Yargıtay sonrası

18 Ekim 2013

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç Yargıtay’ın Balyoz kararını överken...
Tam 10 yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM yargıçlığında bulunan CHP milletvekili Rıza Türmen aksini söylüyor.
Yargıtay, kanıtların ‘sahte değil geçerli’ olduğunu AİHM’nin bazı kararlarına dayanarak hükme bağlamıştı.
Rıza Türmen, AİHM’nin o kararlarının “kanıtların geçerliliğiyle ilgisi bulunmadığını” anlatıyor. Diyor ki:
“Bu sonuç, Yargıtay’ın AİHM kararlarını değerlendirmekten ne denli uzak olduğunu orta koymaktadır. ”
Ve devam ediyor:
“Sadece AİHM ile ilgili bölümünde böylesine büyük yanlışlar içeren gerekçeli kararın diğer bölümlerinin hukuksal açıdan ne denli doğru olduğu sorusu ortaya çıkıyor...”

Yazının Devamı

Oktay Ekinci...

17 Ekim 2013

Mimar ve yazar Oktay Ekinci’yi genç denebilecek yaşta (61) yitirdik...
Ömrünü ülkenin tarihine, mimarisine, antik değerlerinin korunmasına adamıştı...
Engin bilgisiyle tarihi değerlere yönelik saldırılara, vahşete, yağmaya karşı durur, yazarak, hukuk yollarına başvurarak korunması için mücadele ederdi... Uzun süre Mimarlar Odası’nda, koruma kurullarında çalıştı. Mimarlar Odası’nın başkanlığını yaparken durumunu şöyle anlatmıştı:
- Mimar ne yapar? Proje yapar para kazanır... Daha çok kazanmak için daha çok bina yapılmasını ister. Biz ne yapıyoruz? Kent bozulmasın diye daha az bina yapılması için kavga veriyoruz. Belediye ve anıtlar kurulu işini yapmadığı için kenti korumak bize düşüyor. Mesaimiz mimarlık yapmaya değil kentin korunması için mücadeleye gidiyor...
Alman Hastanesi’nde hekimin:
“Dün sizi yoğun bakımdan buraya, hastanenin en güzel, Boğaziçi manzaralı odasına aldık” sözlerine verdiği yanıtı 13 Ekim tarihli yazısında kaydetmişti:
- Biliyor musunuz, bu manzaranın bozulmaması için ben bir ömür verdim.

Yazının Devamı

Ankara... Ankara

16 Ekim 2013

13 Ekim Ankara’nın başkent oluşunun 91. yıldönümüydü...
Ankara, Büyük Millet Meclisi’nde birkaç günde kabul edilen tek maddelik bir kanunla başkent olur... Ama Ankara’yı yıkık bir köyden modern bir şehire dönüştürmek ve yabancı devletlerin büyükelçiliklerini Ankara’ya taşımalarını sağlamak hayli zahmetli olur...
Mustafa Kemal, 16 Ocak 1923’te İzmit’te gazete başyazarlarına demeç verirken şöyle der:
- İki noktai nazardan tahkikat yapmak icap eder. Biri her nevi taaruz ve tecavüze karşı yerinden kıpırdamayarak kuvvet ve sükunetini muhafaza edebilecek bir yer olmalı... Yoksa bir geminin topundan telaşa düşebilecek bir yerde hükümet merkezi olamaz...
İkincisi... Hükümet merkezi öyle bir yerde olmalı ki hükümet nazarını (bakışını) memleketin bütün muhitlerine müsavi (eşit) surette atfedebilsin. Memleketin bir kenarına çekildiğimiz zaman vatanın bizden uzak kalan gayri mamur yerlerini unutuveriyoruz.
Başkent olarak akla Ankara, Sivas ve Kayseri gelmiştir. Konu TBMM’de tartışılır.
13 Ekim’de Meclis’te kabul edilen tek maddelik kanun şöyle der:

Yazının Devamı

Talihsiz İstanbul

15 Ekim 2013

Ünlü sinema adamı Russel Crowe, film çalışmaları için geldiği İstanbul’un trafiğinden bunalınca bir salyangoz fotoğrafı koymuş twitter’a altına da şunu yazmış:
- Bu arkadaş İstanbul trafiğinden daha hızlı ilerliyor...
İstanbulumuz trafiği ile ünlüdür. Tıkalı trafikte dünya ikincisidir... İstanbullu trafikte, normalin %55 i daha fazla zaman harcar.
Akşamları bir saatlik yol ortalama iki saat 15 dakika sürer.
Peki trafiği çözmek için iktidar partisi ve belediye ne düşünüyor?
Elle tutulur hiçbir şey... Demeçlere bakıyorsunuz... İçi boş...
Ulaşımı toplu taşımacılığa yöneltmek için önlem yok... Boş duran deniz yolunu kullanmak için bir plan program yok... Belediye Başkanı 2019 yılına yönelik vaatler veriyor... Nasıl olsa o tarihte bu koltukta olmayacağım rahatlığı içinde görünüyorlar...

Yazının Devamı

Sanço Panço

13 Ekim 2013

Sanço Panço, 16. yüzyılda yaşamış Don Kişot’un seyisi ve can yoldaşıdır.
Sanço Panço, İspanyol Dük ve Düşes’i tarafından bir adaya vali olarak atanır. O dönemde valiler aynı zamanda yargıçlık görevi de yaparlar. Don Kişot ona şu tavsiyelerde bulunur:
- Yaşam kuralı olarak kendine erdemli olmayı seç ve erdemlilik yolundan ayrılmamaya çalış! O takdirde ne krallıkta ne de valilikte gözün olur...
- Soy sop babadan oğula geçer. Erdem ise alın teriyle kazanılır ve soy - soptan gelen üstünlüklere bedeldir.
- İlişkilerinde çok dikkatli ol... Çünkü, bir yargıcın eşine verilen armağanlar bile, o yargıcın hesabına yazılır...
- Zenginin vaatleri ve armağanlarıyla, yoksulun hıçkırıkları arasında doğruyu ara.
- Tarafsızlığı elden bırakma! Suçluya hoşgörüyle bak ve onu, yasanın yumruğu altında ezme...

Yazının Devamı

İftiraya davetiye

12 Ekim 2013

Avukat Turgut Kazan, Balyoz kararıyla ilgili yazıp çizenlerin yüzde 95’inin konudan hatta hukuktan habersiz olduğuna işaret ediyor. Örneğin Radikal’de yazan bir hukukçu, iki gündür yazılarında “Yargıtay’ın kısa kararı” ve “Yargıtay gerekçeli kararı”ndan söz ediyor... Turgut Kazan diyor ki:
- Yargıtay’ın kısa kararı olmaz... Gerekçeli kararı da olmaz... Yargıtay’ın sadece “kararı” olur...
Kimi köşe yazılarında CD, DVD gibi dijital veriler sahte de olsa 2003’teki plan seminerinin bir darbe teşebbüsü olduğu öne sürülüyor...
Oysa hem mahkeme hem Yargıtay kararı dijital veriler üzerine kurulu...
Darbe teşebbüsünden söz edilebilmesi için... Darbe hareketinin başlaması... Bu hareketin sanıkların elinde olmayan nedenlerle başarıya ulaşamaması gerekiyor. Oysa ortada dışarıdan etkilerle önlenmiş bir icra hareketi görünmüyor.
Dijital verilere dönersek... Bu davada Yargıtay, dijital verilerin üzerindeki muhtemel oynamaları dikkate almadan doğruluğuna karar verdiğinden... Boğaziçi’nden Prof. Cem Say diyor ki:
- 9. Daire’nin 9 Ekim’de imza attığı “Dijital delil benim için kutsaldır, ne derse inanırım” doktrininin akıl almaz bir iftira çağını başlatmasına kimse engel olamaz. Artık

Yazının Devamı

Kanıtlar çürükse...

11 Ekim 2013

Napolyon “Toplar neden sustu” diye sormuş... Generalim 6 sebep var, birincisi barut bitti, demişler... Napolyon “Barut bittiyse toplar zaten ateş etmez ötekileri saymanıza gerek yok” demiş... Bir mahkeme kararı da o misal... Eğer kanıtlar sahteyse gerisini konuşmaya gerek yoktur...
Erdoğan Hükümeti, 2010 yılında AB ve ABD ile birlikte “Convention on Cybercrime” başlıklı bir mutabakat imzaladı... Henüz TBMM’den geçmemiş olmakla birlikte... Bu mutabakatta, dijital bir belgenin kanıt olarak kullanılabilmesi için, “kaynağının tam ve doğru olarak tesbit edilmesi ve her türlü dış müdahaleden korunmuş olması gerektiği” belirtiliyor.
Balyoz davasında kanıt olarak yalnızca dijital belgeler vardır. Tek bir imzalı kağıt yoktur.
Dijital belgelerin hiçbiri, sanıkların bilgisayarlarında bulunmamıştır.
Meçhûl ellerce bir gazeteci aracılığıyla yargıya iletilmiştir.
Belgelerin kimlerin bilgisayarında, kimler tarafından üretildiği araştırılmamış, ilginci, araştırılması yönündeki talepler de mahkemece kabul edilmemiştir. Yargıtay kararında dijital kayıtlar için:“Ele geçirildikten sonra değiştirilmemiştir” demekle yetiniyor. Öncesiyle hiç ilgilenmiyor...
Bu durumda deliller geçersiz

Yazının Devamı

İlerlemiş yargı!

10 Ekim 2013

Yargıtay’ın Balyoz kararı ülkemizin demokrasiden sonra yargıda da “ileri” aşamasına geçtiğinin resmen ve en üst düzeyde kanıtıdır... Nedir “İleri yargı” derseniz?
Sahte dijital kayıtların sahici sayılabileceği... 2003 tarihli CD’nin nasıl olup da 2006’dan sonra icat edilmiş karakterle yazılmasının merak edilmeyeceği... İddia sahibinin iddiasını ispatla değil, iddia olunanın masum olduğunu ispatla mükellef olduğu... Masumiyeti ispatı engellemek için her türlü yol ve yöntemin mübah sayıldığı... Talep edilen tanıkların dinlenmediği... Gizli tanık altında kim oldukları, hangi pazarlıklar sonucu oraya getirildikleri meçhul kişilere sonsuz iftira hakkının tanındığı... Teknolojiden birazcık nasip almış hemen herkesin rahatlıkla hazırlayabileceği ve sahteliği bilirkişi raporlarıyla ve içindeki çelişkilerle defalarca kanıtlanmış dijital verilerin delil ve karara esas teşkil edilip insanların sadece bu verilere dayanılarak mahkûm edilebildiği... Bir yargıdır “ileri yargı”...
Yapılmamış hatta teşebbüs aşamasına bile gelmemiş bir darbe yüzünden 237 üst rütbeli subay ölümcül hapis cezalarına çarptırıldı... 70’li yaşlardaki askerler için ölüm cezasıdır verilen.
Ordu davaya konu olan

Yazının Devamı