Alayımız darbeci!

6 Temmuz 2013

Türk Dil Kurumu sözlüklerinde “darbe” kelimesinin ikinci anlamı “Bir ülkede zor kullanarak yönetimi devirme işi” olarak belirtiliyordu.
Türk Dil Kurumu’nun www.tdk.gov.tr internet adresinde “darbe”nin anlamı değiştirildi, şu şekle konuldu:
“Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi...”
Türk Dil Kurumu Başkanı Mustafa Kaçalin iki hafta önceki basın açıklamasında, darbe kelimesinin anlamının 1998 yılında değiştirildiğini söyledi. Ancak 2008 yılında basılmış olan sözlüklerde darbe yine “Bir ülkede zor kullanarak yönetimi devirme işi” olarak tanımlanıyor.
Bu ucuz oyunu CHP’li Nur Serter Meclis’e taşıdı...
Türk Dil Kurumu’nun yeni tanımına göre, demokratik yollardan baskı yaparak hükümeti istifaya zorlarsanız bu darbe oluyor... ‘Hükümet istifa’ diye bağıranlar da darbeci...
Böylece TDK dünyada görülmemiş bir iş yapıyor. Dile siyaset sokuyor. İktidar partisinin koltuğunu kollamak adına kelimelere olmayacak siyasi anlamlar yüklüyor. Amaç meydanlarda hükümet istifa diye bağıranları içeri attırmak.

Yazının Devamı

PATLAMIŞ MISIR

5 Temmuz 2013

İktidar sözcüsü Hüseyin Çelik’in darbeyle devrilen Mursi taraftarlarına yaptığı :
“Direnin” çağrısı konusunda CHP’li Onur Öymen “Vahim” deyimini kullanıyor.
Bunun iç savaş kışkırtıcılığı olduğunu, başka hiçbir ülkenin böyle bir çağrı yapmadığını hatırlatıyor. AB ve ABD olaylara “darbe” bile demiyor.
Tahrir’de yazılan tarihi herkes kendine göre yorumluyor. AKP yanlısı bir yazar da önceki akşam çıkardığı ilk dersi ekranda şöyle özetledi:
- Gördüğünüz gibi meydan gösterileri sonunda askeri darbeye yol açıyor!
Darbeler savunulamaz. Ancak iki milyon kişinin Tahrir Meydanına çıkma sebeplerini de elekten geçirmeliyiz. Halkın tahammülünü çok zorladılar. Bizim gazeteler de yazdı. Mursi bir film montajcısını tuttu Kültür Bakanlığına atadı. Bakan da ilk iş olarak Opera’nın saygın bir flüt sanatçısı olan müdürü Abdel Dayem’i görevden aldı. Sanatçılar ayağa kalktı. Protestolar başladı. Mursi taraftarları protestoculara sataştı. Kavgalar çıktı vs...
Mısırlılar bir diktatörü uzaklaştıralım derken bir başkasını iktidara getirmişlerdi. O da düştü. Kalka düşe yollarını bulurlar umarız. Bu arada Tahrir’de kalabalığı dağıtmak için biber gazı ve TOMA kullanılmadığına dikkati çekeriz.

Yazının Devamı

Meydan kazandı...

4 Temmuz 2013

Akşam saatlerinde Tahrir’de göstericiler Mursi’ye “Irhal, ırhal” yani “Bırak, bırak” diye bağırıyor... BBC haberi, tarihin en büyük siyasi gösterisi gerçekleşiyor diye veriyor... Ordu zırhlı araçları yavaş yavaş sokağa çıkarıyordu... Darbe akşamın ilerleyen saatlerinde geldi.
Mübarek rejiminde 30 yılda gelinen noktaya Mursi 1 yılda vardı. Ne yaptı bu bir yılda? En çarpıcı icraatı Müslüman Kardeşler’in adamlarını devletin köşe başlarına yerleştirmek oldu. Sürekli kendi yetkilerini arttırdı. Toplumu kutuplaştırıldı. Şeriata yelken açtı. Kadını yoketmeye yöneldi. Yargı ile inatlaştı. Bozuk ekonomiyi biraz daha bozdu.
Mısır’da şimdi yeni bir çalkantı ve arayış dönemi başlıyor.
Bu olayın bölgeye etkileri de hayli çırpıcı olacak... Örneğin;
l Zaferi Meydan’ın kazanması diğer meydanlara cesaret verecek...
l Müslüman Kardeşlerin kaybetmesi Suriye’de Esat’a karşı savaşta moral kırılması yaratacak... Müslüman Kardeşler Ortadoğu’da imaj kaybına uğrayacak...
Mısır’dan alınacak dersler mi? Bir; Dini daha çok kullanmak diktatörü güçlendirmiyor. İki, “Meşru seçimlerle iktidara geldim istediğimi yaparım” mantığı işlemiyor. Üç; Halk seni istemezse ABD’nin desteği de işe yaramıyor.

Yazının Devamı

Yetmezci takım...

3 Temmuz 2013

Yetmez ama evet’çiler biraz da mecburiyetten AKP aleyhine döndüler... Ancak bağırlarına taş basıp AKP’yi eleştirirken aynı anda cumhuriyet mitinglerine, ulusalcılara, Kemalistlere vurarak dengeyi sağlıyorlar.
Bazıları AKP’yi Müslüman Kemalist olarak adlandırıyor...
AKP bugün ne yapıyorsa geçmişte Kemalistler de aynını yapmış!
Örneğin Kemalizm de tek tip adam yetiştirirmiş, AKP de...
Gerçi arada ufak bir fark var!
Kemalizm, tam bağımsızlık üzerine kuruludur.
AKP ideolojisi ise, tam bağımlılık üzerine.

Yazının Devamı

Ankara tam siper

2 Temmuz 2013

PKK ve uzantısı BDP “karakol yapmayacaksın” diye böylesine ısrar ettiğine göre acaba İmralı’da “PKK’nin istemediği noktalara karakol yapılmayacak” şeklinde bir anlaşmaya mı varılmıştı... Milliyet’in ortaya çıkardığı İmralı zabıtlarına bakıyoruz... Öcalan, İmralı’ya giden ilk BDP heyetine PKK’nin çekildiği yerlere korucular ve JİTEM’in dolmaması gerektiğini söylerken ekliyor:
- Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz...
İmralı’da “PKK’nin çekildiği alanlara Türk ordusu girmeyecek, karakol yapılmayacak, bu alanlar Kuzey Kürdistan toprağı sayılacak” şeklinde bir anlaşma yapılmış olabilir mi? Eğer böyle bir anlaşma yoksa iktidar neden sürekli aşağıdan alıyor. Neden iktidar ağızları: “Yeni karakol yapımı olmadığını eski karakolların yenilendiğini” söyleyerek adeta özür diliyor?
Başbakan Taksim Gezisinde ellerinde karanfilden başka silah olmayan gençler için:
“Vandal, çapulcu, ayyaş, işgalci, marjinal,darbeci” gibi sıfatlar sıralarken ortalığı yakıp yıkan, bir uzman çavuşu kaçıran PKK’lilere yönelik tek cümle sarf etmedi... Başbakan’a göre PKK’nın yüzde 85’i ülkeyi terk etmemiş. Demek gitmeye niyetleri yok. Buna rağmen BDP ve PKK hesap sorucu, iktidar ise alttan

Yazının Devamı

Cezalandırılan nedir?

30 Haziran 2013

Gezi Parkı’nda yaşanan polis şiddetiyle başlayan ve bir ayaklanmaya dönüşen olayları analiz etmek, anlamaya çalışmak ve üzerine kafa patlatmak yerine; hangi otel neden eylemcileri içeri aldı, hangi doktorlar eylemcileri tedavi etti, hangi sanatçılar eylemlere destek verdi, hangi gazeteciler eylemleri yazdı, hangi işadamları eylemleri destekledi, kim eylemlerle ilgili ne tweet attı, hangi yerli/yabancı medya Gezi Parkı eylemlerini haber yaptı onları araştırıyor ve o kişileri tartışıyoruz.
Bu son derece hastalıklı bir durum. Ülke çapında çok büyük olaylar yaşandı. İnsanlar öldü, sakat kaldı, yaralandı...
Ayaklanmalar kısmen bazı şehirlerde de hâlâ devam ediyor. İstanbul’da birçok semtin parkında her akşam forumlar düzenleniyor, Gezi ayaklanması masaya yatırılıyor, tartışılıyor.
Ama siyasi otoritede bu ayaklanma neden yaşandı, sıkıntı neydi diye sorgulayan tek bir kişi yok.
***
Siyasi otorite “içki içildi” dedikten sonra polis camide yer alan kameraların kayıtlarını incelemeye alıyor. Yani inceleme açıklamadan sonra başlıyor.
Egemen Bağış camilerde içki içenlerin görüntülerini AB büyükelçilerine izlettiklerini açıklıyor. Görüntüleri izleyen elçiler “Kesinlikle içki

Yazının Devamı

Yine CHP üzerine

29 Haziran 2013

Bir süre önce CHP’nin iktidar için yeterli kadrolara sahip olmadığını yazmıştık...
Kemal Kılıçdaroğlu aradı... Her türlü eleştiriyi kabul edeceğini ancak kadronun yetersizliğini kabul etmeyeceğini söyledi. İsimler saydı. Evet hepsi değerli isimlerdi.
Ancak kendisine de ifade ettiğimiz gibi... Değerli isimlerden yarar sağlanabilmesi için partinin bir siyasi çizgisi ve iktidar programının olması, kişilerin de o programa monte edilmesi gerekir...
CHP’nin belirgin bir siyasi çizgisi ve iktidar programı hâlâ yok...
İktidara geldiği takdirde hangi konuyu AKP’den farklı nasıl çözeceğini kimse bilmiyor...
Ne mi yapmalı? Batıda benzer partilerin yaptığını...
Yerel kurultaylar düzenlemeli... Sorunlar ilk ağızdan dinlenmeli, çözümler tartışılmalı...

Yazının Devamı

Ziraat bereketi...

28 Haziran 2013

TBMM KİT Komisyonu’nda dün Ziraat Bankası’nın 2011 yılı hesapları görüşülüyordu. CHP Milletvekili Kamer Genç, Banka’nın Genel Müdürü Hüseyin Aydın’a çalıştırdıkları eski hükümlü ve özürlü sayısını sorunca şu yanıtı aldı:
“Biz yasanın o hükmünü uygulamıyoruz efendim. Cezası neyse ödüyoruz.”
Kamer Genç, Sayıştay raporunu açtı, Genel Müdür’ün ne maaş aldığına baktı; 2011 yılı için yazan rakam aylık brüt 50 bin 250 liraydı. İkramiye, kârdan pay, ek gelirler buna dahil değildi. Kamer Genç dedi ki:
“Sayın Genel Müdür yasayı çiğniyor, kişilerin hakkını yiyor, çarptırıldığı cezayı halka ödetiyor. Bu yaptıklarının karşılığında da okkalı maaş alıyor. Ohhh ne âlâ...”

Din adamı odur

Amiri konumundaki koca koca unvanlı pek çok din adamı iktidara yaranacağım diye bin türlü şaklabanlık, yalakalık yapar, insanları dinden soğuturken... Günlerdir onca baskıya, Emniyet’te altı saat süren psikolojik baskıya ve başına gelebilecek her türlü belaya rağmen “Din adamıyım, yalan söyleyemem. Camide içki içilmedi” diyen Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii Müezzini Fuat Yıldırım... Hem “adam” hem “din adamı” nasıl olunur onu gösterdi.

CHP’de durumlar...

Diyarbakır’da 15-16 Haziran’da Kuzey Kürdistan

Yazının Devamı