Parti genel merkezleri aday adaylarıyla dolup taşarken... Mevcut milletvekillerinin tamamına yakını yeniden aday olurken tersi örnekler de yok değil. CHP’den örnekler verirsek...
Bursa milletvekili doktor Ceyhun İrgil, 2015’te aday olurken halka, bir dönem sonra yeniden aday olmayacağı sözü vermişti. Şimdi o sözün gereği aday olmadı. Bursa’dan değerli bir hukukçu, eski Baro Başkanı Ekrem Demiröz aday oldu...
Mersin milletvekili Aytuğ Atıcı, “Bir dönem daha milletvekilliği yaparsam partime ve ülkeme verebileceğim fazla bir şey olmayacak” diyerek adaylığını koymadı. Ancak partisinin Mersin Belediye Başkan adaylığı gibi bir görev önermesi durumunda bunu kabul edebileceği söyleniyor.
Aday olmayacağı açıklanan isimlerden biri de İstanbul milletvekili Dursun Çiçek. Onun aday olmayacağını, Silivri davalarından tanıdığımız kızı Av. İrem Çiçek açıkladı. Etkili bir konuşma yeteneğine sahip, güçlü bir hukukçu olan İrem Çiçek şimdi İstanbul’dan CHP aday adayı olup, babasının yerine nöbeti devralmaya hazırlanıyor.
Ve Denizli milletvekili Melike Basmacı... Onun adaylık başvurusunda bulunmamasının nedeni ilkesel; ön seçim yapılmayacak, adayların Genel Merkez tarafından belirlenecek olması.
İktidara yakın medyada bir haber:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lozan Antlaşması’nın gizli maddelerinin halka açılması talimatı verdi. Bu karar üzerine çalışma başlatan Dışişleri Bakanlığı, Fransa arşivlerinde saklanan belgeleri dijital ortama aktarmaya başladı...”
***
Lozan’ın gizli maddelerini 25.02.2012 tarihli yazısında Murat Bardakçı açıklamıştı... Mesela:
“MADDE 10: Ayasofya yeniden kilise hâline getirilecektir...
MADDE 13: Hıristiyan dünyasının organize edeceği her türlü misyonerlik faaliyeti serbest bırakılacak, Türkiye din değiştirmek isteyen vatandaşlarına her türlü desteği verecektir.
MADDE 17: Sevr Anlaşması’nın bazı maddeleri de yine 24 Nisan 2023’ten başlamak üzere hayata geçirilecek, öncelik Ermenistan, Lâzistan ve Kürdistan projelerine verilecektir.”
Böyle durumlarda ilk söz olarak “Hayırlı olsun” denir... Hayırlısı oldu... CHP olabilecek en iyi ismi cumhurbaşkanı adayı seçti.
Böylece Kemal Kılıçdaroğlu son bir yılda en başarılı üçüncü adımı atmış oldu... Birinci adım Adalet Yürüyüşü.. İkinci adım İYİ Parti’ye 15 milletvekilinin verilmesi... Üçüncü adım da işte bu; Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığı... O İnce ki son kurultayda Kılıçdaroğlu’na kürsüden demedik laf bırakmamıştı.
En korkulu olasılık CHP’li olmayan birinin aday yapılmasıydı... İkinci kötü olasılık hitabet yönü zayıf birinin adaylığı idi... Muharrem İnce adı ile her iki korku geride bırakıldı...
İnce fizik öğretmenidir. Matematik bilir. Bilime saygılıdır.
Vaatlerini daha önce açıklamıştı:
“Cumhurbaşkanı yardımcılarını baştan ilan edeceğim: Bir yanıma muhafazakâr bir ismi, bir yanıma milliyetçi bir ismi, bir yanıma bir Kürt’ü, bir yanıma bir Alevi’yi alacağım Cumhurbaşkanlığı yardımcısı olarak.”
“En büyük vaadim huzur olacak.”
“Seçilirsem Beştepe’de oturmam. Çankaya Köşkü’ne geçerim.”
24 Haziran’a giderken en arızalı konulardan biri 100 bin imza koşulu...
Adaylara kendileri anlatmaları için yarım saatlik TV konuşması imkânı verilmediği gibi imza işi de 6 güne sıkıştırıldı. Konuyu çok yakından izleyen bir dostumuzla konuşuyoruz:
“100 bin imza konusunda büyük sıkıntılar yaşanacak. Örneğin Ankara’da, Çankaya, Yenimahalle, Mamak, Altındağ, Keçiören ve Pursaklar ilçe seçim kurulları tek bir binada toplanmıştır. Bu bina da Sıhhıye’de, Strazburg Caddesi’nde, kapısından yan yana iki kişinin bile zor geçebileceği eski bir Ankara apartmanı. Belli ki imza günleri bu binada büyük sıkıntılar yaşanacak, kapısında uzun kuyruklar oluşacaktır.”
- Ya yurt dışındaki seçmenler?
“Yurt dışındaki seçmenlerin imza verebileceği tek yer Yurt Dışı Seçim Kurulu. Bu kurulun yeri de yine az önce sözünü ettiğim Strazburg Caddesi’ndeki köhne apartmanda. Yurt dışındaki seçmenler imza vermek için uçağa atlayıp Ankara’ya gelseler bile Ankara’daki seçmenler gibi onlar da binaya yaklaşmakta sıkıntı çekecekler.”
- Ya hapishanedekiler?
“Hapishanelerdeki 235 bin yurttaşın cumhurbaşkanı adayı için imza vermeleri de fiilen söz konusu olmayacak. Çünkü imza vermek için bizzat ilçe seçim kuruluna gitmeleri
Bugün 1 Mayıs. İşçinin, emekçinin bayramı. Ama nasıl bir bayram, ülkemizde hangi koşullarda kutlanan bayram? İstatistiklere göre her gün 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalarda 4 işçi ölüyor, 6 işçi iş göremez hale geliyor. Araştırmalara göre iş kazalarının yüzde 50’si kolaylıkla, yüzde 48’i sistemli çalışmayla, yani yüzde 98’i önlenebilirken son 15 yılda yitirdiğimiz işçi sayısı 20 bini buldu. Avrupa’da birinciyiz, dünyada El Salvador ve Cezayir’in ardından üçüncü.
Türkiye’de işçinin hakkını arayabilmesi için grev yapması zaten zordu, OHAL ile neredeyse imkânsız hale geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta OHAL’i, grevleri yasaklamakta da kullandıklarını açıkça ifade etti.
Özetlersek, işçinin, emekçinin can güvenliği yok, işi yok, işi olanın iş güvenliği yok. Hak arama yolları neredeyse tamamen kapalı. Manzara bu denli olumsuz iken Çalışma Bakanlığı yayımladığı genelge ile bütün bu manzaranın üzerine resmen “tüy dikti.” İş müfettişlerinin haziran ayı sonuna kadar, yani seçime kadar teftiş yapmalarını durdurdu.
İktidar işverenlerin çalışma koşulları konusunda hassas...
İşçiler konusunda ne kadar hassas olduğunu da yukarıda özetlemeye çalıştık.
Bugünkü bayram mı? Tabii pek
Her kesimden oy alabilecek bir cumhurbaşkanı adayı aranıp duruyor. Abdullah Gül ve benzeri isimlerin adı geçiyor. Fakat yeni Anayasa hep unutuluyor. Bu Anayasa’ya göre:
- Seçtiğiniz cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren ummadığınız bir siyasete ve ittifaklara yönelebilir.
- Üzerinde ne partilerin, ne hukukun denetimi olacaktır.
- OHAL ilan ederek tüm kanunları yapma yetkisini eline alabilir.
- Efendim, eğer cumhurbaşkanı yoldan çıkarsa Meclis onu indirebilir, deniyor. Meclis’in seçimi yenilemesi ancak 360 oyla, cumhurbaşkanını Yüce Divan’a göndermesi ancak 400 oyla mümkün. Bugünkü muhalefet yeni Meclis’te o çoğunluğu sağlayabilir mi?
Ali Sirmen dostumuzun bu noktada bir önerisi var. Diyor ki:
- İttifak yapan partiler bir ilk hedefler beyannamesi imzalamalı... Seçilecek cumhurbaşkanı da bu beyannameye imza atmalı...
Güzel düşünce... Ancak tabii adayınız koltuğa oturunca imzasını unutmazsa!
"Ağustos böceği çaldı saz/ Bütün yaz/ Derken kış geldi çattı /Seninkinde şafak attı"
La Fontaine’in “Ağustos böceği ile Karınca” şiiri böyle başlar.
Geçen yıl yeni Anayasa’nın kabulünden sonra hem Deniz Baykal hem Muharrem İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrı yaptılar:
- Ya cumhurbaşkanlığına aday olacağınızı açıklayın... Ya da çekilin, parti yeni liderini ve cumhurbaşkanı adayını seçsin...
Deniz Baykal şu görüşleri de ekledi:
“Seçim bence 2018’de olacak. Hazırlıklara hemen başlamalı...”
Kemal Kılıçdaroğlu bu çağrılara kulak tıkadı. CHP’nin adayı her sorulduğunda “Daha vakit var” dedi.
Derken erken seçim geldi çattı. Bizimkinde şafak attı. Günlerdir cumhurbaşkanı adayı arıyor hazret...
Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan, diye şarkılar geliyordu dün İyi Parti ve CHP’den... Hem CHP, hem İYP’de keyifler zirvedeydi. CHP küçük bir dokunuş ve 15 sandalyelik yardımla İyi Parti’ye hem seçime hem cumhurbaşkanlığı yarışına katılma yolunu açmış, ulusal egemenlik bayramına neşe içinde girilmişti...
Peki CHP neden YSK’ nın vereceği karar için pazartesiyi beklemedi...
Çünkü YSK’da İyi Parti’yle ilgili oylamada 5 - 5 eşitlik olduğu bilgisi gelmişti. CHP sinsi planlar yapıldığı endişesiyle harekete geçmeyi uygun buldu.
Kaldı ki İyi Parti’nin seçime katılması sorunu çözmüyordu. Meral Akşener’in cumhurbaşkanı adaylığı için toplanacak 100 bin imzanın engellenmesi için kimi atraksiyonlar yaşanabilirdi. Esas endişe bu noktadaydı.
CHP sonuçta tarihi bir adım attı. Bu adım CHP’li seçmeni de rahatlattı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidar olmak istemediği, sürekli AKP’nin izinden gittiği gibi düşünceler dağıldı...
AKP ve MHP’nin büyük tepkisine ve itirazlarına gelince... Demokratik eşitliğin bir biçimde sağlanmış olması onların da istediği bir şey değil midir! Eğer bu demokrasiye atılmış çalımsa onların yaptığı Cumhur İttifakı daha da büyük çalım değil mi? 23 Nisan neşesini iktidarın da bir