Kürdistan’a doğru...

13 Aralık 2014

Diyarbakır Belediyesi Cumhuriyet’e isyan eden Şeyh Said’in adını Dağkapı meydanına verdi.
Cizre Belediyesi sokak ve caddelere Kürtçe isimler koydu... Nusaybin Caddesi’nin ismi Kobanê, İdil Caddesi Arin Mirxan, Eski Hastane Caddesi Mir Bedirxan, Mezbahane Caddesi Seyit Rıza, Meydan Başı Caddesi Botan, Belediye Caddesi Şerafettin Elçi, Yakışan Sokak Feqiyê Teyran oldu...
Bitlis’te Nur caddesinin ismi Bediüzzaman Said-i Kürdi Caddesi,
Kazım Dirik caddesinin ismi Kemal Fevzi Caddesi olarak değiştirildi.
Türkiye ve Laik Cumhuriyet’i çağrıştıran isimler tabelalardan indiriliyor. Cumhuriyet’e isyan etmiş ne kadar isim varsa kahraman ilan edilip sokak ve caddelere adları verilerek onurlandırlıyor.
Bu konuda hükümet ne mi diyor? Siyaset tacirlerinin PKK’yı seçimlere kadar teskin etmek için vermeyeceği taviz yoktur. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç desteği birkaç gün önce Manisa’da verdi:
“Hakkari benim adım Çölemerik olsun diyorsa... Öbür taraftan Diyarbakır, ‘bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha güzel olur’ diyen varsa düşüneceğiz kardeşim...”

Yazının Devamı

Değişimi görmezsen

12 Aralık 2014

“Yeni CHP” de son derece geniş düşünce özgürlüğü vardır! Örneğin; “Devlet Dersim’de katliam yaptı” diyebilir... Hasbelkader milletvekili olsanız bile CHP’yi ve başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet’in kurucu kadrolarını katliam yapmakla suçlayabilir... Cumhuriyet’e isyan etmiş Seyid Rıza’yı mağdur, mazlum ve kahraman olarak nitelendirebilir.... “Ege’de Rumlara etnik temizlik” yapıldı diye tweet atarak ulusal Kurtuluş Savaşı’na dil uzatabilir... PKK’yı terörist örgüt, onun elebaşısı Abdullah Öcalan’ı terörist saymayabilir... CHP’nin altı ok’unun altısına da karşı olabilir, hayatınızın büyük bölümünü Atatürk düşmanı siyasi partilerde geçirebilir... En küçük bir özeleştiri yapmadan yıllarca küfrettiğiniz partiye bir anda transfer olup o partinin tepe yöneticilerinden biri haline gelebilir... Partinin kurucusuna “Kefere” diyebilir... “Ben CHP milletvekiliyim ama CHP’li değilim” diye demeçler verebilir... Fethullah Gülen’i ve okullarını övebilir... “Atatürk’ün ilkelerinin bekçisi değilim” şeklinde konuşabilirsiniz.
Bunları yaparsanız, size hiçbir şey olmaz... Ama maazallah! Partinin kuruluş felsefesini, ilkelerini, altı ok’unu savunmaya kalkarsanız... İşte o zaman kendinizi bir

Yazının Devamı

Sürecin anahtarı

11 Aralık 2014

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm süreciyle ilgili Bugün gazetesine şu açıklamayı yapıyor:
“Süreç başladığında talepler belliydi. Hükümet ne yaptı? Hiçbir şey. O yüzden süreç ilerlemiyor. Demokratik özerklik olmazsa olmazdan çok, tartışılması gereken bir mevzu... Sürecin devam edip etmeyeceği Sayın Öcalan’ın sunduğu müzakere taslak metnine hükümetin vereceği cevaba bağlı.”
Müzakere taslağında neler var? Bunları da PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından Mustafa Karasu PKK’ya yakın bir gazetede yazdığı yazıda açıkladı. İşte, Karasu’ya göre, Öcalan’ın ve PKK’nın hükümetin yerine getirmesini istediği talepler:
1) Kürtlerin varlığının anayasal ve yasal güvenceye kavuşması,
2) Demokratik özerkliğin kabulü,
3) Anadilde eğitim,
4) Öcalan dahil, tüm tutuklu PKK’lıların serbest bırakılması ve siyaset yaşamına dönüşlerinin önünün açılması.

Yazının Devamı

Osmanlı’ya dönüş!

10 Aralık 2014

Yakın bir dostumuz gönderdiği notta diyor ki:
Ünlü divan şairi Baki’nin Kanunî Sultan Süleyman için yazdığı ünlü mersiye şöyle başlar:
“Ey pâybend-i dâmgeh-i kayd-i nâm ü neng
Tâ key hevâ-yı meşgale-i dehr-i bî-direng”
Burada ne diyor? Ben anlamadım? Çevremde de anlayan birine rastlamadım. Zaten Türk halkı da asırlarca bu dili sökememiş.
Şimdi bizim çocuklar okullarda haftada alacakları 2 veya 4 saat Osmanlıca dersiyle bu dili sökecekler öyle mi? Hem Arapça, Farsça, Türkçeden oluşan dili sökecekler hem de Arapçanın bir versiyonu olan Eski Türkçe dediğimiz yazıyı okuyup anlayacaklar... Sizce mümkün mü? Hadi diyelim ki sular seller gibi Osmanlıca öğrendiler. Hem yazıyor, hem okuyorlar. Peki bu dil, mezar taşlarını okumaktan başka ne işlerine yarayacak?
Bir başka okurumuz telefonda soruyor:

Yazının Devamı

Osmanlıca öğren!

9 Aralık 2014

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, tartışmalara son noktayı koydu: “İsteseler de, istemeseler de bu ülkede Osmanlıca da öğrenilecek ve öğretilecek.”
Osmanlıcanın bütün okullarda zorunlu olabileceği konuşuluyor.
Türkiye’de alfabe değişikliği 1 Kasım 1928 tarihinde Atatürk’ün girişimiyle gerçekleştirildi. Arap alfabesi ve Osmanlıcadan Latin alfabesine geçişin gerekçelerini bir eğitimci dostumuz şöyle anlatıyor:
* Türkçe, Arapça ve Farsça farklı dil ailelerinde yer almaktadır.
* Osmanlıca özgün tek bir dil değildir... Türkçe, Arapça ve Farsçanın bir karışımıdır. Türkçe, Arapça ve Farsçanın dil aileleri farklıdır...
* Türkçe Ural - Altay dil ailesinin Altay bölümünde... Arapça Hami - Sami dil ailesinde; Farsça ise Hint - Avrupa dil ailesinde yer almaktadır...
* Osmanlıca öğrenmek isteyen bir birey, üç dile birden, hem Arapça, hem Türkçe hem de Farsçaya hâkim olmak durumundadır... Bu da çok zordur.

Yazının Devamı

Elgin mermerleri

7 Aralık 2014

Elgin mermerleri üzerindeki tartışma yine alevlendi. Malumunuz; İngiltere’nin Osmanlı’ya tayin ettiği Büyükelçi Lord Thomas Elgin, Akropol’deki Parthenon Tapınağı’nı süsleyen fresk ve heykelleri 1801 - 1805 tarihleri arasında İngiltere’ye taşımış, hükümete satmıştı.
British Museum’da sergilenen bu eserlere kısaca Elgin Marbles yani Elgin Mermerleri adı veriliyor.
Yunanistan yıllardır eserlerin iadesini istiyor. İngiltere duymazlıktan geliyor.
İngilizler mermerlerin Osmanlı’nın izniyle yasal şekilde taşındığı tezini savunurken... Yunanistan, Lord Elgin’in mermerleri Sadrazam Kör Yusuf Ziyaüddin Paşa’ya rüşvet yedirerek ahlak dışı yollardan elde ettiğini öne sürüyor.
Son haftalarda... Britisih Museum’un bir jest olarak “Nehir Tanrıçası” heykelini geçici sergilenmek üzere Rusya’ya göndermesi ortamı kızıştırdı... Atina “Bize verilmeyen eser nasıl Rusya’ya gönderilir” diye ayağa kalktı.
Bu sırada aktör George Clooney’in yeni eşi ünlü avukat Amal Clooney, Yunanistan’ın avukatlığını alarak dikkatleri bir kez daha konuya çekti. Lübnan asıllı İngiliz avukat Amal (Emel) Clooney’in çarpıcı mesajlarına rağmen İngiltere mermerleri geri vermeye hiç niyetli görünmüyor. Bunun açıkça

Yazının Devamı

Dindar şûra...

6 Aralık 2014

- Antalya’daki Milli Eğitim Şûrası’nda laik ve çağdaş insanları kışkırtacak hatta isyan ettirecek kararlar alındı. Din dersini ana okuluna kadar indiren, Anayasa’nın “Din eğitim ve öğretimi küçüklerin kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” hükmünü yok sayan bu kararlar hakkında bir eğitimci dostumuz dedi ki:
- İktidardaki güçler böyle uç tezler ortaya atıyor, siyasi ve sosyal tepkiyi ölçüyor. Ne var ki Nur Serter gibi birkaç milletvekili hariç, MHP ve CHP liderleri eğitimdeki dinselleşmeye tepki göstermiyor. Sebebi sorulduğunda “Dindar kesimden oy beklentisi” deniyor. Anlaşılıyor ki her iki parti için laiklik ve cumhuriyet değerlerinin oy kadar değeri yoktur. Kaldı ki eğitimdeki gericilik karşısında sustuğu için bu partiler laik kesimden oy kaybeder ama dinsel kesimden sustukları için oy alamaz. Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli bunu biliyor olmalı. Ne var ki oy hesabının peşinden gitmek, laikliği savunmaktan daha kolaylarına geliyor.

Eksik demokrasi...
“Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı”nın verilişinin 80. yıldönümüydü dün... Kurtuluş Savaşı’na “ümmet” olarak giren Türk halkı, savaştan “millet” olarak çıkmıştı. Atatürk

Yazının Devamı

Şişli’de ufak olay!

5 Aralık 2014

Geçen mart ayında yapılan yerel seçimlerde Mustafa Sarıgül’ün girişimiyle Hayri İnönü Şişli’de başkan adayı gösterilirken şu dedikodu dolaşıyordu :
- Hayri İnönü 2015 seçimlerinde milletvekili yapılacak, Mustafa Sarıgül’ün oğlu Emir Sarıgül başkan olacak.
Böylece Emir Sarıgül’ün başkanlığı yumuşak geçişle sağlanacaktı.
Ne var ki İnönü ile Sarıgül’ler arasında kavga çok erken patladı. Hürriyet muhabiri Gülden Aydın ile Hayri İnönü arasındaki diyaloğa dikkat:
- Belediyede sıkıntıda olduğunuz, istifaya zorlandığınız iddiaları doğru mu?
İnönü: O konuya çok girmeyeyim. Biraz ufak sıkıntı var ama halledilecek herhalde.
- Yardımcınız Emir Sarıgül, danışmalarınızı sizden habersiz görevden almış. Hatta birinin burnu kırılmış, on gün rapor almış.

Yazının Devamı