CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun bir tv programında Dersim olayları hakkında:
“Ben CHP adına, Genel Başkanım adına o zaman acı çeken herkesten özür diliyorum” demesi parti içinde öfke yarattı. Şahin Mengü, Dilek Akagün Yılmaz, Ali Rıza Öztürk gibi milletvekilleri yanında eski milletveki Onur Öymen de tepkiliydi. Dedi ki:
- CHP’nin kuruluşundan bu yana sebebi ne olursa olsun hiçbir parti yöneticisi Atatürk’ü ve Atatürk dönemini suçlamamıştır. Özür dilemek bir şuç işlendiğini kabul etmek demektir. Kim suç işlemiştir? Ayaklanmacılar devlete saldıracak, askerimizi öldürecek, köprüleri yıkacak, devlet dairelerini tahrip edecek ve siz ayaklanmacıları değil de, ayaklanmayı bastıran devleti suçlayacaksınız. Tabii ki bastırma sırasında bir takım aşırılıklar olmuş olabilir. Ama bu konuyu tarihçilere bırakmak gerekir. Tarihten, bugünün siyaseti için malzeme çıkarılmasına izin veremeyiz.
- Genel Başkan’ın tavrı ne olmalıdır?
- Hiçbir genel başkan şimdiye kadar hiçbir parti yöneticisinin Atatürk’ü suçlamasına izin vermemiştir. Ben Sayın Genel Başkanın bu konuşmayı kınamasını ve Atatürk’ten özür dilemesini bekliyorum.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Tanrıkulu, Bekaroğlu
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yanlı yayın yaptığı için TRT Türk’e verilen program durdurma cezalarının sayısı 25’e yükseldi... Cumhuriyet’te Fırat Kozok’un haberine göre TRT Türk televizyonu 6 - 8 Ağustos tarihleri arasında Tayyip Erdoğan’a 5 saat 26 dakika ayırırken diğer iki adaya hiç yer vermiyor. YSK bu yüzden TRT Türk’e 6 program durdurma cezası veriyor. Ancak, kanal cezanın gerekçesini açıklayan bilgi notunu yayınlarken kendi kabahatine ilişkin bölümü kesiyor. Bunun üzerine Kurul, TRT’ye 7 program durdurma cezası daha kesiyor. RTÜK üyesi Süleyman Demirkan, ortaya çıkan tablonun TRT için “tarihe geçecek utanç” olduğunu söylüyor...
Hepsi iyi güzel de sonuç; kanunsuzluk kazanıyor...
TRT yanlı yayın yaptığı için 25 haber programı yerine belgesel yayınlasa ne olacak?
Kurumun girdiği zarar sorumlulara ödetiliyor mu? Hayır... Halk ödüyor...
Yöneticiler yanlı yayından zarar görüyor mu? Hayır...
Aksine TRT Genel Müdürü kısa süre önce Samsun Valiliği’ne atandı. Taltif edildi.
TRT’nin yanlı yayınını RTÜK anında YSK’ya bildirmeli, ceza anında verilmeliydi.
Başbakan Davutoğlu’nun Dersim suçlamalarına Dersimli Kemal Bey’den doğal olarak yanıt yok.
Konuyu CHP yerine bu defa MHP ele alıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın diyor ki:
Dersim katliamı yoktur, Dersim isyanı vardır. Mesele 1935 tarihli Tunceli Vilayeti’nin İdaresi Hakkında Kanun’a karşı duruştur. Aşiret reislerinin, silahlı adamlarıyla devlete başkaldırmasıdır.
1937 Dersim İsyanı, feodal yapının ve ağalık sisteminin devam etmesine yönelik bir başkaldırıdır.
Kolin adlı şirket, Soma’nın Yırca köyünde termik santral kurmak üzere acele kamulaştırma ile üzerine aldığı arazideki 6 bin zeytin ağacını bir gecede imha etti.
Acele kamulaştırma konusu Danıştay’a gittiği için firmanın sonucu beklemesi, devletin de arazide işlem yapılmasına karşı önlem alması gerekiyordu.
Devlet bu önlemi almadığı gibi ağaçlar kesilirken de Jandarma olay yerine gitmedi. Vali, Kaymakam, Jandarma işgalciden yana tavır aldılar.
Kolin şirketi Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararını önceden haber aldı. İş makinelerini 200 özel koruma görevlisi eşliğinde zeytinliklere soktu. Direnen yurttaşlara özel güvenlik görevlileri kelepçe taktı, gaz sıktı... Ne kadar kanunsuzluk varsa yaptı...
Dün 10 Kasım Atatürk’ü Anma töreninde Manisa Valisi Erdoğan Bektaş anıta çelenk koydu...
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel çelenk konulduktan sonra Vali’ye hitaben dedi ki:
- Anıtına çelenk koyduğunuz Kemal Atatürk Yalova’da bir ağacın dalını kesmemek için yazlık köşkünü raylar üzerinde 5 metre öteye yürütmüştü... Siz ise 6 bin ağacın kesilmesine yetkiniz dahilinde olduğu halde müdahale etmediniz...
Aynı zamanda dürüst ve titiz bir araştırmacı olan emekli diplomat Bilal Şimşir, tarihe ışık tutan sayısız kitabına kısa süre önce “10 Kasım Günlüğü”nü ekledi. Kitap, Atatürk’ün hastalığının başladığı günlerden itibaren tarihe düşülen notların bir kronolojisi niteliğinde. Doktor raporları, cenaze töreni, dış dünyanın yankıları, üzüntü mesajları, hakkında yazılanlar, kitapta belgelerle yer alıyor. Satırlar arasında birkaç ilginç noktayı aktarıyoruz... Örneğin...
Selanik Belediyesi Atatürk’ün ölümü üzerine yaptığı toplantıda O’nun doğduğu evin bulunduğu Apostolu Pavlu Sokağı’na “Kemal Atatürk” adını vermeyi kararlaştırmış. Ancak bu karar daha sonra uygulanmamış.
Cenaze namazı 19 Kasım’da Saray’ın tören salonunda kılınmış, naaşı oradan Sarayburnu’na götürülerek Zafer Torpidosu’na, ardından da Yavuz Zırhlısı’na nakledilmiş.
Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı topu topu 15 yıl sürmüş, Atatürk’e bir anıt kabir yapılması da 15 yılı almış, Anıtkabir onun ölümünden 15 yıl sonra 1953’te tamamlanmış...
CHP’de neler oluyor sorusunun cevabı açıktır... CHP başkalaştırılıyor. Partiyi farklı görüşlere açma adı altında... Temel ilkelere sahip çıkan isimler tasfiye ediliyor, partiyle ilgisiz isimler yönetime getiriliyor...
Amerikalı Graham Fuller, Paul Henze, Samuel Huntington gibi akıl hocaları son 20 yılda hangi öğütleri vermişlerse o yönde bir değişim uygulanıyor.
Ne Baykal’a yönelik kaset darbesi tesadüftü, ne yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelmesi.
Kemal Kılıçdaroğlu partinin başına bir misyonla getirildi...
Çünkü partinin temel çizgisindeki bağımsızlık, laiklik, ulus devlet gibi ilkeler yabancı çıkarlarına ters düşüyordu.
Yeni CHP artık yeni bir reçetenin uygulandığı, AKP’nin yedeğine verilmiş bir partidir.
Dikkat edilirse... Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı şiddetle eleştirmekte ama AKP politikalarına ne itiraz etmekte ne de alternatif politikalar üretmektedir. İrticaya ve bölünmeye itirazı yoktur.
AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde Türkiye’nin gündeminde darbe yoktu. Ama AKP korkuyordu.
Neden korktuklarını Hüsamettin Cindoruk güzel ifade etmişti:
- Yaptıkları kanunsuzlukların darbeye yol açacak nitelikte olduğunu biliyorlar da ondan...
Kafanıza karşı darbe yapmayı, Anayasa’yı değiştirmeyi, laik Cumhuriyeti sonlandırmayı koymuşsanız elbet darbeden korkacaktınız. Bu korku ABD’nin Kürt Devleti planı ile de bütünleşiyordu.
Türk Ordusu zinde kaldıkça Kürt Devleti planı yürümezdi.
Kıbrıs, Ermenistan gibi konularda da en büyük fren TSK’dan geliyordu
TSK’nın sırtını yere getirmek için sahte Balyoz Planı hazırlandı. Fünyesi çekilen bomba gündemin ortasına atıldı.
Tayyip Erdoğan 11 yıllık Başbakanlığı süresinde örtülü ödenekten 6 milyar 424 milyon TL harcama yapmış... Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan’ın görev yaptıkları önceki 10 yıllık dönemde ise bunun sadece 20’de biri yani 312 milyon TL örtülü ödenek harcaması yapılmış.
Korkunç bir harcama ve savurganlık karşısındayız...
Beştepe’de yapılan Ak Saray için 1 milyar 370 milyon lira harcandığı ve daha 300 milyon lira harcanacağı... Yeni satın alınan uçağa 420 milyon lira ödendiği açıklandı.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde önümüzdeki yıl için yüzde 90 artış öngörülüyor.
Wall Street gazetesinin aktardığı Küresel Refah Raporu’na göre...
Türkiye’de servetin yüzde 78’ini halkın yüzde 10’u elde ediyor. Halkın yüzde 90’ı ise tüm servetin yüzde 22’sini paylaşıyor.
Bu gelir adaletsizliği AKP döneminde azalmamış, artış göstermiştir.