olmayan bir yaşam maratonudur.
İstanbul’da Küçükçekmece Gölü - Sazlıdere hattında inşa edilecek kanalın maliyetini kurtarmayacağı, doğanın dengesini altüst edeceği konuşuluyor. Ama üzerine yapılacak köprüler hiç konuşulmuyor... Eski enerji bakanlarından Cahit Kayra, bu noktaya takılmış. Diyor ki:
- Avcılar, Esenyurt, Bahçeşehir, Beylikdüzü, Çatalca, Hadımköy gibi yerleşim alanlarıyla Kırklareli, Tekirdağ, Edirne illerimiz bu köprünün Trakya yakasında kalacak. Her gün yüz binlerce taşıt İstanbul’a gelip gidecek. Bu durumda iki yakayı bağlayacak en az beş, hadi diyelim üç büyük köprü yapacaksınız...
- Yaparız efendim ne olur?
- İyi de o arazi dümdüz. Gemilerin yüksekliği ise 100 metreyi geçer. Unutmayalım Boğaz köprülerinin sudan yüksekliği en az 165 metredir. Şimdi siz düz araziye altından boyu 100 metreyi aşkın gemilerin geçeceği en az 200 metre uzunluğunda köprüler inşa edeceksiniz. Bu nasıl olacak? Buna nasıl para yetecek?
- İki tarafa beton rampalar inşa edilecek herhalde...
- Unutmayın, bir de demiryolu geçecek bu kanalın üzerinden..
- 165 metre irtifadan demiryolu geçemez mi, geçer efendim...
- Peki yayalar o köprülerden nasıl geçecek?